Darbe olur mu?

Önce fısıldanıyordu, hatta "aramızda kalsın" uyarısıyla dillendiriliyordu; "darbe olabilir". Filanca siyasetçi yakın çevresiyle kaygısını paylaşıyor ve bazı koşulların gerçekleşmemesi durumunda askerin müdahale edeceğini söylüyordu. Fısıltılar uğultu oldu, uğultudan yazıya döküldü, sonunda AKP'li kalemlerden de yayılmaya başladı:

Darbe olabilir!

Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, "seçimden koalisyon çıkarsa" diye şart koymuş. 400 milletvekili olmazsa dememiş, insaflı davranmış. Sadece sandıktan AKP'nin tek başına hükümet kurmasını sağlayacak bir tablo çıkmazsa TSK darbe yapacakmış. Düne kadar AKP'yi indirmek için darbe yapacağı söylenen askerin düştüğü duruma bakın. Gerçek ya da değil; önemli olan bunun söylenebilmesi.

Ancak başka versiyonları da var...

AKP'nin bu seçimi de kazasız belasız atlatması durumunda müdahalenin geleceği ileri sürülüyor. Hatta, bazılarının "bir yolunu bulup seçimle halletmemiz gerek, yoksa..." dedikleri görülüyor. 

Yoksa askerin "oyun bitti" diyeceği neredeyse kesinmiş.

Darbenin Kürt sorunuyla ilişkili birbirine zıt senaryolara yerleştirilmiş hallerini de dinledim iki farklı kişiden geçenlerde. Birine göre TSK Kürt sorununda çözüm sürecinin sabote olması durumunda meseleye el koyacaktı, diğeri ise çözüm sürecinde kritik eşiğin aşılması durumunda, darbeden emindi. 

Buradan çıkan sonuç: Asker illa darbe yapacak. Kaçış yok! 

El birliği ile kanlı bir çıldırmanın eşiğine getirilen ülkede herkes şantajla oy istemeye başladı. İyi düşün, sonra asker gelir.

Gelmez mi?

Burası Türkiye, "darbe olmaz" saflığı olmaz. Olur. Ama bizim ülkemizde darbe için ABD'den, NATO'dan yeşil ışık da gerekir. Darbe yapmak için darbe yapılmaz, bunun bir doğrultusu, yerleştirileceği bir bölgesel, uluslararası plan olmalı. 

Bir de yüze göze bulaştırılmamalı.

Sonuçta, Türkiye'de halkı sindirmek ve de dağılan makineyi sermaye sınıfı adına toparlamak için ordu darbe yapabilir.

Darbe tehlikesine ve gerçekleştiyse darbeye karşı durulur.

Ancak darbe pazarlayarak siyaset yapılmaz. Ben tek başına iktidar olmazsam, ben hükümete gelmezsem, ben şu kadar temsil edilmezsem diye başlayıp darbe öcüsünü işaret etmek, toplumu bu demokrasi-diktatörlük oyunu içinde tutsak almak demektir. Ve bugün olan tam da budur.

Korkulara, kaygılara hitap eden bir siyaset kültürü herkesi esir almış durumda. Benden sonra tufan demekle, biz siviller yapamazsak üniformalılar yapar demek ya da Meclis'e giremezsek olacakları düşünün demek arasında bir ayrım yok. 

Düşünsenize, "filanca parti barajı geçemezse şiddet tırmanır, asker müdahale etmek zorunda kalır" diyerek tercih yapanlar var bu ülkede. 

Ha bir de "asker müdahale için ne bekliyor" diye yıllardır sıkıntıdan patlayanlar...

Peki darbe olur mu?

E olmuş işte!