Kıyamet

Alper Birdal'ın “Kıyamet” başlıklı köşe yazısı 9 Aralık 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

21 Aralık’ı beklemeye gerek yok, kıyamet çoktan koptu.

“Bu da ne demek” diyen çıkmayacağını sanıyorum. 21 Aralık, hani şu meşhur Maya Takvimi’ne göre dünyada bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılacağı tarih…

Zavallı Mayalar iki bin küsur yıl önce, anlamakta zorlandıkları evrene ve hayata dair bir açıklama getirmek için oluşturdukları kozmolojinin günün birinde, sosyal medyada Gangnam Style’la yarışacağını nereden bilsin! Bir mitos üretmişler göksel cisimlere, yıldızların hareketlerine bir takım anlamlar atfetmişler ve çıkıp “şu zamanda Altın Çağ başlayacak” diye bir şeyler söylemişler. Ayrıntısını bilmem, doğrusu merak ettiğimi de söyleyemem. Ama söylediklerinin “21 Aralık 2012’de kıyamet kopacak” olmadığını biliyorum.

Medya adlı gayya kuyusu bu mitosu evirdi çevirdi, küresel bir korku nesnesine dönüştürüverdi. Sonra da bu “kıyamet anksiyetesi”ni üreten bizzat bu pek modern çark değilmiş gibi, “korkmayın bir şey olmayacak” mesajı vermeye başladı. Nasılsa iki türlüsü de tiraj ve de reyting getiriyor.
Mevzu o denli “viral” bir hal aldı ki, ABD’sinden Rusya’sına kadar çeşitli devletler çıkıp “endişelenmeyin, bir şey olmayacak” açıklamaları yaptılar.
Ciddi ciddi… Amerikan devleti “NASA’ya mektuplar geliyor, intihar etmekten söz edenler var. Yapmayın” dedi örneğin.

Dün Anadolu Ajansı bir haber geçti. Ana akım medyanın derhal üzerine atladığı bu haber belki gözünüze ilişmiştir. Spot cümlesini aynen aktarıyorum: “Bilimsel çalışmalarını ABD’de sürdüren ve ‘dünyanın en akıllı kadınlarından biri’ olarak nitelendirilen astrofizik profesörü Feryal Özel, Maya takvimine göre, dünyanın 21 Aralık’ta yok olacağı iddialarının ciddiye alınmaması uyarısında bulundu.”

Kadıncağız yıllarca çalışmış, genç yaşında astrofizik profesörü olmuş kara delikler ve nötron yıldızlarıyla ilgili araştırmalar yapmış. Ve bizim egemen basınımızda “Korkmayın 21 Aralık’ta kıyamet kopmayacak. İçinizi ferah tutun” açıklamasıyla yer buluyor! Üstelik bir de “dünyanın en akıllı kadınlarından biri” diye tanıtılarak! Böyle bir sıralama varmış gibi ya da “kıyamet falan kopacağı yok” demek için fizik profesörü olma şartı aranıyormuş gibi… IQ’sunun kaç olduğunu da yazsaydınız bari!

Korku yaratmak ve yaratılan korkuyu kitleleri yönetmek için kullanmak yapılan bu diyememiş Feryal Hoca… Belki de demiştir, ama orası Anadolu Ajansı’nın hoşuna gitmemiştir. Bilemem.

Maya Takvimi tartışmalarının zararsız bir “geyik” malzemesi olduğu söylenebilir. Gerçi “nasılsa kıyamet kopacak, intihar edeyim daha iyi” diyenler için bu konunun pek de öyle zararsız olduğunu söyleyemeyiz. Ama bundan daha önemlisi kullanılan yöntem. Maya Takvimi de kitleleri korkuyla yönetmenin aracı olabilir, kitle imha silahları da…

soL gazetesinde günlerdir Suriye yönetiminin kimyasal silah kullanacağı iddialarının ne amaçla gündeme getirildiğini okuyoruz. Kimyasal silahlar palavrası, Irak’tan ve Libya’dan sonra yine tedavülde. Halkları bir kez daha aynı yalanla korkutuyor, yaptıkları ve yapacakları müdahalelere bu korku üzerinden meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar. Bu gazetede günlerdir yazıldığı gibi, esas korkulması gereken ihtimali, yani Batı destekli çetelerin bir uluslararası müdahaleye zemin hazırlamak için kimyasal silah kullanabilecekleri olasılığını saklayarak!

Egemen medyanın bu operasyondaki işlevini kavramak son derece önemli. Bu işlev, sadece emperyalizmin kitlelere vermek istediği mesajı yayarak, kamuoyunu bir müdahaleye hazırlamaktan ibaret değil. Medya, bizzat bu operasyonun parçası… Yani medya, korkuları biçimlendirmekte ne zaman, nasıl ve hangi korkunun devreye sokulacağını belirlemekte iktidar aygıtının en kritik unsurlarından bir tanesi. Vaşington’da, Paris’te, Brüksel’de yapılan stratejik planlarda, “şimdi kimyasal silah iddialarını yeniden devreye sokma zamanıdır” deniliyor. CNN’inden El Cezire’sine kadar hepsi başlıyorlar yazmaya…

Dünya 22 Aralık’ta dönmeye devam edecek. Buna kuşku yok. Ama ben Feryal Hoca’nın yerinde olsam, “kıyamet çoktan koptu, içinde yaşıyorsunuz, haberiniz yok” derdim.