AVM’de ölüm

Büyük bir alışveriş merkezi ve rezidans projesinde çalışan bir arkadaşımdan işitmiştim: Proje yöneticisi, açılacak yere “alışveriş ve yaşam merkezi” deneceğini söylemiş.

AVM değil yani, AVYM…

AVM kısaltmasının “marka değeri”, özellikle Haziran Direnişi’yle birlikte bir hayli düştü ya, böyle bir yol bulmuşlar ve araya “yaşam”ı sıkıştırıvermişler. Mütedeyyin büyük patronlar “yaşam” sözcüğünü müstehcen bulup “şunu AVHAM yapın” da diyebilir kim bilir. Alışveriş ve hayat merkezi… Bunun Arapça tınısı da var üstelik.

Birkaç gün önce soL’da Erhan Tuncel’i kimlerin sakladığıyla ilgili haberi hazırlayan Hicran Aydın’la sohbet ederken, Hicran Hanım’ın söyledikleri, hatırlamamı sağladı bu tuhaflığı. Cevahir “AVM”deki ölümlerden konuşuyorduk. Birçok gazetede 3’üncü sayfa haberi olarak geçti, belki hatırlarsınız.
Olay 29 Ağustos günü olmuştu. 22 yaşında, gencecik bir kadın, AVM’nin 5’inci katından atlayarak son vermişti yaşamına. Sabah saat 10.30’da olmuştu olay. Genç kadın AVM’nin yiyecek-içecek katında (bütün AVM’lerde bu kata “food court” denirken, AVM yerine neden “shopping mall” denilmediğini de anlayabilmiş değilim) bir kafede oturuyor. Kahvaltı sipariş ediyor. O sırada telefonu çalıyor, konuşuyor, kapatıyor ve az ilerideki korkuluklara yürüyüp kendini aşağıya bırakıyor.

AVM’deki ölümün anlatılan hikayesi bu kadar…

Ama bu trajedi, bir zincirin parçası olunca, haber gazetelerin kapaklarına da çıktı. Daha bir buçuk ay önce, aynı AVM’de, aynı yerden bir başka genç kadın daha atlamış. O da sabah AVM açılır açılmaz girmiş içeri “food court”a çıkmış ve kendini boşluğa bırakmış. Belki aynı noktaya düştüler, bilmiyorum…

33 yaşındaki kadının cansız bedeni üzerine branda örtülmüş. Çocuğuyla AVM’ye gelen bir baba, genç kadının cesedi üzerindeki brandayı sıyırıp çocuğuna göstermek istediği için çevredekilerin tepkisini çekmiş.

Daha öncesi de var. Bir yıl önce, bu defa genç bir erkek kendisini boşluğa bırakmış. O da aynı kattan… Yaşı, Temmuz ayında hayatını kaybeden genç kadınla aynı 33. “Psikolojik sorunları nedeniyle tedavi görüyordu” diye yazdı gazeteler.

Ve daha öncesi… 3,5 yaşında bir çocuk, 16 yaşında bir genç… Onlar intihar etmedi her ikisi de merdiven boşluğundan düşerek öldü.

Bahsettiğim son iki ölümü hariç tutarsak, ortada bir izlek olduğunu söyleyebiliriz pekala: Artık İstanbul’un intihar için seçilen mekanı Boğaz Köprüsü değil, Cevahir “AVM”dir. İntihar edenler özellikle burayı mı seçtiler, yoksa oradayken ani bir kararla mı yaşamlarına son vermek istediler, bilmiyorum. Amaçları en görünür olduğunu düşündükleri yerde her şeyi sonlandırmak mıydı, yoksa mekanın kendisi mi intihar eğilimini tetikledi bunu da bilmiyorum.

Bunları sosyologlara bırakalım. Biz Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın ABD’li patronlara söylediğine bakalım: Türkiye’ye gelin, başınız tavana değecek.
“Daha yüksek, daha büyük rezidanslar ve AVM’ler (ya da adı her ne olacaksa) yapacağız, İstanbul’a yeni şehir kuracağız, İzmir’i inşaat manyağı yapacağız” diyor mealen Bakan Bayraktar.

Doğrudur bu projelerle daha fazla patronun başı tavana değebilir. Daha fazla yurttaşın başı da zemine…

Daha büyük, daha yüksek, daha çok… İsim mi lazımdı? AVİM koyun. Alışveriş ve intihar merkezi.