Hamama giren terler

“Dindar Kürt seçmenden HDP’ye kayan oyları gören AKP, ‘algı operasyon timi’ni devreye soktu. Son bir ayda HDP adaylarının itibarını, ‘dinsiz, komünist, Ermeni, sünnetsiz’ söylemiyle zedelemeye çalışacaklar.”

Bu iddia önceki gün Taraf gazetesinde yer aldı. Özetle, AKP’yi tek başına hükümet kurmak için gereken 276 sandalyeye ulaşamama telaşının aldığını, bu nedenle iktidar partisinin seçime bir ay kala HDP’yi baraj altına ittirmeye odaklandığını öne sürüyor Taraf.

İddia doğrudur, yalandır, orasını bilemem. Ben şu “toplumsal algı” algısına takıldım. Ya da itibar meselesine...

Neymiş efendim, “itibarsızlaştırmak için” dinsiz, allahsız, komünist, Ermeni, sünnetsiz diyeceklermiş...

Demek ki memlekette binlerce komünist, ateist, Ermeni, hristiyan, budist ya da sünnetsiz her kim varsa; topluca itibarsızmışız. Hatta o bile hafif kalır. Topluca küfürüz. Toplumdaki “algı” bu ya... Birilerinin oyunu birkaç puan aşağı mı çekmek istiyorsunuz? Komünist, Ermeni falan sıralayın, iniverir. “Dindar seçmen” hemen tiksinir.

Siyasetin ve toplumsal alanın gericileştirilmesinin, dincileştirilmesinin evvela buradan başladığını hep söyledik. “Algı” dediklerinin yapıtaşı dil... Dilde dinsizliği, komünistliği küfür haline getirirseniz arkası gelir. Yanına Ermeni de eklenir örneğin, yarın Kürdü de bulursunuz, öteki gün başı açığı...

Meselenin muhatabına, HDP’ye baktığımızda ne görüyoruz peki? Yani bu algı operasyonunun tutma ihtimali var mı?

Selahattin Demirtaş’ın son bir hafta-on gün içerisinde yaptığı konuşmalara bakarsak pekala var. Tek tek aktarmaya gerek yok. Dinciliği eleştirme bahanesiyle dini bir söylem kullanarak puan toplamaya çalışmak, “Kuran’da bunun yeri var mı”, “gerçek İslam böyle mi ya”  diye atıp tutmak, aralara “ben de Müslümanım ama”lar sıkıştırmak... Bunların hiçbiri yeni bir siyasi buluş sayılmaz.

Ama herhalde Demirtaş’ın bu yöntemle tanışmasında zirve noktası, “Müslümanlar Kabe’ye, Yahudiler Kudüs’e, işçiler de 1 Mayıs’ta Taksim’e gider” sözleri oldu.

Demek ki yıllardır ibadetimizi yapmaya gidiyorduk 1 Mayıs alanına, işçi sınıfı devrimciliğinin beş şartından biri de Taksim’di... Bu kafayla yarın “algıya edilen bir küfür” olduğumuzu da kabul ederiz.

Selahattin Bey partisine yönelik olası algı kampanyasına karşı ön almaya çalışıyor diyelim. Ancak bu dili “AKP’yi durdurmak”, “barajı aşmak” vs. gerekçelerle meşru gören, kısacası hamama girenin terleyeceğini düşünen herkes içine düştüğü yanılgının farkına varmalı. Bu mantığının sonucu “yüzde 99’u müslüman olan bir ülkede” diye başlayan cümleler kurmaktır.

Dincilikle, gericilikle mücadele “gerçek İslam’ın” ne olduğu, Kuran’da aslında ne yazdığı konusunda ahkam keserek yapılmaz. Laikliği savunuyorsanız, önce laik bir dil kullanacaksınız. İki cümleden birinde haramdan, üç cümleden birinde “din alimlerinden” bahsetmeye başlamış ve bunu “hamama girdik terliyoruz” diye meşrulaştırıyorsanız, bu mecrada AKP’nin 5-0 önde olduğunu da, yarın öbür gün Kürdün, Ermeni’nin, dinsizin ve de komünistin toplumsal algıda hakikaten birer küfre dönüştürüleceğini de bilmek zorundasınız.

Çünkü bu kafayla AKP tabanından oy alabilirsiniz, ama aynı zamanda AKP’nin yarattığı rejimi güçlendirirsiniz.