Sınıf mücadelesinin gündemi 'ücret alabilmek'

Patronların Ensesindeyiz Haberleşme Mücadele ve Dayanışma Ağı’nın (PE), krizde patron fırsatçılığına karşı işçilerin örgütlülüğünü güçlendirmek amacıyla yola koyulmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre zarfında gelen yüzlerce telefon, e-posta, sosyal medya mesajı, yüz yüze görüşme ve ihbarın tartışmasız ortak noktasını ücret ödemeyen patronlar oluşturuyor.

Bu sorunun yaşanmadığı tek bir sektör bile yok. Patronlar imalat sanayinden hizmete her sektörde, hekimden öğretmene tüm meslek gruplarında ücret vermeden ya da eksik ücretle işçi çalıştırıyorlar. 

Çok fazla örnek var. Kayseri’de aylardır düzenli ücret alamayan bir döküm işçisi “İki bin beş yüz lira ücretim var, onu her ay öyle ya da böyle alıyorum ama neredeyse her gün yaptığımız fazla mesainin ücretini dört aydır alamıyorum” diye anlatıyor. Ücret gecikmesi bir ayı bulunca arada bir arkadaşlarıyla iş bırakıyorlar, sonra patron sıkışıp parayı yatırınca çalışmaya yeniden başlıyorlar. 

Küçük bir döküm atölyesinde, hele kriz dönemi için alışıldık bir durum diye düşünülebilir. Ama benzer tek bir örnek bile, binlerce öğretmenin çalıştığı Doğa Koleji kadar PE Ağının hak gaspı ihbarı gediklisi olmadı. Bu dev şirkette bir yıldır düzenli maaş ödenmiyor.  Sadece Doğa’da değil, Bahçeşehir, Yükseliş gibi sektörün başka büyüklerinde de benzer durum sözkonusu. Bugüne kadar PE Ağı’na özel okullarda ücret ve tazminat alamayan yüzlerce öğretmen başvurdu.

Özel okullarda ne yaşanıyorsa özel sağlık kuruluşlarında da aynısı yaşanıyor. PE hattını arayan bir özel hastane doktoru, altı aydır yarım ücretle çalıştırıldığını söylüyor. Alacağının içeride kalmaması için işten ayrılamıyor.

İnşaat sektörü zaten hep böyleydi. Müteahhitler işçi ücretlerini genellikle 40-50 gün içeride tutar, bunu da “çekip gitmesinler” diye gerekçelendirirlerdi. Şimdi hiç ödemiyorlar. İki blok apartman müteahhidi değil üstelik sözünü ettiklerimiz. İzmir Şehir Hastanesi, ABD Büyükelçilik inşaatı gibi büyük projelerin şantiyelerinde bile işçiler ücret alacakları için defalarca eylem yaptılar.

Eskişehir’de Zeytinoğlu grubuna bağlı metal işçileri, Soma’da maden işçileri, İzmir BEGOS’ta İnterteks, sonra Çiğli’de Simo Tekstil işçileri ve daha birçoğu ödenmeyen ücret ve tazminatlarını alabilmek için mücadele ediyorlar. Son olarak patronun ne ücret ne tazminat ödeyip ortada bıraktığı Bimeks işçileri alacakları için PE Ağında birlik sağlamaya çalışıyor.

İstatistik verilerine sahip olmasak da ücret alamamanın ya da eksik ücretle çalışmanın, rakamlarla ifade edilebilen işsizlik ve kayıt dışı sorunu kadar büyük bir boyuta ulaştığını söyleyebiliriz. En azından PE Ağı’nda yürütülen mücadele pratiği bize bunu gösteriyor.

Patronlar çalışan işçiye ücret, işten attığına tazminat ödemiyor. Türkiye’de emek ile sermaye arasındaki ekonomik mücadelenin temel konusu ise işçilerin patronlardan ücret alabilme kavgasına dönüşmüş durumda.

Bunun işçi sınıfı için oldukça geri bir mevzi olduğu doğrudur. Ancak burada bir uzlaşı mümkün değildir. Bir başka ifadeyle bu durumun kalıcı olması beklenemez. Patronların Ensesindeyiz Ağı’na gelen ve sayısı katlanarak artan her bir başvuru bir yandan imdat çağrısı, diğer yandan örgütlenme arayışıdır.