TKP tarihinden 7 portre: Komünist atılımın Almanya‘daki emektarları

Almanya’da çalışan Yunanlı, Portekizli, İspanyol, Şilili ve tabii Alman yoldaşlarıyla omuz omuza durdular. İşte TKP'nin gurbetteki emektarları.

Cemil Fuat Hendek

TKPnin 1973 Atılım‘ı… Ne yazık ki, en başta Sovyetler Birliği‘nden yansımaya başlayan ideolojik zayıflıklar, Avrupa’da komünist hareket içinde güçlenen devrimci marksizmden açıktan sapmalar dönemine rastladı. TKP’nin de bunlardan tamamen bağımsız bir gelişim çizgisi izlemesi olanaksızdı. Bilen yoldaşın ölümü sonrası parti yönetiminde yer alan kişilerin büyük kısmının partiyi likidasyona götüren bilinçli/bilinçsiz hataları da bunlara eklendi. Ama…

Hepsi bundan ibaret olabilir mi? TKP 70’li yılların ortasından itibaren Türkiye‘de komünizm mücadelesinin tarihinde o güne dek görülmemiş bir yığınsallığı da başlatmış oldu. İşçi sınıfı içinde örgütlendi. Sendikalarda etkili oldu. Kadınlar ve gençlik arasında mücadeleye damga vuran demokratik yığın örgütleri kurdu.

Çok geniş bir aydın çevresini etrafına topladı.

'Almancı' değil, örgütlü 'yabancı' işçi

Bu atılım, o yıllarda en başta Almanya’da olmak üzere Avrupa ülkelerinde birikmeye başlayan Türkiyeli işçiler arasında da kendisini gösterdi. Zaten 1960 sonlarından itibaren işçiler arasında çalışmaya başlayan komünistler güçlü, yığınsal örgütler oluşturdular. Bu arada Almanya’daki en güçlü ve etkisi tartışma götürmeyen bir yabancı işçi örgütünü kurmayı da başardılar.

Bu örgütler, bir yandan Türkiye’deki işçi sınıfı hareketiyle dayanışma amacıyla, diğer yandan çalıştıkları ülkedeki sömürüyü, haksızlıkları, eşitsizlikleri protesto amacıyla binlerce insanın katıldığı yürüyüşler, mitingler, dev salonlara sığmayan toplantılar düzenlediler. 

Enternasyonal'i hep bir ağızdan söylemek...

Komünistlerin etrafına biriken işçiler böylece proletarya enternasyonalizmini de en yoğun bir şekilde yaşamış oldular. O yıllarda en çoğu Almanya’da çalışmakta olan Yunanlı, Portekizli, İspanyol işçilerle, Şili’deki faşist darbeden canını kurtararak Almanya’ya sığınmış olan Şilili ve tabii Alman yoldaşlarıyla 1 Mayıs’larda, grevlerde, protesto gösterilerinde omuz omuza durmayı öğrendiler. Her bir dilden Enternasyonal’i hep bir ağızdan söylemenin coşkusunu yaşadılar.

Derken, 12 Eylül darbesiyle Türkiye’de sola karşı başlatılan büyük saldırı ve onun arkasindan da Sovyetler Birliği ve sosyalist sistemin yıkılışı… O büyük yenilginin travması... Bunların ardından gelen devasa liberal saldırı ve ihanet!

Çokları, düş kırıklığıyla geriye, kabuğuna çekildi. Gençliğini boşuna harcamış olduğuna hayıflananlar oldu. Bazıları devrimcilik adına başka siyaset kanallarına aktılar. Bir zamanlar partinin yönetim kadrolarında yer alan kimilerinin, bugünkü AKP gericiliğine döşenen yollara taş, kum, çimento taşıdığı da görüldü.

Ama başkaları da vardı: Haklı mücadele geçmişini kıvançla anan, komünizm mücadelesinin asla yok edilemeyeceğinin bilincinde olan… Partileri kapatılmış da olsa, inançla “Bir gün mutlaka!“ demekten vazgeçmeyen…

İşte onlar bugün buradalar. TKP’nin kızıl bayrağa çakılmış Çark-Çekiç‘ini genç yoldaşlarıyla birlikte yükseltmenin sevinç ve kıvancıyla mücadeleye devam ediyorlar…

Ve işte onlardan sadece birkaçı.