Hokus Pokus

Çok değil, bundan 3-4 ay öncesine kadar, "Türkiye'de demokrasinin savunulması, AKP'nin darbecilere karşı savunulmasından geçiyor"du. "AKP karşıtlığı, örtülü ordu şakşakçılığı ve postal yalayıcılığı anlamına geliyor"du. "AKP'yi istemiyoruz diye sokağa çıkanlar, çaktırmadan orduyu, CHP'yi, istemiş oluyorlar"dı. "CHP, AKP'den daha sağcı, hatta faşist bir parti"ydi.

Bunlar açık ya da dolaylı bir biçimde, Türkiye solundaki kimi aktörler tarafından yazıldı mı, yazılmadı mı?

Uydurmuyoruz. Fazlası da var, tarafımıza yollanan küfürlü mektuplarda, bazı yazışma gruplarında "Ergenekon'un AKP'ye karşı ittifak kurulması için solda birilerini kullandığı" ileri sürülüyordu. Biz de bu birilerinden biriydik!

Aldırmadık, çağrı yaptık, piyasacı, Amerikancı, gerici zihniyetle ve bu zihniyetin şu andaki taşıyıcısı AKP ile mücadele edilmesi gerektiğini ısrarla söyledik. Sol, bu mücadelede ayağa kalkar dedik. Bu mücadelede düzen partilerine, CHP'ye, DSP'ye, SHP'ye yer olmadığını belirttik. Sol, CHP ve diğerlerinden umudu kesen milyonlara umut vermeli, kendi seçeneğini oluşturmalı diye yazdık. Kürt siyaseti solla buluşacaksa piyasacılığa, gericiliğe, emperyalizme tavır almalı, AKP destekçiliğinden vazgeçmeli tezini savunduk.

Bugünkü düzeni AKP'ye indirgemekle eleştirildik. Yani, yeterince solcu bulunmuyorduk! Gizli CHP'cilikle suçlandık. AKP'yi eleştirince otomatikman CHP'ye omuz vermiş oluyorduk! Ne Ergenekonculuğumuz kaldı, ne MGK'ciliğimiz, ne ulusalcılığımız. AKP'yle mücadelenin yaşamsal olduğunu söylediğimiz için "hak ediyorduk" bu eleştiri, suçlama ve hakaretleri...

Umurumuzda değildi...

Solun akıl tutulmasından çıkması için elimizden geleni yapmaya devam ettik.

Bir yandan da AKP karşıtı mücadeleyi yükseltmenin, emekçi sınıflara yaymanın yollarını aradık.

Sonra "bir tek AKP'ye odaklanılmamalı" diyenlerin AKP'ye karşı kampanyaları başladı. Bu sevindiriciydi. Demek ki, AKP karşıtlığının sermaye karşıtlığını unutturmak olmadığı anlaşılmıştı, birini öne çıkarınca, diğerinden yana olmuyordunuz. Bir anda yayılıverdi, ortak payda haline geldi AKP karşıtlığı. Öyle ki, bir başka sendikal yapıyı "AKP'yi hedef göstererek emek-sermaye çelişkisinin üzerini örtüyorsunuz" diye eleştiren sendikalar da hükümeti merkeze koyan çalışmalar başlattılar. Üstüne, DTP'nin AKP'nin ne kadar kötü, ne kadar zalim, ne kadar riyakar bir parti olduğunu keşfetmesi ile birlikte, her şey yoluna girmiş oluyordu. Bazı Kürt dostlarımız "AKP sizden daha solcu" demeyi bir ara pek seviyorlardı ama AKP sevgileri şimdi hızla nefrete dönüşüvermekteydi.

Peki bugün hangi noktadayız?

Fren tutmuyor! O noktadayız!

Çünkü düne kadar bizi, TKP'yi, AKP karşıtlığı üzerinden askerlerin, CHP'nin değirmenine su taşımakla itham edenler bir anda AKP'ye karşı CHP ile örtülü ittifaka yönelmiş durumdalar.

Neden?

E, seçim yaklaşıyor.

Herhalde seçim dönemlerinde CHP CHP olmaktan çıkıyor, başka bir şey oluveriyor. Öyle ya, "faşist" partinin, "darbeci" partinin, "askerci" partinin adaylarına "sol" neden oy versin?

Seçim bu, değiştiriyor, Baykal'ı ve diğerlerini... Baksanıza DTP bile tartışıyormuş bazı kentlerde CHP adaylarını desteklemeyi...

"Sol"da bir değişiklik yok, "ilkeli" bir biçimde "demokrasi mücadelesi" vermeye devam ediyor. "Sol"...

İlüzyon ustalığı.

Kimsenin de pek şikayet ettiği yok.

Her şey son derece normal!