Herkes mümin, hasta değil

Alper Birdal'ın “Herkes mümin, hasta değil” başlıklı yazısı 17 Mart 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Diyanet İşleri Başkanı şöyle diyordu geçen gün: “Bu ülkede herkes mümindir ama herkes hasta değildir.”

Cami sayılarının okul ve hastane sayılarıyla karşılaştırılmasından rahatsız olmuş. “Bunları karşılaştırıp spekülasyon yapmayın” diyor. İçinden “camiye daha çok gitseniz daha az hasta olursunuz” demek geçmiş midir bilemem.

Gaziantep’te konuşmuş. Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde yapımı süren cami inşaatını da incelemiş. “Hiçbir üniversite mabetsiz olmamalı” demiş.

Ders programları namaz vakitlerine göre ayarlansın diye geçmiş midir aklından, onu da bilemem. Ama camiler kampüs içinde olduklarında ezan yayını yapılmaz diye bir kural olduğunu hiç duymadım. Böyle bir kural yoksa, ezan okunurken derslere fiilen ara verilir zaten.

Diyanet İşleri’nin kamusal yararla ilişkisi tartışılır, ama bir kamu kurumu olduğu tartışılmaz. Bu memlekette bir kamu görevlisi, çıkıp “bu ülkede herkes mümin” diyorsa, bütün üniversitelere cami yapılması gerektiğini savunuyorsa ve kamu görevliliğine devam edebiliyorsa, bu rejimin laik olmadığını söylemeniz için başka bir veriye ihtiyacımız yok. “Diyanet İşleri’nin varlığı zaten bunun kanıtı” da diyebilirsiniz elbette. Onu da geçelim. Bir kamu görevlisi bu ülkede Sünni İslam inancına sahip olmayanları ya da inanmayanları açıkça yok sayıyorsa, üniversiteyle medreseyi ayırt edemiyorsa, o ülkede laiklikten, inanç özgürlüğünden söz edilmez.

İktidarın, örneğin Alevilerin ibadet yerinin cami olduğunu “kanıtlamaya” kalkıştığı bir ülkede, o kamu görevlisinin dilinin sürçtüğünün söylenmesi halinde buna kimse inanmaz.

Mehmet Görmez bir zihniyeti, mevcut iktidarın zihniyetini yansıtmaktadır.

Buradan şu son günlerde tartışılan “türbanlı penguen” konusuna gelebiliriz. Bilmeyenler için çok kısa hatırlatma: Cemaate yakın bir yayınevinin bastığı çocuk kitabında, anne penguenin türbanlı resmedilmesi ana akım medyada haber oldu. Sonra o yayınevi kitabın çeviri olduğunu ve resimlerin kitabın orijinalinden aynen alındığını söyleyen bir tekzip yayımladı.

Ama ne tekzip... Bu haberi yapanların 28 Şubatçılıkla, darbecilikle suçlanması, şu bu...

Bundan sonra olanlarsa gerçekten asap bozucu. Liberal ve muhafazakar kalemşörler coştukta coştu: “Bütün bunlar laikçi, vesayetçi kesimin hezeyanları”... “Her yerde AKP’nin Türkiye’yi nasıl dincileştirdiğine ilişkin kanıt arıyor, uyduruyor, ‘Türkiye İran olacak’ diye provokasyon yaratıyorlar”...
Bunlar söylendi özetle.

Bunların yazıldığı Türkiye’de 10 yılda 7 bin 500 cami açılmış, İstanbul’da neredeyse 1,5 kilometrekareye bir cami dikilmiş, Diyanet İşleri Başkanı “herkes mümin, herkes hasta değil” diye konuşmuş, umurlarında mı?

Elbette değil bu veriler Türkiye’de “normalleşmenin” göstergeleri onlara göre.

Bütün güçleriyle yükleniyor, Türkiye toplumunun üzerine bir heyula gibi çöken gericiliği ve dinselleşmeyi, “laikçi” basının ikbal ve iktidar kavgasına indirgemeye çalışıyorlar. İktidar, daha geçen gün çaktırmadan kaçak Kuran kursları yapımını serbestleştirmiş, okulların üzerinden üç dörtlük geçilmiş, artık koca koca kentlerde içki satışı yasak edilmiş... Yeni muktedirlere kalsa bunların hepsi “normalleşen” ülkenin manzaraları ötesi ise “laikçi” orta sınıfları kışkırtmaya çalışan şer odaklarının uydurması.

Sermaye egemenliğiyle mücadele etmeden gericilikle mücadele edilemeyeceğini ısrarla görmezden gelen basın, şu penguen hikayesi üzerine kabuğuna çekilip, Mehmet Görmez’leri görmezden gelsin, “ileri demokrasi” korosuna katılsın isterse. Neyse ki gericilikle mücadele onların korkularına da cüretine kalmadı. İyi ki “herkes mümin, hasta değil” diyene, “bu mu normaliniz” diye soracak bir sol var.