Erdoğan’ın ordusu

“Farklılıklara saygı duymak”, “farklılıklara tahammül etmek” ve benzeri basmakalıp sözleri artık tersinden düşünmek durumundayız. Çünkü bugün, birbirine özdeş olanların hiçbir farkları olmadığını söyleyebilmek bu klişeleşmiş sözlerden daha kıymetli.

IŞİD namlı cihatçı sürüsünün El Kaide’ci Nusra Cephesi’nden ya da El Kaide bağlantılı Ahrar’uş Şam’dan hiçbir farkı olmadığını söylemek böyledir örneğin.

Erdoğan takımına bakarsanız “farklılar”. Üstelik yaklaşık iki yıldır ABD’li ortaklarına cihatçı sürüleri arasındaki “farklılıkları” kanıtlamak için yırtınıyorlar.

Son olarak önceki gün, Kaideci sürünün kurduğu Fetih Ordusu adlı grubun bir Suudi-AKP ortak yapımı olduğunu itiraf ettiler. Bölgede yaşanan gelişmeleri yakından takip edenler Suudi-Türk ortaklığını da, Nusra Cephesi’ni “ılımlı muhalif” kotasına dahil etmenin yolunu aradıklarını da gayet iyi biliyordu. Ama önceki gün, ABD’nin Associated Press (AP) ajansında yayımlanan bir haberle bu işbirliği, bir anlamda, resmen ilan edildi. Bu ifşaatın, ABD’nin “ılımlı muhalifler” dediği farksızlar topluluğunu eğitme ve de donatma çalışmalarını başlattığı gün, yine ABD merkezli bir haber ajansı üzerinden yapılması manidar.

Fetih Ordusu adı verilen ve bir süre önce İdlib’i, ardından Cisr eş-Şuğur’u ele geçiren güruhun Antakya’da kurulan operasyon odasından yönetildiği de, bu Suudi-AKP ortak yapımı ordunun her iki cephede elde ettikleri “başarıyı” ABD yapımı tanksavar TOW füzelerine borçlu oldukları da biliniyordu.

Ama ne diyordu yine AP’ye konuşan bir ABD’li uzman: “Artık Suriye’de farklı bir dünya var, çünkü Suudiler kesenin ağzını açtı ve Amerikalılar da onlara bunu yapmamalarını söyleyemez.” “Başarının” esas sırrı da burada, artık farklı bir dünya varmış.

IŞİD Ezidileri katlediyor, değil mi? Kral Selman kesesinden beslenen, Erdoğan’ın himayesinde semiren cihatçı sürüleri ne yapıyor peki? “Farklı bir dünya” var ya, onların yanlarına Türkistanlı ve Çeçen cihatçıları da alıp yaptıkları katliamların “farklılığına” saygı duymamız bekleniyor. Saygı duymuyorsak, görmezden gelelim, duymamış gibi yapalım.

Ama ne farklılık…

Bu “farklı” cihatçıların Cisr eş-Şuğur’u aldıktan sonra Türkiye sınırının dibindeki Alevi köyü İştebrak’ta yaptıklarına ilişkin köylülerin anlattıklarını bakın, ne kadar farklı katliamlar olduğunu kendiniz görün. Tanıkların anlattıklarını Suriye’deki gelişmeleri dakika dakika, köy köy takip eden Hasan Sivri aktardı dün; birisi şöyle diyor:

“Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnsanlar sabah 7 sularında panik halinde kaçışıyorlardı. Traktörler ve arabalarla kaçmaya çalışıyorlardı. Bizim ev köyün merkezinde değil köy civarında. Biz de çıktık, üzerimizde ne varsa panik halinde kaçmaya başladık. Üzerimize ateş açarlarken ağlıyor ve çığlık atıyorduk. Vurulan bir adamı taşıyamadılar, yol kenarına bıraktılar. Ölen insanlar öylece bırakılıyordu. Bir süre sonra bir araca binebildik. Köyden çıkan son araçtaydık. Araç içinde giderken işte kızım sırtından ve ellerinden vuruldu. Aracın içinde birbirimizin üstüne çöktük. Birçok insan bu şekilde öldü.”

Suriye Dışişleri Bakanlığı İştebrak’ta 38 kişinin katledildiğini, 146 kişinin de kayıp olduğunu söylüyor. Yerel kaynaklara göre katledilenlerin sayısı 67... Ve Suriye, bilmem kaçıncı kez, katliamla ilgili Türkiye’yi BM’ye şikayet etti.

Suudi parasıyla, Türkiye’nin desteğiyle ve de Amerikan silahlarıyla IŞİD’den “farklı” kılınan bir cihatçı ordusu... Bu, Erdoğan’ın ordusudur.

Yine Hasan Sivri’den öğrendiğimize göre, adını da Suudiler koymuştur. Ne de olsa parayı veren onlar... Erdoğan’ın bir itirazı olmaz.