Hükümete çağrı yapma zamanlarını çoktan geride bıraktık. Çağrı yapmamız gereken sorunun muhatabı olan insanlar.

İrlanda: Dublin’deki konut krizi hızla büyüyor, gençler başlarını sokacak yer bulmakta zorlanıyor

Neo-Liberalizm, kuralların işçi sınıfının aleyhine kaldırıldığı vahşi bir sömürgen saldırısının renklerle süslenmiş manifestosuydu. İktisat biliminde deregülasyon denen şeyin sadece ekonomiyi ilgilendiren bir durum olmadığını hızla anladık. Anladık mı? Yoksa kanıksadık ve yeni düzene göre fırsatları değerlendiren bir kriz istismarcısına mı dönüştük; meselenin burası karışık. Kurallar sadece işçi sınıfını iş yerlerinde koruyan kanunları/kuralları kaldırmakla sınırlı değildi. Yeni ideolojik saldırı gereği insana dair tüm ahlaki yargılar da ortadan kaldırıldı. Burjuvazi kendi suretinde dünya yaratma projesinde büyük bir adım attı.

Para kazanmak, çok izlenmek, çok beğenilmek ve çok paylaşılmak uğruna her türlü yalan arsızca, utanmazca ve sanki bir gerçeklikmiş gibi kitlelerin kullanımına sunuldu. Ben, bu durumu ‘çaresizliği istismar etmek’ olarak nitelendiriyorum; insanların çaresizliklerini istismar ederek para kazanmak. Örgütlü gücünü, kolektif hafızasındaki örgütlü hareket etme yetisini yitiren emekçiler doğal olarak güçsüz ve çaresizdir. Yoksullar bu gücü kapitalist ideoloji aygıtının ürettiği hayallere bakarak elde edemez. Şişirilen bu hayaller sarsıcı bir trajediyle son bulabilir. Koca bir dünya klasikleri külliyatı, hatta başlı başına Rus edebiyatı bize bu küçük insanın fetişist dünyasının hazin sonunu anlatmaya ya da yansıtmaya çalışır. Bu güçlü edebi eserlere bakarken sadece cinsellik ve ayak oyunları görenler dünyayı kendileri için tasarlanan gözlüklerle algılayan kişilerdir. Bu filtrenin adı değişse de işlevi değişmiyor gibi görünüyor. Haftalar önce yazdığım gerçekliklerin zamanla karşıma çıkıyor olması ben de bir zafer duygusu yaratmıyor. YouTube filtresini takıyor ve İrlanda ile ilgili genç girişimcilerin videolarını bir günde tamamlıyorum. Girişimcilik cesaret ve çeviklik istiyor, videoları çekenlerin tamamında bu cesaret var. Kapitalizm bir fırsatlar ekonomisidir. Temeli, insanın istismarına dayanır. Krizlerden fırsat devşirmek en bilinen istismar yöntemidir. İnsanların ülkelerinde yaşadıkları zorlukları istismar ederek onları kendi ağınıza çekersiniz. Tabelanın adı değişiyor gibi görünebilir temel taktikler olduğu gibi duruyor. YouTube dünyasında iseniz izleyici çekmek için her tür hurafeyi arsızca yayabilirsiniz. Bireyler böyle hareket ederken, koca sermayeli uluslararası medya organizasyonlarının ondan eksik kalması düşünülemez. İzleyici sayısındaki her sayı aynı zamanda para anlamına gelmektedir. İrlanda’nın gerçekte pürü pak bir cennet olduğu, madalyonun öbür yüzüne bakanların tam tersine insanları alaya aldığı iddia ediliyor. Bu satırların yazarı hangi şart ve koşullarda yaşarsa yaşasın sadece gerçeğin iz sürücüsü olmak için mücadele edecek. Okuyucu asla ve asla şişirilmiş boş hayallerle kandırılmaya çalışılmayacaktır.

