Alay etmek…

Kemal Okuyan'ın “Alay etmek…” başlıklı yazısı 5 Ocak 2013 Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Mizah duygusu gelişmemiş kişiler başkalarıyla alay eder. Eleştiriden, takılmaktan, daha argoya gidecek olursak dalga geçmekten, işletmekten oldukça farklı. Alayda küçümsemek var, bir başkasının zaaflarına, eksikliklerine ya da içinde bulunulan topluluğun değer yargılarından farklı tercihlerine özellikle odaklanarak o kişiyi utandırmaya, gururunu kırmaya çalışmak var. Çirkin bir yaklaşım.

Erken yaşlarda mizah duygusu ince değildir, kabadır, gelişmemiştir. Alay etmek bu nedenle çoğu kez çocukça bir davranış olarak değerlendirilir. Ancak çocuk aynı zamanda bağışlayıcıdır, çabuk unutur. Dolayısıyla eğer sık yinelenmemiş, bir travmaya yol açmamışsa, çocukluktaki “alay” daha kolay tolere edilir.
Çocukluğumda şişmanlığından, annesi kendisiyle fazla ilgilendiğinden, sulugözlülüğünden, ev kuşu olduğundan alay edilen arkadaşlarım oldu. İsminden, hırsızlıktan cezaevine giren babasından, etnik kökeninden dolayı alay edilmekten korktuğundan kimseyle arkadaşlık kuramayanlara da rastladım.

Namaz kıldığı için alay edilene rastlamadım ama mümkündür. Tanrı’ya inanmadığını söylediği için alay edilen, alayı bırakın dışlanan ortaokul öğrencileri de biliyorum. Farklı olmak, farklı olmanın zorluklarına katlanmak, çoğu kez insan kişiliğini geliştiren unsurlardan biridir.

Eski milletvekili Ufuk Uras, lisedeyken yatılı okulda namaz kıldığı için alay konusu olduğunu söylemiş. Dediğim gibi olabilir, belki abartıyordur, belki daha da ötesi vardır, bilemiyorum.

Bunu neden anlatma gereksinimi duydu, onu da anlamadım?

Türkiye’de dindarların ne kadar baskı altında olduğunu anlatmak istiyorsa geç kaldı. Erdoğan ve arkadaşları bu işi mükemmel yapıyorlar. Üstelik onlar on yıldır iktidardalar ama hâlâ mağduru oynamayı beceriyorlar.

Özel olarak kendisine baskı yapıldıysa, bunun için de fazla oyalanmış. Uras çok uzun süredir siyasetin içinde. “Hem Müslüman hem de sosyalist olduğu”nu ilan edemeden ÖDP’de Genel Başkanlık yaptı yıllarca. Meclis kürsüsünü de bunun için kullanmadı, durdu durdu tuhaf bir Twitter polemiği içindeyken bunları söyledi: Biliyor musunuz namaz kıldığım için benimle alay edildi!

Çocukluktur deyip geçmemiş, yıllar sonra açıklama gereksinimi duymuş. Bir de aydınlanmacılara sataşmış, insanların inançlarıyla alay ettikleri, inananlara baskı kurmaya çalıştıkları imasıyla…

Çocukluğu geçtim, yetişkinlerin alaya yeltenmesini gerçekten çirkin bulurum. Ufuk Uras’ın lise çağındayken namaz kılmasıyla alay edenlerin bu davranışlarını daha sonra tekrar etmediklerini umarım.

Lakin Ufuk Uras’ın benimle, benim gibilerle alay etmesine de itirazım var.

Bu arkadaş açıkça AKP’li olmuş. Ağzından uzun süredir siyasi iktidarla ilgili ilaç için olumsuz bir değerlendirme çıkmış değil. Ömrünü aydınlanmacılıkla mücadeleye adamış. “Dini bütün olduğum için mahalle baskısı vardı” diyerek Türkiye’de toplumsal ve siyasal yaşamın dinselleştirildiğini düşünen, bundan zarar gören ya da şikayetçi olanlara her fırsatta laf yetiştiriyor.

Alay ediyor.

2013 Türkiyesi’nin kabak gibi ortada duran gerçekliğinin karşısına 1970’lerin bir yatılı okulunu çıkarıyor.

Ve ısrarla sosyalistim diyor.

Sayın Ufuk Uras, sizinle kimse alay etmesin, kimse kimseyle alay etmesin ama sen de bizimle alay etme!