Karanlıktan çıkış

Türkiye ve Ürdün yalnız değilmiş… IŞİD’in el koyduğu, işlettiği petrolleri bazı Avrupa Birliği ülkeleri de alıyormuş. Erdoğan’ın uluslararası platformlarda atarlanması boşuna değil. İslamcı terör örgütlerini yalnız kendi finanse etmediğini, onlara tek başına silah yollamadığını, şu sıralar ucuz petrol alıp IŞİD’e Şiilerin, Kürtlerin, seküler Arapların kafasını kesmesi için para aktaran başkalarının da olduğunu biliyor. Biz “hepiniz oradaydınız” demekteyken, Tayyip “hepimiz oradayız” diye diklenmekte.

Eğer, Suriye ve Rusya çıkış yolu bulamazsa, IŞİD sayesinde Irak’ta hamle yapan ABD, Suriye’ye karşı sürdürdüğü savaşa da yeni bir boyut ekleyecek, bu besbelli.

Her tür ahlaksızlığı yapabileceklerini kanıtladılar.

11 Eylül 2001’de yolcu uçakları Dünya Ticaret Merkezi’ne daldığında, normal insan aklı makul sınırlar içinde çalışıyordu. Mazlum halkların ahının tuttuğu ileri sürülüyor, ABD yönetiminin artık her istediğini yaparken oturup düşüneceği söyleniyordu. Beri yanda, ABD’nin bu saldırıları bahane edip, sağa sola saldıracağından kaygı duyanlar vardı bizim gibi. Kısa süre içinde “ABD İmparatorluğu çöküyor” diye zırvalayanlar, hatta o fantastik görüntüleri sürekli başa sarıp kahkahalarla izleyenler çoğalınca “bu iş bir komplo olabilir, değilse bile, ABD’nin ekmeğine yağ sürdü” uyarısını yapanlar arasına katıldık.

Haklı çıktık.

Ama bayağı safmışız.

“Her taşın altında CIA aramayın” sataşmalarından mı yıldık bilmiyorum, çok üzerine gitmedik bu meselenin. İşin gerçeği, olayın üzerine gitmek, derin istihbarat olanakları gerektiriyordu. Şimdi insanlığın nasıl tufaya getirildiğinin ayrıntıları ortaya çıkıyor ama neredeyse hiçbir yerde haber olmuyor.

Dünya Ticaret Merkezi’nde taktik ya da mini nükleer silah kullanıldığı neredeyse kesinlemiş durumda. Amerikalı bilim insanları, ciddi gazeteciler, emekli subaylar sadece Rus ve İran basınında yer verilen bu gerçeğe inandırıcılık katmak için daha ne yapabilirler ki!

Rusya ve İran dedik… Onlar da yalanla, ikiyüzlülükle ayakta duran bir sistemin parçası. Tadında bırakacaklar. Tadında bırakacaklar ki, yedikleri nanelerin üzerine gidilmesin.

Kuşkusuz, bu işlerde ABD’nin eline su dökecek durumda değiller. Kimse. Bizimkiler bile…

Bundan 13 yıl önce, herkesin gözü önünde bir devasa prdodüksiyonu gösterime sokan manyakların bugün IŞİD’le ne haltlar karıştırabileceklerini varın siz düşünün!

Peki ne yapacağız?

Uzak duracağız. Ve mümkün olduğunca açık, ilkeli siyaseti savunacağız.

İttifaklar, reel politiker tutum, siyasal manevralar…

On kez düşünmeli.

Çağımız satın alınan, bağlanan, tuzağa düşürülen aktörlerle dolu. Gruplar, örgütler, partiler, hatta ülkeler.

Bu karmaşada ayakta kalmak temel hedef, temel kaygı olamaz. Öne bunu yazarsanız, oyuncak olursunuz.

İnsanlığın, emekçi halkların karanlık dehlizlerde hiç şansı yok. Oradan çıkılacak. Oradan çıkılmasının tek koşulu, aydınlığın dışında hiçbir yerde hayat hakkı bulamayacak bir ideolojik referanstır. Para, en barbar “batı düşmanı” fanatiklerin zayıf tarafını buluyor, onları bağlayabiliyor. Solcunun liberali, hangi devrimci retoriğin parçası olursa olsun, piyasa tarafından baştan çıkarılıyor. Milliyetçilik, zaten zenginle-yoksulun birliğidir son tahlilde kolay lokmadır anlayacağınız.

Tutmaz diyenlere inat, sosyalist siyaset bu kaosta emekçi kitlelerin teveccühünü, “büyük siyaset” adına figüran rollere düşmeden mutlaka kazanacaktır.