Peki, gerçekler ne? Okullar açıldı. Dublin’de salgın kısıtlamalarının yüksek düzeyde uygulandığı dönemde düşen kiralar, okulların açılması ve çalışanların başkente dönmesiyle birlikte aynı hızla yükselişe geçti. Mülk sahipleri, bir av köpeği misali havayı koklamış ve fırsatları önceden sezmişti. Sözü daha fazla uzatmadan fotoğraflarla ve imajlarla meseleyi kavramaya alışmış zihinleri gerçeklerle buluşturalım. Aşağıdaki görselde İrlanda’da yaşayan üniversite öğrencilerinin kaldıkları odaları görüyorsunuz. Bunun yanında Türkiye’de gündem olan ve tıpkı bir hapishane hücresine benzeyen odayı…

İstanbul Çağlayan’da yaşamaya çalışan bir öğrenciye dayatılan oda/hücre ile Limerick’de okuyan öğrenci arasında ne gibi bir fark var? İrlanda’daki fotoğrafa baktığınızda iki öğrencinin sıkışık biçimde aynı hücrede (bunlara oda demek çok zor) yemeklerini pişirmek zorunda olduklarını göreceksiniz. 

Dublin’de uzun süredir ve kronik hale gelmiş bir ev krizi yaşanıyor. İnsanlar sokakta ölüyor ve en acısı çocuklar sokakta yemek yiyor. Liberal akılsızlık burada da devreye girerek evsiz insanların ‘bu durumu tercih ettiklerini’ iddia edebiliyor. Hangi insan çocuğunun sokakta ve savunmasız bir biçimde yaşamasını ister ki? Dediğim gibi kurallar sadece ekonomide kalkmadı. Vicdanlarda, akıllarda ve kalplerde kalktı kurallar. Yoksullar birbirlerine karşı vahşi ve barbarca bir mücadeleye itildi. Sosyal medyanın saçmalık, yalan ve hurafelerle dolu filtresini gözlerimden çıkarıp bir kenara fırlattığımda çok daha ilginç olaylarla karşılaşıyorum. Türkiye’deki dil okulları marifeti ile İrlanda’ya gelenler bu aracı firmalar tarafından ortada bırakılmış gibi görünüyor. Koronavirüs nedeniyle evlerine dil okullarından gelen öğrencileri alan ailelerin yarısı böyle bir işi yapmaktan vazgeçmiş durumda görünüyorlar. Okullar ev bulamadıkları öğrencilere başlarının çaresine bakmalarını söylemiş. Başlarının çaresine bakması söylenen insanlar açık birer ‘av’ konumunda. İrlanda’da bir öğrencinin tutacağı odanın masrafı bin avro.1 Paylaşımlı ev bulmak artık giderek daha da zorlaşıyor. Önden parayı yatırıp geldiğinizde vaat edilen odayı yerinde bulamayabilirsiniz. ‘Avrupa’da olmaz öyle şey’. İrlandalı yazarlar ya da biz göçmen gazeteci ve yazarlar ne yazarsak yazalım insanların bazıları kötü deneyim yaşamadan bu gerçekliğe gözlerini açmıyor. University College Dublin (UCD) öğrenci sendikası, üniversiteye devam eden binlerce gencin bu yıl kalacak yer bulamadığını söyledi. Aşağıda buna ilişkin haberi inceleyebilirsiniz.

Yıllarını İrlanda’da geçirmiş ve bu ülkenin artık bir vatandaşı olan Türkiyeli göçmenlerle yaptığım görüşmelerde başlarını sokacak bir eve sahip oldukları için şanslı olduklarını söylüyorlar. Dublin’de evinden çıkmak zorunda kalan bir insanı çok büyük zorluklar bekliyor. Ayrıca evsizlik (homeless) bu insanları bekleyen en büyük tehlike. Bu kadar insan sırf art niyet olsun diye herhalde bu gerçekleri dile getirmiyordur. Bence tam tersine size pembe bir dünya profili çizenlerin filtrelerinden kurtulun ve algoritmaların karşınıza asla çıkarmadığı tüm bu gerçeklere bir göz atın. 

