Erhan Nalçacı

Dünyayı savaşın eşiğine getiren ve büyük iklim sorunlarına yol açan asalak sınıf belki bir altı ayını sığınakta emekçiler yeryüzünde can verirken geçirebilir, ama emekçi sınıflar onları almaya geldiğinde ne yapacaklar bilmiyoruz.

Sermaye sınıfının hırsı, aklı, korkuları ve savaş kışkırtıcılığı

Erhan Nalçacı

Sermaye sınıfı kaçınılmaz bir şekilde dünyayı savaşa sürüklüyor. Hırsı, bazen çaresizliği ve aklı arasındaki ilişki gidip geliyor, sonunda hırsı ve güdüleri öne çıkıyor. Daha önceki farklı uluslardan emekçilerin birbirini katlettiği savaşlar böyle çıktı, Birinci, İkinci Dünya Savaşları ve diğer paylaşım savaşları… 

Bu yazıda bu meselenin güncel örneklerine bakalım.

Rusya ve Ukrayna Savaşı bir emperyalist barışla, yani kapitalist tekellerin ulusal devletleri arasında yeni bir paylaşımın geçici olarak kayıt altına alınması ile sonlanacaktı. Hatta İstanbul’da ikinci tur görüşmenin 2 Haziran’da yapılacağı kesinleşti.

Ancak daha önce yazılmıştı bu köşede, daha barış olmadan yeni bir savaşın ağı örülmeye başlandı diye.

Avrupa’daki emperyalist devletlerin başlıcaları kendilerini ABD tarafından kullanılmış ve kandırılmış hissediyorlar. Tam pandeminin örselediği ekonomiyi toparlamaya çalışacakken ABD tarafından Rusya’ya karşı Ukrayna halkının kullanıldığı bir vekâlet savaşına sürüklendiler. Bir yenilgi yaşamanın dışında Rusya ile herkesin işine gelen doğal ekonomik havzaları çöküntüye uğradı, karşılığında hiçbir vaat gerçekleşmedi.

Son 25 yıl içinde Avrupa sanayisinin dünya payının %23’lerden %14’e düştüğü söyleniyor. Üretim kapasitesinde genel bir gerileme var ve Avrupa resesyonun sınırlarında dolanıyor.

Şimdi AB’nin Rusya ile savaşmaya hazırlanmak için ayırdığı 800 milyar Avroyu silah sanayine akıtarak durumu kurtarmaya çalışıyorlar ve Ukrayna başta olmak üzere doğudan paylarını istiyorlar.

Geçen iki hafta boyunca bu kez İngiltere’nin kışkırtıcılığında oluşan emperyalist merkez Almanya’nın yeni hükümetini Ukrayna’ya Taurus füzelerini vermek için yüreklendirmeye çalıştı. Bu uzun menzilli ve isabet kapasitesi yüksek güdümlü füzeleri Almanya’nın önceki koalisyon hükümeti Ukrayna’ya göndermeye cesaret edememişti.

Son iki hafta İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Ukrayna’ya gönderdiği silahlarda menzil kısıtının kalmadığına dair korkutucu açıklamalar ile geçti. Rusya ise bunun savaş anlamına geldiğini, eğer Moskova bombalanırsa aynısının Berlin’in başına geleceğini çeşitli vesilelerle bildirdi. Ukrayna’da şu veya bu şekilde bir barış beklenirken Avrupa’ya yayılan bir savaşın eşiğine kadar gelindi.

İki gün önce Almanya ve Ukrayna arasında yapılan görüşmelerden sonra Taurus füzelerinin temin edilmeyeceğini ancak Ukrayna’ya uzun menzilli füzelerin üretimi için ortak bir yatırım yapılacağı açıklandı.

Bu karar Alman sermayesinin İngiltere’nin arkadan itmesi ile ön cepheye sürülmeye ikna olmadığı ama Ukrayna’dan da vazgeçmediği anlamına geldi.

