Kötü Örnek Küba ERNESTO GOMEZ ABASCAL

Hiç ama hiç şüpheniz olmasın! Küba, gerçekten kötü bir örnek.

(Türkiye nüfusunun ve yüzölçümünün yedide biri kadar) Küçük bir ülke, tarihin en büyük ve en kuvvetli gücüne karşı kendini savunmasını bilmiş ve bağımsızlığını korumakta direnmiştir. Ve sadece kıyılarının 150 kilometre ötesinde. Bu affedilir gibi değildir, kötü bir örnek teşkil etmektedir!

Adada iktidara bir Devrim geldiğinden bu yana onuncu Amerikan Başkanı görev süresini tamamlamak üzeredir (Eisenhower, Kennedy, Johnson, Nixon, Ford, Carter, Reagan, Bush, Clinton ve W. Bush) ve hepsi de Küba'da yitirdikleri iktidarlarına yeniden kavuşmak için bütçe ayırmalarına rağmen bir türlü başaramadılar. Hepsi de Küba'yı 51. Eyaletleri yapmayı düşünerek cömertçe Adanın gelişimine yardımcı olmak için Adamızdaydılar. Ne asil ve iyi bir amaç! Ama Kübalılar müteşşekir olmadılar. Bu da affedilir gibi değildir!

89 milyar dolara mal olan abluka da dahil olmak üzere, bu küçük ülkeye uyguladıkları tüm ekonomik tedbirler 1961'de Merkezi Haberalma Ajansının (CIA) düzenlediği Domuzlar Körfezi işgali 1962 yılındaki Ekim Krizi süresince nükleer saldırı tehdidi yaklaşık 4 bin kişinin ölümüne sebebiyet veren terörist sabotajlar ve suikastlar, hepsi de yanlış yaptıklarına ikna etmek gibi iyi bir niyetle, bu Kübalı devrimcileri boyun eğdirmeye yetmedi. Tabii ki, affedilemezler! Kötü bir örnek oluşturmaktalar.

Elli yıl kadar önce okuma - yazma sorunu tamamen ortadan kaldırmış olmak nüfusuna oranla yüksek sayıda üniversite mezununa ve üniversiteye kayıt olan öğreciye sahip olmak en yüksek öğretmen sayısına sahip olmak herkese ücretsiz öğrenim imkanı sunmak... Hayır, tüm bunlar içinde bulunduğumuz neoliberal dünyada kabul edilemez günahlardır.

Tüm halkına ücretsiz ve etkin bir halk sağlığı hizmeti sunmak kişi başına düşen doktor sayısında en iyi olmak İmparatorluğun Başkenti, Washington'da, hayatını kaybeden çocuk sayısından daha düşük bir çocuk ölüm oranını ulaşmak ise hele hiç kabul edilir gibi değildir. Beyler, bu kabul edilemez!

Ama buna karşın, bu çılgın Kübalılar hala çılgınlıklar yapmaya devam ediyorlar. 170 bin sağlık profesyoneli ve teknisyeni, 100'ü aşkın ülkede hizmet etmekte ve şu ana kadar da 332 milyon hastayla ilgilenmişlerdir. Bu tam bir ayaklanmadır. Müsade edilmemesi gerekir!

Afrika'daki sömürgecilikle savaşmak üzere savaşçılarını gönderdiler. Güney Afrika'daki soylu Apartheid rejimi yıkmaya yardım eden teröristlerdi. Bu küreselleşmiş dünyada kabul edilmez davranışlardır.

Adada yaşayan bu insanların agresif karakteri, uluslararası box, judo, güreş ve diğer dövüş sporları şampiyonalarını kazanmalarıyla da kendini göstermektedir. Hatta Olimpiyatlarda daha büyük ve güçlü ülkelerden daha fazla madalya kazanmaktalar. Ayrıca, çok da savaşçılardır, nerede olursa olsun bayraklarını korumakta ve "Vatan ya da Ölüm" demekten vazgeçmemektedirler.