İrlanda’da konut krizi bir virüs gibi yayılıyor. Sorunun sadece Dublin’den ibaret olduğunu düşünenler çok yanılıyor. Muhalefet piyasayı yönetmesi için hükümete çağrı yapıyor. Yıllardır deregülasyon marifetiyle kuralları kaldıranlardan yeniden kural koymasını bekliyoruz. İktidarın bu çağrıya ideolojik açıdan celp etmesi imkânsız görünüyor. İnsan kanından ve etinden beslenen piyasa, kapitalistlerin olası müdahalelerini kabul edebilir mi? Güç, mülkiyet sahiplerinin elinde olduğu için hükümetin olası böyle bir müdahalesi sorunu çığırından çıkarabilir. İrlanda İşçi Partisi’nin aklı başında yetkilileri geçmişteki koalisyon hükümetindeki görevlerinden çıkardıkları derslerden hareketle, evsizliğin bu anayasal düzende çözülemeyeceğini dürüstçe söylüyorlar. Mülkiyete dayalı bir anayasa ile bu trajedinin altından kalkılamaz. TKP’nin Kartal mitinginde konuşan Kemal Okuyan konut kriziyle alakalı çok doğru bir çıkış yaptı: “Komünistler sizin elinizden evinizi, arabanızı alacak diyorlar. Yalan. Komünistler diyor ki, herkesin insanca yaşayacağı evi olacak. Ama 50 tane evi olan da kusura bakmasın, onları kira toplama zahmetinden kurtaracağız”. Kemal Okuyan’ın sözlerini olduğu gibi İngilizceye çevirseydik eğer bu çözüm önerisinin İrlanda için de geçerli olduğunu rahatlıkla görebilirdik. People Before Profit (Kârdan Önce İnsan) hareketinin barınma ve eğitim sözcüsü Dublin milletvekili Richard Boyd Barrett, mecliste güçlü bir konuşma yaptı ve sokaktaki konut protestolarına katıldı. Hükümete çağrı yapma zamanlarını çoktan geride bıraktık. Çağrı yapmamız gereken sorunun muhatabı olan insanlar. Onlar bu mücadele çağrısına ya bugün celp edecekler ya da yarın daha büyük trajedilerle yüzleşmek zorunda kalacaklar. Bir twitter kullanıcısının dediği gibi James Connolly’nin İrlanda için can verdiği Genel Posta İdaresi binasının önünde evsiz bir çocuğun yemek yiyişini izlemek insanı derinden yaralıyor. ‘Kapitalistler ve toprak sahipleri onun özgür İrlanda vizyonunu yok ettiler’. Öyleyse yok edilen bu vizyonu geri kazanmak ve inşa etmek zorundayız.

  • 1. Fiyatı abartılı bulanlar için daha cazip teklifler var. Paylaşımında paylaşımı olan ve neredeyse oda arkadaşınızla yapışık kutu gibi bir oda kiralayarak 300 avro ile işin içinden çıkabilirsiniz. Şansınız varsa oda arkadaşınıza âşık olabilir, şansınız yoksa da oda arkadaşınızla bir nefret ilişkisi kurabilirsiniz. Evsizler için gerçekleştirilen bir yürüyüşte yapılan bir konuşma geliyor aklıma. ‘Evsiz insanlar için ev istemek ve bunun için mücadele etmek radikalizm değildir’. Evet, gerçekten de ortada bir radikalizm varsa insanların sokakta yatmasında ya da yüzlerce Avro kira vermesinde bu radikalliği arayabiliriz. Kapitalistler oldukça radikal ama karşı tarafı (muhalefeti) radikal olmakla suçluyor. İdeolojiyi göremiyorum ben, aaa nerede bu ideoloji? Diye soran zihin körleri için güzel bir örnek bu (Y.N.)