Ben senin…

KENTİN SESİ - SAMSUN Yazıları

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim vatandaş olmaktan,

Sıcak ve uluslararası vip salonlarından Amerika’ya uçarken ben...

Ve sen peşkeş dosyamda, devletin malı deniz yemeyen domuz mantığıyla yan gelip yatan ideolojik TEKEL işçisiydin!

Öyle gözüme baka baka yan gelip yatmadık, vatanı satmadık deme!

Ben senin bir gün Ankara’da biber gazı ve cop yeme ihtimalini sevdim.

Meclisin çiğ köfte kokan, adaleti lekeli yıllarında

Ankara'da zam, zulüm, işkenceli kışlar yaşanırdı, o zaman sövmeye başladım işçilere…

Bizim fethullah gülenlerimiz vardı...

Bir de rahlelerin üstüne yazı yazma imkanı...

Yumurta kokan kimi arkadaşlarla paylaşılan kapkaranlık sıralarda

Sağcılık oynamaya başladık

Ben başbakan oluyordum, sen taşeron işçi, geri kalanlar Ankara polisi...

Turuncu boyalarla üç maymun ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve

Türk Dil Kurumu'na inat bir türkçeyle...

Ağbilerimizden öğrendik, a harfinden ampul figürleri türetmeyi..

Ankara'ya usul usul Amerikan emirleri yağıyordu.

Ve bütün alanlarda savaşmayı öneriyordu haber bültenleri.

Oysa Ankara'da hiç küfretmedim ben.

Parti disiplin kurulunda tartışılan argom olmadı benim..

Vekillerle gidilen yerlerde gözümüze batan ideolojik vatandaşları saymazsak...

Ankara'ya usul usul biber gazı yağıyordu..

Ve günlerdir Ankara’nın ayazında yan gelip yatan işçileri

Görmemeyi öneriyordu haber bültenleri.

Oysa hiç gocunacak yaram olmadı benim

Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım

Açılımların ve dalgaların ortasında sevimli bir başbakan yüzüydüm sadece

Sana ulan’lar biriktiriyordum vatandaşlık defterimde, ama sen yoktun

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni ulusa sesleniş saatlerinde

Ama, sendika otobüsü seni hep zamansız, amansızca bir eylemin kızıllığına götürüyordu

Ben, senin benimle Ankara’da atışabilme ihtimalini,

Ben, senin ananı da alıp gitme ihtimalini seviyordum.

İktidar sıcağı koltuğa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini

Sonra uçak oluyordum, Amerika yollarının dur durak bilmez sürgünü

Ne yana baksam ayak takımı sanıyordum

İşçi ve köylünün ayak seslerini

İfrit oluyordum bir süre

İl binalarımızın önünde slogan atan işçilerle yarışıyordum, yanağım Amerika’nın garantisinde

Padişah oluyordum

Bir şehirden bir iç şehire

Vatandaşa yaklaştıkça büyüyordum

Paranın sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin

Korkuyordum

Sonra iniyordum uçaktan

Havaalanından TEKEL işçilerine giden, ömrümün en uzun,

Ömrümün en kızgın, ömrümün en işbirlikçi yolunu koşuyordum.

Çünkü sonunda düşman oluyordum, hasım kokuyordum sonunda...

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim vatandaş olmaktan

Ve peşkeş dosyamda Ankara’da yan gelip yatan TEKEL’cilerin kokusuydu vatan

Ben seninle bir gün Ankara'daki bir kent meydanında

Ben seninle sadece gelmek zorunda kalanların geldiği

Bir yol üstü karakolunda

Ben seninle, Kürt açılımına mistik ve pastörize yumurta kıvamında bakan

Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında

Ben seninle herhangi bir polis elinin

Biberli ve coplu coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

Ben senin, ananı da alıp gitme ihtimalini sevdim!..

Yiğit TEKEL işçisinin ekmek ve onur direnişi 21. gününe girerken yarın işçi kardeşlerimiz bir sınav daha verecekler. İşçiler tüm işyerlerinde sandık başına gidiyor. Diyarbakır’da, Tokat’ta, Samsun’da, bütün yaprak tütün işletmelerinde… Tüm şube başkanları referandum için işyerlerine gönderildi. Eğer referandumdan “Sendikamızla birlikte omuz omuza mücadeleye evet” kararı çıkarsa mücadele çok daha keskin, çok daha kapsamlı bir direnişe dönüşecek.

Eğer referandumdan “evet” kararı çıkarsa, işçilerin direnişine aileleri de katılacak ve Tek Gıda-İş Başkanı Mustafa Türkel’in deyimiyle “herkes kefenleri giyecek”. Türk-İş önünde işçi kardeşlerimiz direnişlerini sürdürürken Samsun’da da referandum hazırlıkları başladı. Sendika temsilcileri, “işçi ne derse o olur” diyor, işçiler ise “ölmek var dönmek yok!”

AKP Samsun İl Örgütü’nün ise paçası tutuşmuş durumda, bazı güçler partimizi iktidardan düşürmek için her türlü planı yapıyor diyor, AKP düşerse, bu ülkenin kara günü olacak. 2010 yılı içinde yatmayacağız, uyumayacağız, diyor. Korkuyorlar, uykuları kaçıyor. Bu gelen işçinin ayak sesleri!.. Selam olsun size, selam olsun mücadeleye devam diyenlere!

[email protected]