Güvercin taklası

Macar Marksist György Lukacs, Almanya’da faşist ideolojonin yükselişinin izini sürdüğü sarsıcı eserine “Aklın Yıkımı” adını vermişti. Lukacs hacimli yapıtında Nazi ideolojisinin köklerini, Aydınlanma felsefesinin kriziyle büyüyen çatlaklara yerleşen, sermaye sınıfı için ve onun adına Aklı geri dönülmez bir biçimde parçalayan “irrasyonalizmin” (akıldışıcılık) yükselişine dayandırıyor. Bu, nereden baksanız 70-80 yıl içinde gelişen düşünsel izleği, Schelling, Schopenhauer, Kierkegaard ve Nietzsche’ye kadar götürüyor ve bu izleğin neden bir yol oluşunu da şöyle özetliyor: “Anlayış ve aklın kötülenmesi, sezginin yüceltilmesi, aristokrat bir epistemoloji, sosyo-tarihsel ilerlemenin reddi, mitler yaratılması vb neredeyse her usdışıcıda bulunabilecek motiflerdir.”

“Aklın Yıkımı”nın günümüz Türkiyesi’ne tercümesi nedir?

Daha bir hafta önce öğrenci evleri üzerinden haneye tecavüz eden diktatörün, dün Diyarbakır’da barış güvercini kılığında takla üzerine takla atmasıdır örneğin. Ya da Irak’ın işgalini ellerini ovuşturarak izleyen, sınır kapılarını kapatarak Suriye Kürtlerini aç bırakan Barzani’nin, onbinlerin karşısında “bilge lider”i oynamasıdır.

Aklı yıkıyor, aklı her gün, her tavır ve sözleriyle kötülüyorlar. “Duygulara” sesleniyor, bir gün “muhafazakar halkın değerleri” diye gericilik kusuyor, öteki gün halkların barış özleminin sözcülüğüne soyunuyorlar. Sezgiyi yüceltiyor, “biz düşersek sizi lime lime kesecekler” diye sezdiriyorlar geniş yığınlara. Sürekli yeni mitler üretiyorlar: “Şu kadar milyonluk yatırım yaptık, artık buralar bambaşka”... İlerlemenin can düşmanları, kendilerini ilerlemenin temsilcisi olarak sunuyor yollar, köprüler, TOKİ’ler dillerinden düşmüyor. “100 yıl önce sınırlar çizildi, bizim gönül dostluğumuza sınır çizemezsiniz” diye haykırırken, kafaları ya boru hatlarıyla çizdikleri yepyeni sınırlarla ya da sınırlara ördükleri duvarla meşgul.

Peki, bütün bunlar Aklı nasıl yıkacak? Yıkabildiler mi?

Tek şansları var: diktatöre karşı ayağa kalkan halkın güvercin taklalarına vurulması... Kürt sorununun, Türk sorununun, Ortadoğu sorununun, Alevi sorununun ve daha nice can yakıcı sorunun bir bütün olduğunu unutturabildiklerinde parçalayacaklar Aklı. Bir yumak halindeki sorunların “yeni”yi ve “ileri”yi arayarak ve ille de halkın iradesiyle çözülebileceğine duyulan güveni sarstıkları ölçüde egemenlikleri sürecek. Kürde ve Türk’e barış vaaz edenin haneye tecavüz eden, sınıra duvar ören, İslamcı milisleri Suriye halklarının üzerine salan olduğunu unutup “yeni Türkiye” zokasına bağladıkları oltalardan herhangi birine yakalandığında yıkılacak Akıl.

Çünkü Akıl çatladığında, yani bütünlüğünü yitirdiğinde yıkılır. Parçalanan Aklın çatlaklarından “irrasyonel” olan sızar. Yani demagoji, mitler ve yalanlarla beslenen faşizm. Artık öğrendik o bazen de detone naralar eşliğinde taklalar atan güvercin kılığında gelir.