Fail

Alper Bidal'ın "Fail" başlıklı yazısı 19 Mayıs 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Tayyip Amerika’da, Obama’nın aynadaki yansıması gibi... Bay Başkan kollarını kavuşturuyor, Başkan özentisi aynısını yapıyor. Bay Başkan bacak bacak üstüne atıyor, o da... Sık sık birbirlerine sarılıyorlar. Sarmaş dolaş, sırıtkan, burun buruna pozlar veriyorlar objektiflere.

Tayyip’in bilinçaltını okumak zor değil. Amerika’da açığa çıkıyor. Mimiğinden, jestinden okunuyor.

Tayyip Amerika’da, polisi Reyhanlı halkına zulmediyor.

Tayyip Amerika’da, Altınözü’nde kaçak mazot deposu patlıyor. Ölümlere yenileri ekleniyor.

“Reyhanlı’nın faili AKP’dir” dedi bu gazete. Holding medyası, yandaş gazetecisi, “soğukkanlı demokrat”ı, liberal “solcusu” hep bir ağızdan karşı çıktı: “Bunlar Esed rejiminin son çırpınışları”, “bırakın AKP’nin politikalarını, terörü lanetleyin”... İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, valisi, kaymakamı hep bir ağızdan “terörün hedefi kaos çıkartmak, hükümeti suçlamak” diye bağırdı.

Kaosu kim çıkarttı? Sınırları kim kevgire çevirdi? Her ağzını açtığında “bu sınırları anlamsızlaştıracağız” diye kim efelik tasladı? Bunları sordu bu gazete. Ve fail belli dedi.

“Suçluları yakaladık” dedi iktidar korosu acelesinden. Yayın yasağı koydu, neşriyatlarında polis raporlarını yayımlattı. “Aslında Ankara’nın göbeğinde cami bombalayacaklardı” diye üfürdü. “Hepsinin arkasında El Muhaberat var” diye şişirdi balonunu.

“Garibanı, hastayı suçlu diye sunuyorlar” dedi bu gazete. “Bu hükümet kırk tane farklı çıkarın, eli kanlı kırk farklı örgütün insana, hayata zırnık değer vermeyen gerici bir güruhun arkasında” diye yazdı.

“Milliyetçilik yapıyorsunuz, sığınmacılara karşı halkı kışkırtıyorsunuz” dedi iktidarın en utanmaz borazanları. Irkçılığın daniskasını yapmaktan çekinmeden “Alevi doktorlar Sünni yaralılara bakmadılar, Suriyelileri linç ettiler” diye çalmaya devam ettiler borularını.

Reyhanlı’da patlayan bombaların daha dumanı dağılmadan AKP’nin desteklediği çetelerin kontrol ettiği sınır kapısında silah yüklü bir tırın daha patladığını duyurdu bu gazete.

Önceki gün Altınözü’nde patlayan kaçak yakıt deposuna mazotun aynı sınır kapılarından, Akçakale ve Cilvegözü’nden girdiğini yazdı. O depoyu ateşe veren zihniyetin, para için, aşiret çıkarı için, mezhep çıkarı için her şeyi patlatabilecek kadar zıvanadan çıktığını yazdı. Suriye’nin petrolünü çalanların, Suriye’nin ekmeğini, zeytin yağını, tarihini, hatta insanlarının organlarını çaldığını yazdı. Ve bunları yapanların büyük bir kısmının Türkiye’de ikamet ettiklerini, Türkiye’deki rejim tarafından korunup kollandıklarını. Reyhanlı’nın tetikçilerinin onların arasında aranması gerektiğini...

“Türkiye’ye barış geliyor, bunlar ‘süreci’ sabote etmek isteyenlerin işi” dedi iktidar ve şakşakçıları.

Sürekli bombaların patladığı, sınırları çetelere emanet edilmiş bir ülkeye nasıl barış gelir diye sordu bu gazete. Suriye petrolünün üçte birinin Kürt bölgelerinde çıktığını, adına “muhalif” dedikleri çetelere petrol ihraç etme yetkisi veren Avrupa Birliği gibi emperyalist güçlerin Kürtlerle Arapları birbirine kırdıracağını hatırlattı bu gazete. Kürt’le Arap’ın, Arap’la Süryani’nin, Sünni’yle Alevi’nin savaştırıldığı bir coğrafyada Kürt’le Türk’ün barışının palavra olduğunu yazdı.

“Fail belli, biz ABD’yle mutabıkız, bir an önce iktidardan inecek” dedi iktidarın borazanları.

Fail belli dedi bu gazete Amerika’da...