Ahmet’in ordusu eriyor

Benzine ve motorine yine zam geldi. Az da değil. 14-17 kuruş! Bu sefer gerekçeler sıralanırken, Suriye gerilimi, doların sert yükselişi deyiverdi yetkili şahıslar.

Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Ortadoğu’ya Osmanlı seferini destekleyenlerin bir bölümü daha dün saf değiştirdi.

Nasıl mı? Baştan alalım...

AKP’nin bölge, özellikle Suriye politikasına başından beri karşı olanların tavrı benzinle, mazotla değişecek gibi değil. Aleviler bu işlerin kendilerini imha savaşına yöneldiğini anladı. Beri yandan, Türkiye’nin yurtsever birikimi, emperyalizmin ve gericiliğin operasyonlarına ilkesel nedenlerle karşı çıkıyor.

Ancak hükümetin Suriye’deki teröristleri desteklemesinden, savaş naraları atmasından hoşlanmayan başkaları da vardı. Halkın 12 Eylül felsefesine uyum sağlamış “ben kendi işime bakarım”cıların bir bölmesi, tehlikenin kokusunu almıştı. Bombalamalar, sınır çatışmaları, göçmenler, silahlı gruplar filan derken istikrarın fena halde bozulacağını sezdiler. Ne gerek vardı? Yıllarca tekrarladıkları milliyetçi nakaratları “Kürt sorununda çözüm” uğruna yutmayı bile kabullenmişlerdi. Yeter ki, huzur olsun, ufak ufak yol bulunsun! Ama Suriye politikası bu işe taş koymaya başlamıştı.

Bunlar kahvede, dolmuşta, “ne gerek var canım” diyerek yaşamlarında ilk kez başkaldırmayı bile göze aldı! AKP’nin kamuoyu olarak en ciddiye aldığı kesim buydu. Her defasında bunlardan gelen sinyali önemserlerdi. Bu defa öyle olmadı. Tayyip’le Ahmet için Esad, artık hayat memat meselesi haline gelmişti. “Ya o ya biz”e bağlamışlardı emperyalizmin taşeronluğunu.

Din adına Suriye macerasına destek vermesi beklenenlerin de bir bölümü işin içine İsrail, ABD girdikçe ve Şii olmasına karşın İslamcılığın itibarlı öznesi İran, Esad yanlısı tutumunu sürdürdükçe tereddüt etmeye başladı. Yeminli Vahabiler, geniş bir coğrafyayı Sünni İmparatorluğu’na çevirme hayali kuranlar dışında herkesin kafası karışmıştı.

Liboşların çaldığı savaş borozanından ses çok çıkıyordu ama bunları sağdan da saysan, soldan da saysan pek de mühim bir sayıya ulaşılmıyordu.

Anlayacağınız, AKP AKP olalı herhangi bir başlıkta “kelle sayısı” açısından bu kadar madara olmamıştı.

Şimdi benzin ve mazot zammı “Suriye seferi”nden bir bölüğü daha eksiltti. “Ekonominin dili”yle AKP’ye yapışanlar, borçlarına bakıp bakıp “istikrar” tanrısına duacı olanların dün tepesi attı. Zaten ABD bile kararsız gibi dururken Davutoğlu’nun hababam konuşmasına kıl olmuş, “adamın tuzu kuru, olan bize olacak” diye söylenmişlerdi. Bir de üstüne zam gelince…

Jurnalciler duymasın, dün bu sefer onlar ilk kez “milli” oldu ve zamsız mazot için üşüştükleri benzincide pompacının kulağına hiç de hoş olmayan şeyler söylediler.

Devam, yola devam!