İçiniz rahat olsun!

Belma Nur Kartal'ın “İçiniz rahat olsun!” başlıklı yazısı 22 Nisan 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bir otelde “Çözüm süreci” toplantısına katılmış. “Bu süreçte sağlıklı bir analiz ve teşhis yapmamız lazım. Şayet teşhisi doğru yapmazsanız, reçeteyi doğru yazamazsınız tedaviden de bir sonuç alamazsınız” diye konuşmuş. Sanırsın mübarek Sağlık Bakanı! Öte yandan haklı da… Bunların hepsi doktor... Ama, sahte diplomalı!

Herkesi hasta ettiler memleket topyekun revire döndü. Öyle bir hastalık, öyle bir virüs ki, Kırım Kongo virüsü haltetmiş. Virüsü kapan gidiyor. Allah’tan ümit kesilmez tabii… Biz diyoruz ki, Yoksulu Kırım Kanamalı Ateşi bu! Onlar diyor ki, yok Özgürlük ve Demokrasi Zehirlenmesi bu! Fazla özgürlükten zehirlendi bunlar ilacı 1S-4B aşısı… Açılımı Sömürü- Bağımlılık, Başkanlık, BOP! Ee, n’olacak aşıyı yiyince? Barış gelecek, iyileşecek hepsi…

Lokman hekimler teşhisi koydu, reçeteyi de yazdı, şimdi sıra “tedavi”de, yani çöz(ül)üm sürecinde! “Oynatmaya az kaldı / doktorum nerde?” diye soran, konuşan herkesi tedavi ediyorlar. Tabii, insan bünyesi sonuçta… Tedaviyi kabul eden bünye var reddeden bünye var. Reddeden bünyeler, “bu sahte hekimlere inanmayın bu aşı sizi de bizi de öldürür” diyor hem aşıcılar hem de diğer hastalar kızıyor. “Siz barış istemiyorsunuz, sizi gidi aşı düşmanları!”

“Çözüm süreci” ile “Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ile 75 milyonu ağlatan bu ateşi söndürmek, bizim ağlamamıza sevinenleri üzecek bir kardeşlik coğrafyası oluşturmak” istiyorlarmış. Kim yaktı bu ateşi kim! Onların ağlamasına sevinenleri üzecek bir kardeşlik coğrafyası oluşturacaklarmış. Adı kardeşlik kendi düşmanlık coğrafyasını kuracaklar kim? Sermaye, uluslararası tekeller, emperyalistler, gericiler, sanat ve bilim düşmanları, savaş kışkırtıcıları, yayılmacılar, Yeni Osmanlıcılar, sansürcüler, say sayabildiğin kadar düşmanoğlu düşmanlar…

Onların ağlamasına üzülen onlar gibi olsun! Çözümleri de çözülümleri de onların olsun! “Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ile 75 milyonu ağlatan bu ateşi” söndürecek itfaiyenin hortumu nereye bağlı arkadaş? Oraya bakan yok! Bu ateşi yakan, yoksul halkları kundaklayandan itfaiyeci olur mu? O itfaiyenin hortumundan hayır gelir mi? Bu coğrafyada anası ağlatılan yoksulların, işçilerin, emekçilerin yarasını hangi barış masalı sarabilir?
“T.C. edebiyatı yapanlara diyorum ki hadi oradan be!” T.C.’nin Adalet Bakanı diyor bunu… İkinci Cumhuriyetin sloganıdır artık bu söz… Bugün sosyalistim deyip de bu slogana eşlik edenler, narin ve kırılgan sürecimiz incinip alınmasın diye sus pus olanlar sahipsiz, onursuz, gerici barışını elde edince AKP, ilk elden imha edilecek, gözden çıkarılacaklardır.

“Bizim ağlamamıza sevinenleri üzecek bir kardeşlik coğrafyası oluşturmak” istiyorlarmış. Öyle çoklar ki, öyle çokuz ki… Binlercemizi üzmekle geçti yılları… Üzmeye, büzmeye, iğdiş etmeye devam ediyorlar. Onlardan biridir Grup Yorum üyeleri…

Grup Yorum, geçen hafta Bakırköy’de 500 bine yakın insanın katıldığı bir konser verdi. “Bağımsız Türkiye Konseri”… Ama, ATV “bağımsız”la “barış”ı birbirine karıştırdı Bağımsız Türkiye Konseri “barış sürecine destek için yapıldı” deyiverdi.

Halka yalan söylemek suçtur demiştik biz yola çıkarken… Bir kez daha dilimizde biten tüye yenilerini ekleyelim ATV’ye hak ettiği yanıtı veren Grup Yorum’un solisti Selma Altun’u selamlayarak… “Uydurma bir haber. Konser izlenmeden yapılmış bir haber. Biz AKP’yle bir barışın olmayacağını konserin içinde de söyledik. Yani, gerçek anlamda bir barış AKP’yle olmaz.”

Sosyalistler konuşur, sorgular, tartışır, eleştirir. Bu hakkınızdan vazgeçip susamazsınız. “Ya şimdi konuş ya sonsuza dek konuş” diye bir replik vardır hani… Durum aynen budur bugün… Ya şimdi konuşacak ya da sonsuza dek susacak herkes… Çünkü, zurnanın zırt dediği yerdeyiz. Bu ülkenin sosyalistlerine “süreçten sorumlu devlet bakanı” gibi susmak değil konuşmak düşer.

Milletvekili Ahmet Türk, “Tarihi bir dönemden geçiyoruz. Sosyalistler bugün sorumluluk almak zorundadır. Katkı sunmazlarsa Kürt halkının huzurunda vebal ve günah altında kalacaklar” demiş. Sosyalistleri veballe günahla korkutmaya ne hacet! Elbette, bu tarihi dönemde en çok bize görev düşüyor. Tarihe ve emekçi halkına karşı sorumlu sosyalistlerin katkısı kuşkusuz sosyalist Türkiye olacaktır. Gerçek barışın tek teminatı sosyalizmdir, asla taviz vermeyeceğiz! İçiniz rahat olsun Sayın Türk!