Yeni bir devlete hazır olun

Tüm dünya nefesini tutmuş, Irak ve Suriye’deki IŞİD vahşetini izliyor. Şaşkınlık had safhada. 5-10 bin kişiyle başlayan IŞİD vahşeti, kontrolden çıkınca 30-40 binlik ciddi bir düzensiz orduya dönüştü. ABD acilen devreye girip bir “koalisyon” gücü oluşturdu, ama işin koalisyon gücüyle filan halledilemeyeceği de kısa zamanda ortaya çıktı.

Şimdi gözler, Suriye’ye ve Irak’a en uzun sınırı bulunan Türkiye’ye çevrildi. Zira IŞİD terör örgütünü ortadan kaldırabilmenin tek yolu kara harekatı. Uçakla yapılan bombardımanlar IŞİD’e zaiyat verdiriyor olsa da, yok etmeyi asla beceremiyor.

Peki neden? IŞİD, bugüne kadar görülmüş en değişik terör örgütü. Acımasızlığı daha önce Cezayir ve Afganistan’da görüldü, ama IŞİD’in en önemli farkı yerleşik olmaması. Bir köy ya da kasabayı ele geçirince, orada “mıntıka” temizliği yapıyorlar ve asla konuşlanmıyorlar. Yeniden yola çıkıyor ve başka bir yeri talan ediyorlar. Orada da konuşlanmıyor, yeniden eski bölgeye veya bambaşka bir hedefe yöneliyorlar. Amaçları ülkeyi işgal etmek değil çünkü. Amaçları dehşet yaratarak tüm bölgeyi “istenmeyen” unsurlardan temizlemek. Ardından maskelerini çıkaracak ve halkın arasına karışacaklar. Asla da bulunamayacaklar.

Dikkat edilirse, çıkış noktaları Suriye’nin kuzeyi, yani Rojova bölgesindeki kantonlardı. Birgün aniden oradan ayrılıp, Musul’u birkaç saat içinde işgal ettiler. Ardından Erbil’e ve Bağdat’a doğru ilerlemeye başladılar. Sonra yeniden Suriye’nin kuzeyine dönme kararı verdiler. Bu arada Kerkük gibi bazı yerlerde bazı militanlarını bırakabilecek kadar da çoğaldılar.

İyi de, böyle bir örgütün nihai amacı ne olabilir?

IŞİD’in bir devlet kurmak gibi amacı yok. Ama oluşturulacak ve adı henüz konmamış ya da bizim bilmediğimiz bir devletin oluşumu için ortalığı temizlemek. Bir süre sonra sayıları azalacak, direnişleri düşecek ve sonra buhar gibi ortadan kaybolacaklar. Maskelerini çıkaracak ve yeni sınırlar içinde oluşturulan devletin yönetim kademesinde yerlerini alacaklar.

Ansızın ortaya çıkan IŞİD vahşeti ve terörü öz suyunu aslında en çok da koalisyona katılan devletlerden alıyor. Esad’ın hakkından gelemeyen ABD ve AB, çareyi vahşi bir terör örgütü kurmak ve onu desteklemekte buldu. Başta ÖSO, YDP ve El Nusra ile Esad’ı devirmeye çalışan “müttefikler”, bu işi beceremeyince, dünyanın ilgisini başka yöne çekti. IŞİD adıyla ortaya çıkan terör örgütü önce tüm bölgede dehşet salmaya, insanları katletmeye başladı. Bu durumda koalisyon oluşturulması ve kara müdahalesi kaçınılmaz hale gelecekti, nitekim öyle de oldu.

Şimdi namlunun ağzında Türkiye var. Hazırlanan tezkereye bakılırsa, yabancı orduların Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırına konuşlanması an meselesi. Bu, bir anlamda kara harekatının da başlayacağı anlamına gelecek. Ancak, “müttefik” orduları karadan Suriye ve Irak’ın kuzeyine girdiği anda IŞİD de ortadan kaybolacak. Bölgeye yerleşen BM destekli koalisyon güçleri istedikleri şekilde bölgeyi düzenleyecek, bir sınır çizecek ve yeni devleti oluşturacak. Kendi güdümündeki bu devleti de bölgede kendi güvenliği ve İsrail’in güvenliği için kullanacak. Daha da önemlisi, petrol gelirlerine tamamen el koyacak.

Türkiye’nin böyle bir gelişme karşısında yapabileceği hiçbir şey yok. Zaten Türkiye’nin karadan Suriye’nin kuzeyine müdahale etmesi beklenmiyor. Asıl amaç koalisyon güçlerinin sınırlarımıza yerleşmesi ve oradan koridorlar açarak tüm bölgeye sızması. Zaten sızıldığı andan sonra da savaşacak kimseyi bulamayacaklar.

Ardından tüm dünyaya ilan edecekler: “IŞİD terör örgütü tamamen temizlenmiş ve saf dışı bırakılmıştır. Artık Orta Doğu’da yeni bir düzen söz konusudur.”

Komplo teorisi gibi gelebilir bazılarına, ama gidiş bunu gösteriyor. IŞİD’in konvansiyonel silahlarla yok edilmesinin mümkün olmadığı düşüncesi birkaç gündür işleniyor zaten. Türkiye’nin hazırladığı tezkerede de durumun öyle olduğu ve sınırların kullanılacağı açıkça belli oluyor. 2 Ekim’de tezkerenin TBMM’de kabulünden sonra, süreç hızlanacak.

Bu arada Türkiye’nin üzerinde hassasiyetle durduğu ve tezkere gibi acilen TBMM’den geçirdiği “açılım”ın ilerleme raporu da, bölgedeki Kürt varlığını garantiye almış oluyor. Oluşacak yeni bir devlet kapsamında Kürtler de kendileri için bir yaşama alanı yaratmış olacak.

Bu arada olan, son bir aydır boş yere vahşete kurban giden insanlara oldu. Ama işte sıcak savaşın en büyük sıkıntısını da sivil halk çekiyor ne yazık ki.