Anayasa paketinden faşizm çıktı

AKP’nin 12 Eylül Anayasası’nda yapmaya çalıştığı değişikliklere bakın! Araya serpiştirilmiş, bir bölümü Anayasa maddesi olması gerekmeyen, bir bölümü zaten aşınmış, bir bölümü ise iktidarın yorumuna açık “iyileştirme”ler.

Türkiye’nin öncelikli konuları mı? Hayır!

Samimiyet hissediliyor mu? Hayır!

Gerçek bir düzelmeye işaret ediyor mu? Hayır!

Örnek olsun, şu maddenin bugünkü polis devletinde bir karşılığı var mıdır?

“Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadıgını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”

Anayasa değişikliğini gündeme getiren siyasi partinin davranışlarının, o değişikliğin ruhuna uygun olması beklenmez mi? Yukarıdaki madde doğrultusunda zaten var olan düzenlemeler şimdiye kadar işe yaradı mı?

Geçiniz... Şu andaki polis devletinin gerçek ya da yalan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkındaki bilgileri nasıl koruduğu hesaba katıldığında, AKP’nin bu değişiklik önerisi için “şaka gibi” demekten başkası gelmiyor içimden.

“Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.”

Böyle bir değişikliğin gerçek karşılığı nedir? AKP hükümeti, polis marifetiyle soruşturma ve kovuşturma oranını inanılmaz oranda yükseltmedi mi? Elinde böyle bir mekanizma bulunan siyasi iktidarın modası geçmiş kısıtlamalarla hareket etmesine ne gerek var? Bol keseden pasaport dağıtır, yüksek harçlarla para kazanırsın, işine gelmeyeni yurt dışına çıkışta “hakim kararı”yla engellersin.

Memurlara, yani kamu emekçilerine toplu sözleşmeli sendika hakkına ne demeli? Sendika kuracaksınız ama son sözü siyasal iktidarın hakim olduğu Uzlaştırma Kurulu söyleyecek. Uzlaşmazsan? Grev yok, boyun eğeceksin, karar kesin!

Bütün bunlar eklentidir, herhangi bir değer taşımamaktadır.

Bütün bunlar AKP’nin güncel hesaplar doğrultusunda sermaye düzeninin işleyişini yeniden düzenleme arayışının gizlenmesi için araya sıkıştırılmıştır.

Lakin bu işlem o kadar acemice yapılmıştır ki, en fanatik AKP’ci bile anayasa değişiklik paketini hükümetin yargı denetiminden kurtulmak için hazırladığını hemen anlayabilir. Erdoğan ve arkadaşları bazı maddelerde kontrolden çıkmış ve saçmalamayı göze alarak en ince ayrıntılartı dahi kağıda dökmüşlerdir. Eksik olan Erdoğan’ın “ben de Meclisi temsilen mahkeme üyesi olayım” demesidir ki ona da az kalmıştır.

Değişiklik paketinin Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na ilişkin hükümleri “yahu başbakanım şunu da ekleyelim”lerle doludur. Bülent “ama bakın şunu da hesaba katmak gerek” diye uyarmış Cemil “o halde şöyle yazalım” demiş, Recep de “aman bir şey unutmayalım” diye noktalamıştır.

AKP kural dışı davranma tekeli istemektedir. Herkes kurallara uyacak, AKP ise istediği an kuralları bozacak, istediği an değiştirecek.

AKP ekonomi dünyasını düzenlerken herhangi bir yasayla sınırlanmak istememektedir. Hiçbir özelleştirme uygulamasına dava açılmamalı, yürütmeyi durdurma kararı alınmamalıdır.

AKP bugünkü düzeni yasal kısıtlardan kurtarıp yürütmenin mutlak özgürlüğünü ilan etmek istemektedir.

AKP düpedüz faşizm istemektedir. AKP büyük bir tez canlılıkla yaptığı tahribatı hızlandırmak, başladığı işi sonuna kadar götürmek istemektedir.

AKP yeni anayasa filan değil, kendisi için mutlak özgürlük istemektedir.

Parti kapatma zorlaşıyormuş!

Parti kapatma bu düzen için işlemeyen bir silah, aşındı. Şimdi AKP ceza davalarıyla siyasi partilere şantaj yapıyor, onların yönetici kadrolarını etkisizleştirmeyi deniyor. Ama parti kapatmanın zorlaştırılması AKP için büyük önem taşıyor. Çünkü istediği kadar mağduru oynasın, bu düzenden fazlasıyla nemalanan bir iktidar partisi olarak kapatma davalarında meşruiyet kaybına uğruyor.

Kapatma davası açılabilmesi için, TBMM’nin izni gerekecekmiş... Yani AKP’nin...

Biz de buna demokratikleşme diyecekmişiz!

Diyen illa çıkacaktır. Sol adına...

“Yargı vesayeti” de bitiyor diye ahkam kesilecek, “pakette iyi şeyler var ama yeterli değil” tuhaflığı “devrimci siyaset” diye yutturulmaya kalkılacaktır.

Şeytan azapta gerek!