Gericiliğin ikiz kardeşi nedir?
Öyle çift yumurta ikizi falan değil tek yumurta ikizinden bahsediyorum. Göbekleri birbirine bağlı, aynı anda döllenip birlikte ete kemiğe bürünen, genetik yapıları bile aynı olan ikizler.
Piyasacılıktır gericiliğin ikiz kardeşi.
Türkiye'yi bir kanser gibi sarıp sarmalayan, kuşatan, karartan, nefes aldırmayan ikizler: Gericilik ve piyasacılık. Bu ikizlerin hüküm sürdüğü topraklardan yobaz ve tüccar fışkırır.
Ben denedim, siz de deneyin... İstediğiniz örneğe el atın, nerde bir gericilik varsa omuz başında bulacaksınız piyasacılığı… İstediğiniz piyasacılık örneğine tutun büyüteci, altında gericiliğin nefes aldığını göreceksiniz… Bu o kadar öyledir ki, dikkatli bakan gözler bir süre sonra hangi piyasacı deneyime baksa kendiliğinden görecek gericiliği, nerde bir yobazlık baş gösterse elinizle koymuş gibi bulacaksınız tüccarlığı.
Bir yerde “faizsiz” tamlayanını gördüğünüzde hemen yanında “bankacılık” ve “sigortacılık” tamlamasını bulacaksınız: Biri gericiliktir, diğeri piyasacılık. (1)
Bir reklam afişinde “fetva” ile “besmele” yan yana geldiyse cümlenin hemen devamında “yatırım fonu” ve “portföy” göreceksiniz: İşte orada ilk gördüğünüz yobazlık, peşi sıra gelen tüccarlıktır. (2)
Bir yerde “helal” sıfatını okuduğunuzda, devam edin cümleye, karşınıza “Akreditasyon Kurumu” çıkacak: İlk rastladığınız dincilik, devamı piyasacılıktır. Çünkü “helal gıda” pazarında -bakınız “pazarı” diyorum- 2 trilyonluk potansiyel vardır. (3)
Rektörün biri görevi duayla, besmeleyle, salavatla devralıyorsa, birkaç ay sonra o okulun açılış dersini bir bankanın CEO’su verecektir, hiç şaşırmayın: İlki yobazlıktır, devamı tüccarlık. (4)
Bir üniversitenin yerleşkesi rant alanı olduysa, özel okullara peşkeş çekilmeye başladıysa kampüs; matematiksel bir kesinlikle söyleyebiliriz ki orada kısa süre sonra bir cami inşaatı yükselecektir: İlk adım piyasacılıksa, ikinci adım mutlaka dincilik olacaktır. (5), (6)
Dişinize narkoz veren bir hekim o sırada tekbir getirmeye başlamışsa ve siz de “Noluyor” diye tepki göstermişseniz, o hekim size “Beğenmiyorsan özel hastaneye git” diye “akıl” verecektir: Çünkü hekim yobazsa, aynı zamanda piyasacı olması şaşırtmayacaktır.
Özel bir okulun reklam afişlerinde parmak kadar çocukların başına türban geçirmişlerse, bu bir pazarlama tekniğidir: Bir yobaz patron, gericilik yaparak parsa toplayacağına yüzde yüz emindir. (7)
Yolda, sokakta, iş yerinde, mahallede, yaşamınızın her anında ve her alanında çevrenize biraz dikkatli bakın: Rastladığınız herhangi bir gericilik örneğini kazıyın tırnaklarınızla, altından piyasacılık, pazarlamacılık, satış, PR, marka, tüccarlık mutlaka çıkar… Bir yerde bir piyasalaştırma mı var, kazıyıp bakın, altından bir yobazlaştırma/ahmaklaştırma düzeneği çıkacaktır…
Siz hiç imam hatiplerden rahatsız olan bir patron gördünüz mü? Diyanet’in lağvedilmesi gerektiğini düşünen bir para babasına rastladınız mı?
Siz hiç özelleştirmelere karşı çıkan bir tarikat lideri tanıyor musunuz? Ya da “Her yıl 20 bin işçinin ölmesi kader de değildir, kaza da değildir, bu ölümlerin hepsi iş cinayetidir” diyen bir imam işittiniz mi?
Ama kıdem tazminatının helal olmadığını savunan tarikat liderini hepimiz biliyoruz.(8)
***
Bütün bunların Erdoğan’dan kurtulmakla ne ilgisi mi var?
Erdoğan’ı Erdoğan yapan değerler bunlar... Erdoğan’ı Erdoğan yapan değerlerle savaşmadan, o değerlerden kopmadan, o değerlerle dişe diş, göze göz, yumruk yumruğa bir mücadeleyi göze almadan Erdoğan’dan kurtulmayı düşünmek en hafif deyimle siyasal bir ahmaklık.
Piyasacılık sürsün, dincilik devam etsin ama Erdoğan gitsin: Yok öyle bir dünya!
Bunu savunmak şu anlama gelir: Erdoğan gitsin ama Erdoğan rejimi devam etsin! Erdoğan gitsin ama piyasacılık ile dincilik birlikte yürümeye devam etsin!
“İmam hatipleri biz kurduk” diye övünen Kılıçdaroğlu’nun, “zorunlu din derslerine” ve “özelleştirmelere” tek söz söylemeyen Akşener’in piyasacılığa ve dinselleşmeye itirazı olabilir mi, “Erdoğan’ı Erdoğan yapan değerlerle” bir kavgası olabilir mi?
Patronlara gülücük, yobazlara mavi boncuk dağıtanların, Erdoğan'la kavga edebilmesi mümkün mü?
Bugün Erdoğan diye bir gerçek varsa, piyasacılık ve gericilik sayesinde... Bugün "Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" diyen, hemen arkasından da "göklerden gelen bir karar vardır" diyen bir Erdoğan'dan söz ediyorsak, tüccarlıktan ve yobazlıktan bahsediyoruz demektir...
Piyasacılığın vahşetinden, gericiliğin karanlığından kurtulmadan Erdoğan’dan kurtulmanın bir yolu da yok, yordamı da.
Ama Erdoğan’dan kurtulmanın yolu ve yordamı belli: Piyasacılık ve gericilikle kavga etmek... Bu ikiz kardeşleri, yani tüccarlar ile yobazları siyaset sahnesinden silmek, tarihin çöplüğüne göndermek.
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)
(8)