Fazıl sayılmaz!

Kemal Okuyan'ın “Fazıl sayılmaz!” başlıklı yazısı 16 Nisan 2013 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

10 ay hapis cezası… Beş yıllığına koşullu erteleme…

Neden?

Çünkü Fazıl Say’dan intikam almak, onun şahsında “sivri dilli”leri sindirmek istiyorlar.

Peki “demokrat”larımız ne yapıyor?

Kılları kıpırdamıyor.

“Herkes düşüncesini ifade etmekte özgürdür” diyerek, gönülsüz de olsa, nefret ettikleri Say’a sahip çıkmaya kalksalardı, yine eleştiriyi hak ederlerdi. Çünkü konunun “düşünce özgürlüğü” ile alakası kalmadı. Konu Türkiye’nin sistematik bir biçimde gericileştirilmesidir.

Ama bunu dahi yapmıyorlar.

Gerekçeleri hazır. Fazıl Say’ın elitist, statükocu bir sanatçı olduğunu düşünüyorlar. Toplumsal, siyasal ve kültürel yaşamın dinselleştirilmesine karşı yaptığı çıkışları, arabeskseverlerle girdiği polemikleri buna bağlıyorlar.

Yani, Fazıl sayılmaz!

O halde… Çeksin cezasını, akıllansın!

Demek ki neymiş?

Her şeye “yalın demokrasi” adına bakmak gerektiğini söyleyenler, sürekli “ötekine tahammül”den söz edenler samimi değilmiş. Farklılıklar, mozaik, uzlaşı kültürü üzerine koparılan fırtınalar büyük bir yalanı örtmek içinmiş.

Hayatım boyunca bu tür bir “demokratlık”tan zaten uzak durmuş, böyle bir “eşit mesafe” iddiasına hiç inanmamış, bunun siyasal karşılığının olmadığını düşünmüşümdür.

Ama yine de “demokrat”ların bugünkü gerici Türkiye’deki sevinçlerini gizlemek için daha fazla çaba harcayacaklarını ummuştum. Bunu dahi beceremiyorlar.
Boş verin.

Herkes kendi değerlerini savunacak. Bu bir mücadele. Aydınlıkla karanlığın kavgası yüzyıllardır kıran kırana devam ediyor. Burada “isteyen sözünü söyleyebilsin, Fazıl Say da…” türünden tuhaflıklara yer yok.

Elbette söyleyecek. Fazıl Say susarsa başkaları söyleyecek. Bunun tartışılır tarafı var mı?

“Kutsal değerlere hakaret” türünden saçmalıklar karşısında “eveeeet, yanlış yapmış ama, o da konuşabilsin” pozisyonunu mu alacağız?

Say’ın başka bir yerden alıntılayarak yazdığı iki satırda hakaret filan yok.

Çok daha fazlasıyla her gün karşılaşmıyor muyuz?

Burada aydın ve insanca tavır laiklikten, sekülerlikten yana tavırdır. Türkiye düşünce özgürlüğünü tartışacak noktayı çoktan geride bıraktı, sermaye sınıfımız ülkeyi ortaçağ karanlığına lâyık görüyor.

Ve hâlâ “Fazıl sayılmaz, o elitist!”

Siz de demokrat, devrimci, öyle mi?

Sağdan say!

(Bu yazıda “Fazıl Say’ın her söylediğine katılmıyor, her yaptığını onaylamıyorum” ibaresine özellikle yer verilmemiştir.)