Eğitim bakanlığı, gayrı ciddi bir kurum olduğunu bir kez daha gösteriyor. Hazırladığı ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi’ taslağını, 8 Temmuz’da 28 kuruma gönderip dört gün içinde (!) görüşlerini bildirmelerini istiyor! 28 kurum içinde TRT ve TÜİK bulunuyorsa da, nedense işçi sendikaları ile eğitim sendikaları bulunmuyor! Listede yandaş Eğitim-Bir-Sen’in adının bulunmaması, onların görüşünün alınmadığı anlamına gelmiyor. Bakanlık taslaklarını hazırlayanlarının çoğunun bu sendikanın üyesi olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca bakanlığın görüş istediği 28 kurumun, biri dışında yandaş kurum olması da dikkat çekiyor.
Taslağın giriş kısmında, “Mesleki ve teknik eğitim, bireylerin iş gücü piyasasına katılmaları için gerekli bilgi, beceri ve yetkinlikleri kazandırmaktadır” deniyor. Bu ifadeyle bakanlık, MESEM’lerle meslek liselerinin öğrenciyi yükseköğretime hazırlamadığını ve bu kurumları zorunlu eğitim içine alarak bile bile yanlış yaptığını itiraf etmiş oluyor.
Taslağın giriş kısmında, “... toplumun ekonomik ve sosyal refahının artması, gençlere eşit fırsatlar sunan nitelikli eğitimin erişilebilirliğine bağlıdır” diyen bakanlığın, MESEM’ler ve meslek liseleri ile milyonlarca gencin yükseköğretime erişmesini bile bile engellediği belli oluyor. Yükseköğretim görmesi engellenen çocukların genelde yoksul/dar gelirli aile çocukları olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Taslağın giriş bölümünün son kısmında, “Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin mevcut durumunun ve sorun alanlarının ortaya konulması ile mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesine yönelik politika ve stratejilerin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır” deniyor. Ancak AKP’nin 22 yıllık icraatlarına bakıldığında, bakanlığın bırakın mesleki teknik eğitimin sorunlarını, eğitimin piyasalaşıp gericileşmesi, eğitimde fırsat eşitsizliğinin artması, okul dışında kalan çocuklar, öğrenci başarısızlığı ve okula aç giden çocuklar gibi eğitimle ilgili hiçbir soruna aldırmadığı ve çözmediği biliniyor.
Taslağın ikinci bölümünde nüfus bilgileri yer alıyor
Taslağın ‘Mesleki Eğitim ve İş Gücü Piyasası’ başlıklı üçüncü bölümünde, eğitim durumlarına göre genel liselilerin %56,2’sinin, meslek liselilerin %67,6’sının ve yükseköğretimlilerin de %77,4’ünün işgücüne katıldığı belirtiliyor. Bu veriler, eğitim süreçlerinde yükseköğretime önem verme gerekçesi olarak değil de nedense ortaöğretimde mesleki eğitime önem vermenin gerekçesi olarak sunuluyor!
‘Türk Milli Eğitim Sistemi’ başlığını taşıyan dördüncü bölümde metin içinde “Ortaöğretim kademesi genel, mesleki ve teknik eğitim ile din öğretimine yönelik programlarından oluşur” deniyor. Ancak bu açıklamadan hemen sonra gelen ve aşağıya kopyalanan Şekil 1’de, ortaöğretim üç program yerine genel ve mesleki teknik eğitim gibi iki program olarak gösteriliyor.
Bu bölümde Tablo 2’de, eğitim kademelerine göre 2022-23 öğretim yılına ait okul, öğrenci ve öğretmen sayıları veriliyor. Tablodan ortaöğretimdeki toplam okul sayısının 12.681 ve öğrenci sayısının da 6.789.681 olduğu görülüyor. Ancak zaman zaman veriye dayalı politika üretiminden söz eden bakanlık, nedense bu politika belgesinde kaç genel lise, imam hatip lisesi meslek lisesi ve MESEM olduğunu ve buralarda kaç öğrencinin okuduğunu belirtmiyor. Bakanlığın bu bilgileri neden paylaşmadığını anlamak mümkün olmuyor.
Bu bölümdeki Şekil 3’te, Anadolu teknik lisesi programında, derslerin %73’ünün akademik ve %27’sinin mesleki derslerden oluştuğu ve öğrencinin 4 yılda işletmelerde 40 gün staj yaptığı belirtiliyor. Şekil 4’te, Anadolu meslek lisesi programında, derslerin %43’ünün akademik ve %57’sinin mesleki derslerden oluştuğu ve öğrencilerin dördüncü yılda iki gün okula üç gün staja gittikleri belirtiliyor. Şekil 5’ten de MESEM’de akademik derslerin toplam derslerin %11’i kadar olduğu ve öğrencilerin 4 yıl boyunca bir gün okula dört gün iş yerine gittikleri açıklanıyor.
Bu belgedeki Tablo 8, ‘Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Okul, Program ve Belge Türleri’ başlığını taşıyor. Ancak bu tabloda, resmi ve özel ayırımı üzerinden mesleki ve teknik ortaöğretimdeki toplam okul, öğrenci ve öğretmen sayıları verilse de, program ve belge türleri hakkında bir bilgi bulunmuyor. Sayısal verilerin bakanlığın 2022-23 istatistik yayınından alındığı belirtilen Tablo 8’de, mesleki teknik ortaöğretimde 1’i açık lise, 337’si özel lise olmak üzere toplam 3.790 okul ve 1.745.547 öğrenci olduğu belirtiliyor. Ancak bakanlığın yayınladığı 2022-23 istatistiklerine1 bakıldığında toplam mesleki teknik okul sayısının 4.306 ve öğrenci sayısının da 1.772.627 olduğu görülüyor. Bakanlığın ciddi bir kurum olmadığı bir kez daha belli oluyor.
Bakanlığın okuyucuyla cidden dalga geçtiği anlaşılıyor: 2009’da meslek liselerine öğretmen yetiştiren fakültelerin kapatılmasına onay veren bakanlık, bu taslakta, “Mesleki ve teknik ortaöğretime yönelik öğretmen yetiştiren bir yükseköğretim kurumunun bulunmamasını” (haklı olarak) meslek eğitiminin temel sorunlarından biri olarak belirtiyor.
Bu taslakta, öğrencileri mesleki eğitime yönlendirecek ve MESEM’lerin sayısını artıracak stratejilere yer veriliyor. Örneğin taslaktaki stratejilerden birinde, “7 ve 8’inci sınıflardan itibaren modüler mesleki eğitim yöntemi ile temel mesleki becerilerden başlayarak bütün bireylerin mesleki eğitime erişimi eşleştirilmesi sağlanacaktır” deniyor. Bakanlığın 9-12’inci sınıflarda modüler mesleki eğitim yöntemi kullanarak, mesleki eğitime ortaöğretimde ağırlık vermek yerine yükseköğretimde ağırlık vermeyi düşünmemesi, strateji hazırlayanların herhalde piyasacı ve gerici yaklaşımları benimsemiş olmalarından kaynaklanıyor.
Bakanlığa sormak gerekiyor: “Eğitimi piyasalaştırıp gericileştirmenin dışında siz ne yapıyorsunuz?”