CHP solculuğu samimiyet testinde

"Kılıçdaroğlu'nun sol bir rüzgar estirmesi durumunda bundan rahatsızlık duymayacağımızı" bütün içtenliğimizle dile getirmiştik. CHP konusunda bir yanılsama içine girdiğimizden, Kılıçdaroğlu'nda halkçı bir lider potansiyeli gördüğümüzden değil. Umuda tutunmak isteyenlere, AKP'ye karşı güçlü bir seçeneğin ortaya çıkmasını arzulayanlara, yıllardır hiçbir gerçekliği olmasa da zihinlerinde canlı tuttukları "solcu CHP"nin nihayet gününün geldiğine inananlara saygı duyduğumuzdan…

Uyarımızı da yapmış, CHP'ye Genel Başkan seçildiğinde bizzat Kemal Kılıçdaroğlu'na mektup yollamış, "yarattığınız heyecanı sol değerlerin tasfiyesi için kullanmanıza izin vermeyiz" demiştik.

Heyecanlanan biz değildik, heyecanlananları anlıyorduk sadece.

Sonra cicim günleri geçti, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sol rüzgardan anladığının "dış güçler"le ilişkileri geliştirmek, "iş dünyası"na güven vermek ve "katı laiklik" anlayışını değiştirmek olduğu ortaya çıktı. "Budur" dedik, yaratılan her tür sahte umudu teşhir etme bilinciyle… Yoksulluk adına, mazlumlar adına konuşup da memleketi yoksullaştırıp, milyonları ezenlerin foyasını nasıl açığa çıkarmaya çalıştıysak, sol adına, halk adına söz söyleyip alabildiğine sağcılaşan bir ülkeyi daha da sağcılaştırmak isteyenlerin üstlendikleri misyonu sergilemek durumundaydık.

"Erken değil mi" diye itiraz edenler oldu iyi niyetle. AKP eliyle yürütülen dönüşüm planının sürati karşısında tek bir gün bile değerliyken, milyonlarca insanı hâlâ etkilemeyi beceren ve hâlâ AKP'nin biricik alternatifi olarak görülen ve gösterilmek istenen bir partinin politikalarına ilişkin aylara yayılan bir polyannacılığın maliyetlerini görmezden gelmemiz isteniyordu.

CHP'ye oy verenlerin, hatta doğrudan CHP içinde çalışanların tamamının bu partiye aynı anlamı yüklediği elbette söylenemez. Ama ortada bir gerçek var: Bütün bunlardan ne anladıklarından bağımsız olarak, toplumdaki CHP destekçilerinin azımsanmayacak bölümü kendini solcu olarak, hatta devrimci, sosyalist olarak hissetmekte. Tuhaf ama gerçek…

İşte bu kesim, Kılıçdaroğlu'nun CHP"yi "gönüllerindeki parti"ye dönüştüreceğini düşünüyordu.

Bize göreyse Kılıçdaroğlu, başat düzen partilerinden birine bel bağladıkları oranda tutarsız olsalar da, kendilerini "sol"da hissedenleri "yeni Türkiye"ye ikna etmek, ikna olmuyorlarsa boyun eğdirmek için kolları sıvamıştı. Referandum terminolojisini kullanacak olursak, Kılıçdaroğlu yüzde 42'yi dönüştürülen Türkiye'ye alıştırmaya çalışıyordu.

Uyarılarımızı vakitsiz bulanlar şimdi bize hak veriyor, her ne pahasına olursa olsun Kılıçdaroğlu'na laf ettirmeyenlerse susuyor.

Tam da bu noktada, "CHP'li solcular" için bir samimiyet testi başlıyor.

"Hele bir Baykal'dan kurtulalım"la geçen onca yıldan sonra, Genel Başkanı'na çirkin ve kirli bir operasyonda sahip çıkamayan bir partinin AKP karşısında dik duramayacağını anladılar. Samimiyet testi, anladıklarını anlamazdan gelip gelmeyeceklerine ilişkindir.

"Cumhuriyet" fikrinin burjuva modernizmine sıkıştırılmasını kabullenip, varlarını yoklarını "Cumhuriyet tehlikede" mottosuna bağlıyorlardı yeni Genel Başkanları'nın tam da Cumhuriyet bittiği sırada "abartmayın, yeni Türkiye'ye alışın" demekte olduğunu bugünlerde kavradılar. Kavradıklarını dillendirip dillendirmeyecekleridir samimiyet testi.

Samimiyet testi, "gericilikle mücadele sermayeye karşı mücadeledir" önermesini ilerici safları daraltıcı bir doktrinerlik olarak suçlayanların "gerici-ilerici saflaşmasını unutun" söylemi karşısında gıklarını çıkarıp çıkarmayacaklarıdır.

Kılıçdaroğlu'nun ikinci gününde "taşeronluğu kaldıracağız" demesini artık emek eksenli politika yürütüleceğine kanıt olarak sunanların aynı zatın sermaye sınıfına güvence üstüne güvence vermesini, AKP'nin ekonomi politikalarına öykünen açıklamalarını yorumlama cesareti gösterip gösteremeyecekleri de, samimiyet testi kapsamındadır.

Samimiyet testinde saat çalışmaya başladı.

On yıllardır, solculuğun CHP eliyle kötürümleştirilmesine cumhuriyete sahip çıkma adına göz yumanların, AKP Cumhuriyeti'ne sadakat talep eden Genel Başkanları'nın izinden gidip gitmeyeceği görülecek.

Sola, solun değerlerine inanıyorlarsa, "en iyisi CHP'yi terk etmektir" diyoruz.

Bunun için enerjileri yoksa, samimiyet testinden çakmamaları için, onlara "hiç değilse sesinizi çıkarın" çağrısı yapıyoruz.

Bu çağrının içtenliğinden kuşku duyulmasın.

Ama bu dost çağrısına "bütün bunlar Kemal Bey'in 2011 seçimlerinde AKP'nin oyunu düşürme taktikleri, bakmayın siz"le yanıt verenlere "bizi aptal yerine koymayın" değil de "aptalsınız siz" dediğimizde sakın ola bize kızılmasın.

Solun aptallık kredisi çoktan doldu.