Son yıllarda Küba, Latin Amerika ve Karayipler'de şüpheli oftalmoloji klinikler zinciri kurmuştur ve birçoğu fakir olduğu için kör olmaya mahkum bir milyonu aşkın hastanın ücretsiz göz ameliyatları gerçekleştirilmiştir ve bununla da kalmayıp, bu hastanelerde on milyon hastanın ameliyatının yapılmasını planlamaktadır. İsyan! Bu kötü örneği ortadan kaldırmak gerekir!

17 ülkede üç milyonu aşkın kişiye başarıyla uygulanan bir okur- yazar kazandırma (beyin yıkama) metodu da bulmuşlardır. Eğer bu az geldiyse, Küba'da ya da 120 ülkede Kübalı öğretmenler sayesinde okuyan 60 bini aşkın yabancı üniversite öğrencisi mevcuttur, bunların 54,150'si tıp okumaktadır. Bu size de şüpheli gelmiyor mu? Küçük bir ülke, ekonomik bir gelişimi olmaksızın, bunu nasıl yapabilmekte? Mutlaka bu planların ardında kötü bir amaç vardır. Müsade edilmemelidir!

Tüm bunlar da Kübalıların insan haklarını ihlal ettiğinin açık birer örneğidir.

Bunlar küçümsemekte ve Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonunun tesis ettiği uluslararası adil kanunları hesaba katmamaktadırlar. Bu sebepten ötürü de, bu kişileri yargılamak ve meşruiyet ihlalcileri olarak mahkum etmek gerekir. İşsizliği ortadan kaldırmak nasıl mümkündür? Herkesin sosyal güvenceye sahip olması? Hayır, kesinlikle bunlar kabul edilemez!

Ayrıca, "herkesce demokratik olarak kabul edilen" normları uygulamaktadırlar. Birçok siyasi partinin olduğu ve zavallı hükümet yetkilileri, Devlet bütçesiyle ceplerini doldurmak üzere sınırsız özgürlüğe sahiplerken, Devrim öncesi mevcut olan aynı özgürlükçü sisteme dönmeyi reddettiler. Bazen de, bunu önlemek üzere ve Kübalılara iyi niyet jesti olarak Amerikan Büyükelçiliğinden, daha da zengin olmak gibi haklı bir sebebi olan diğer yöneticileri iktidara getirmek için askeri darbe düzenlendi. Şimdi ise (pek kötü durumda olan bu Kübalılar) her vatandaşın, hiç bir şekilde paraya ihtiyacı olmaksızın meclis üyesi olabileceği bir sisteme sahipler. İnanılır gibi değil! Bu yüzden, onları cezalandırmalı ve ekonomik ablukayla sıkıştırmak gerekir.

Beyaz ve zencilerin eşit olduğunu ve aynı haklara sahip olduklarını söylemeye cesaret ettiler. Bu, aslında geceyle gündüzün eşit olduğu söylemek gibidir. Ya kör, ya aptal ya da kötü niyetli olmalılar, siyah rengin her türlü kötülükle ilgisi olduğunu göremiyorlar.

Ama, son haddini de aşarak, kadın - erkek eşitliğini duyurdular, hatta söylemekle de kalmayarak bunun bilincine vararak davranmaktalar. Kısa bir süre önce, yüzde 43'ünü kadınların oluşturduğu bir meclis kurdular. Hayır, hayır! Bu kesinlikle kabul edilemez.

Ve en endişe veren husus ise bu kötü örnek yayılmakta ve birçok Latin Amerika ülkesinde, bu çılgınlıklar uygulanmaya çalışılmakta.

Bu sebepten ötürü de acilen önlem almamız gerekmektedir. Bu Küba hükümetinin yaptığı çılgınlıkları, ayrıca egemen ve savaşçı bu halkın kabul edilemez davranışları hakkında yazılar yazması için daha çok gazeteci satın alınması gerekmektedir.

HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN, KÜBA KÖTÜ BİR ÖRNEKTİR!