Ahmet Altan ve ekibine sahip çıkın!

Kemal Okuyan'ın "Ahmet Altan ve ekibine sahip çıkın!" başlıklı köşe yazısı 15 Aralık 2012 Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Ahmet Altan ve Yasemin Çongar Taraf’ta yoklar artık. Parasızlık çekecek halleri olmadığına göre, empati kuramayacağız işsiz halleriyle…

Ancak elde değil, haberi duyduğumuzdan beri, “şimdi ne yapacaklar” diye tasalanıyoruz. Bir de soruyoruz kendimize: “Bundan acaba ne sonuç çıkarmalı…”

“Görev tamam” diyor Erbil Tuşalp, “böyle bir başlık uygundur.” Bence de uygundur, yapacaklarını yaptılar, misyonlarını tamamladılar, şimdi bir kenara çekiliyorlar. Bir yandan da, mutlaka yeni sorumluluklar üstleneceklerdir, “hizmette sınır yok” şiarıyla hareket etmiyorlar mı yıllardır?

Taraf’tan düşmelerinin Ergenekon’da son dönemeç olarak adlandırılan bir mahkeme oturumuna denk gelmesi de cuk oturdu. Gerçi Silivri’deki mahkemenin ebediyetinin ilan edileceği anlaşıldı ama Altan ile Çongar’ın Ergenekon yargılamasının bundan sonraki evrelerinde yapabileceği pek bir şey bulunmuyor.

“Yeni bir gazete çıkarırlar mı” diye düşünürken imdada yine Erbil abi yetişiyor: “Genelkurmay’a basın danışmanı olabilirler”. Güzel görev doğrusu… Ancak tutmaz. Genelkurmay artık “konuşma, savaş” prensibini benimsemiş durumda, oysa Altan da Çongar da çok konuşmak isterler. Necdet Özel’in Suriye’ye yaptığı el hareketi onları kesmez.

Bir olasılık “mağdur gazeteciler” listesine adlarını ekleyerek bir sonraki hamleleri için nadasa dururlar, itibarları iade edilir, “yetmez ama evet” ve “sonuna kadar gidilsin” ekolünün savaş gazileri olmanın keyfini çıkarırlar. “Kendi evlatlarını yiyen devrim” başlıklı bir yazı dizisi bile hazırlayabilirler, basacak gazete bulabilirlerse… soL’da olmaz!

İçimden gelen ses onların bir sonraki mecralarının televizyon ve internet gazeteciliği olacağını söylüyor.

İzlenirler, takip edilirler…

İslamcılar izlemez, takip etmez. Yapacakları, yazacakları muhafazakarlara hitap etmez. Sosyal demokratlar bunları sevmez. Çongar’ı, Altan’ı yine solun liberalleri ya da liberallerin solu, işte artık neyse, onlar sırtlar.

Yıllarca Radikal denen çürütücü matbuatı ve sonrasında Taraf’ı sırtladıkları gibi…

Şimdi unutulmuşa benziyor ama bu Taraf’ı uzun bir süre boyunca bir kısım solcu okumadı mı? Marks’tan, Lenin’den öğrenemedikleri “devlet”i Ahmet Altan ve arkadaşlarının yazdıklarından anlamaya kalkmadılar mı? Gündelik siyasi gıdalarını Taraf’ın manşetlerinden elde etmediler mi? Ergenekon operasyonları ilk başladığında Taraf gazetesi “faşizme karşı birleşik cephe”nin günlük bülteni muamelesi görmedi mi?

Bir noktadan sonra, bazıları durumu toparladı ve Taraf’ın, logosu dışarıya gelecek şekilde katlanarak cebe konabilecek bir gazete olmadığını, bunun aslında bir solcu için utanç verici bir durum olduğunu anladı.

Ahmet Altan’ın Erdoğan’la didişmesi de aşağı yukarı bu sıralar başladı.

Altan’ı, Çongar’ı kimse solcu saymıyor bugün. Değiller zaten. Öte yandan AKP iktidarı dönemindeki performansları ve konumlanışları açısından her ikisinin de “solcuyum” diyen birçok kişiden pek farkı yok. Üstelik solculuğu TSK’yla mücadeleye indirgeyenlerin gözlüğünden bakacak olursak, ikilimiz hiç değilse birkaç yıl bayağı “devrimci” işler çevirdiler! Ama Amerikan gazıyla, ama cemaat üfürüğüyle…

Ulusların kaderlerini tayin hakkı bir, demokratikleşme iki… Bunlar söz konusu olduğunda gazın, üfürüğün, paranın, silahın nereden geldiğinin bir önemi olmadığı yazmıyor muydu liberal solcunun kitabında?

Bu nedenle diyorum ki, Altan ve Çongar’a her ikisinden bir ara çok şey öğrenen “solcu”lar sahip çıksın, vefasızlık edilmesin.

Kazıksa hepsi birden yediler kazığı…

Halkımızı Erdoğan’la bir olup kazıkladıktan sonra...

Ama olsun… Onlar şimdi mağdur. Birleşsinler, birbirlerine sahip çıksınlar...