Sermaye dünyasının hırs, intikam, mülk ve sömürü tutkusu ve çaresizlik sarmalında savaşa yaklaşıp uzaklaşmasını izlemeye devam edeceğiz.

***

Bir diğer örnek ise ABD’de yaşanıyor.

Trump tarafından duyurulan yeni savunma sistemi “Altın Kubbe” hırs ve akıl eksikliğinin arasında sıkışmanın ve savaş kışkırtıcılığının yeni bir aşamasına benziyor.

175 milyar dolar gibi astronomik bir maliyeti olan savunma sistemi düşman tarafın ABD’ye fırlattığı kıtalararası füzeler dâhil bütün hava saldırılarını çok önceden algılamayı ve fırlatma üssünde veya yolda yok etmeyi amaçlıyor.

Neden örneğin çelik kubbe değil de altın kubbe, bu Trump’ın nezdinde sermaye sınıfının görgüsüzlüğünü ve ihtişam hırsını yansıtıyor, her şey, savunma kubbesi bile yaldızlı olacak.

Öte yandan sermaye sınıfının korkuları ve savaş kışkırtıcılığını bize gösteriyor. 

Günümüz nükleer dünyasının savaş caydırıcılığında eğer karşı tarafın attıkları diğer tarafa hiç ulaşamıyorsa nükleer silah kullanmaya bu canavarlar çok daha kolay ikna olacaklardır. Dolayısıyla “savunma” aslında ağır bir saldırıdır. Savaş kışkırtıcılığı bir yana en azından emekçi halklara hiçbir yararı olmayan bir askeri rekabeti ve harcamaları çok artırması beklenir.

Gerçekten ABD halkının sosyal ücretleri her gün daha çok kesilirken 175 milyar doların başta Elon Musk olmak üzere sermaye sınıfına aktarılacağından ve bir kriz öteleme operasyonu olduğundan şüphe duymaya gerek yok.

Aynı zamanda hilebazca bir uyanıklık. Kanada’ya “Altın Kubbe’ye katılmak istiyorsan 61 milyar dolar ver veya 51. eyaletimiz olmayı seçip bedava yararlan savunmadan” denmiş. Belki 850’li numaralardan müşteri temsilcisi iletmiştir bu seçenekleri Kanada devletine. Kapitalizmin zıvanadan çıkmış saçmalıklarına aşina olmamıza rağmen insan şaşırıp kalıyor işlerin geldiği boyuta.

Korku kısmına gelelim işin.

ABD coğrafyası katıldığı birçok paylaşım savaşına rağmen önemli fiziksel bir saldırı ve yıkım görmedi bugüne kadar. Ancak Altın Kubbe projesi bir saldırıyı öngördüklerini de gösteriyor. Bu korku ABD emperyalizmi için çok önemli bir gerileme noktası olarak görülebilir.

***

Son olarak sermaye sınıfının dünyayı bu hale getirdikten sonra kendini korumak için geliştirdiği projeye bakalım: Patronlar için yapılmış sığınaklar.

ABD’de ekonomik sıkıntı, sosyal devletin çok zayıf olması ve son yıllarda yaşanan felaketlerle 2024 içinde evsizlerin oranının %18 arttığı söyleniyor. Bugün bir gecelik kesitte evsiz sayısının 800 bin kişiye yaklaştığı bildiriliyor.

Dünyanın canını okuyan ABD’li patronlar ise kaçışı yer altı sığınakları daha doğrusu yer altı saraylarında buluyorlar. Örneğin, Zuckerberg’in Hawaii’deki 5 bin metrekarelik sığınağında 30 yatak odası ve 30 banyo bulunuyormuş.

ABD’li patronların kıyamet sığınakları için 21 trilyon dolar kadar para harcandığı yazılıyor.

Dünyayı savaşın eşiğine getiren ve büyük iklim sorunlarına yol açan asalak sınıf belki bir altı ayını sığınakta emekçiler yeryüzünde can verirken geçirebilir, ama emekçi sınıflar onları almaya geldiğinde ne yapacaklar bilmiyoruz.