Memur Teoman

Gümrük Memuru Teoman Coşkun Dudak’ın hikayesini işitince aklıma Şener Şen’in “Namuslu” filmi geldi. Muhtemelen birçok kişinin de aklına gelmiştir. Gerçi Namuslu’nun sonunda mutemet Ali Rıza Öğün, hırsızlığa yapılan övgüye dayanamayıp namussuzlara katılıyordu. Memur Teoman öyle yapmamış, namusu elden bırakmamış, sürgüne razı olmuş.

“Ben görevimin gereğini yaptım” diyor Teoman Bey. Kanunsuz emri uygulamamış, rüşveti geri çevirmiş, ne yapsalar rüşvet yememiş.

Doğru, gerçekten de görevini yapmış. Ama eksik yapmış. Rüşvet teklifinde bulunanları, rüşvet şebekesinin kurumundaki işbirlikçilerini ifşa etmek konusunda da bir adım atmamış. Attıysa ve ben bilmiyorsam, kendisinden peşinen özür dilerim.

Şu sıralar “Memur Teoman’ların artmasıyla kurtulacak bu memleket” diye yazan çok. Teoman Bey’in yaptığını değersizleştirmek gibi bir niyetim asla yok. Ama kurtuluşu “Ben yemem, yemememin bedeli neyse öderim. Ama yiyenle de mücadele etmem”de görmek, hele de Haziran sonrasında bana kabul edilebilir gelmiyor.

Bu ülkede “tapelenmeyen” yüzlerce örnek yanı başımızda yaşanıyor. Sadece bu satırları okuyanlar bile verebileceği onlarca farklı örnek olduğuna eminim.

Geçenlerde bir öğretmen arkadaşın başından geçenler bunlardan yalnızca bir tanesiydi. İsmini vermeyeceğim, Ayşen Öğretmen diyelim...

Burak Can Karamanoğlu’nun defnedileceği gün, çalıştığı lisedeki öğrencilerin büyük bir bölümünün yakalarına fotokopiyle çoğalttıkları polis rozetlerini taktığını görmüş Öğretmen Ayşen. Derse girer girmez ilk işi öğrencileriyle konuşmak olmuş. “Çocuklar, bu yaptığınız çok çirkin. Berkin Elvan bugün belki de bu sıralarda, sizlerin yanında oturacaktı. Ancak onu aramızdan polis aldı. Siz ise yakanıza polis rozetleri takıyorsunuz, lütfen bunları çıkarın” demiş çocuklarına. Kullandığı sözler tam olarak bunlar olmayabilir, anlamı böyle... Öğrencilerin birkaçı dışında hepsi, Ayşen Öğretmen’in bu konuşması üzerine yakalarından o kağıt parçalarını çıkartmış. Belli ki ya kafaları karıştığından ya da belli bir grubun baskısı nedeniyle takmışlar onları.

Öğretmen Ayşen, o sınıfta bazı öğrencilerin saldırısına uğrama ihtimaline rağmen yapmış bu konuşmayı. Öğretmen Ayşen, belki de o gün okulda çıkacak bir çatışmayı önlemiş. Öğretmen Ayşen, müdürün kulağına gitse okuldan uzaklaştırılabileceği ihtimali üzerine düşünmeye gerek bile duymamış. O da “Ben görevimin gereğini yaptım” diyor kuşkusuz.

Memleketin kurtuluşu için bir eşik varsa, o eşiği Öğretmen Ayşen’ler belirliyor. Bu, Memur Teoman’ın dürüstlüğünü asla değersizleştirmez. Ama kurtuluşu Memur Teoman’da görmemizi de gerektirmez.