Evsahibinin 65 yaşını doldurması dolayısıyla düzenlenmiş bir davetti. Taksi işletmesinin merkez bürosunu ve bahçesini dolduran yüz kişiyi aşkın davetli arasında yabancı biri olsaydı, o kalabalığa bakar, konuşmalara kulak kabartır, sonra da kendisini tutamaz, sorardı: “Doğumgünü partisi mi bu, yoksa bir siyasi toplantı mı?“ Şüphesinde haklı da olurdu. Sadece 65‘inci yaşgünü değil, evsahibinin aksatmaksızın TKP’nin her kuruluş yıldönümünde, 15’leri anıldığı 28 Kanunusanilerde, kendisinin ve eşi Havva’nın her doğumgününde, dahası, her hafta pazar günleri düzenlediği toplantılardan biriydi aslında bu. Yıllardır bıkmadan, usanmadan yanyana getirdiği eski yoldaşları, kimi diğer sol çevrelerden tanıdıklarıydı o gün de mekânı dolduran.
“İşçisin sen! Öyleyse örgütlü olacaksın! Sendikanda, partinde, yığın örgütünde...” Hamdi Maskar başka türlüsünü aklının ucundan geçiremezdi. İstanbul’da sanayide çalışmaya başladığı, sendikaya yazıldığı günden itibaren. Dahası da var: “Vazgeçmeyeceksin! Ne olursa olsun, partinden, örgütünden vazgeçmeyeceksin!”
Gerçekten de, hiçbir olay, hiçbir gelişim bu düsturundan vazgeçiremedi Hamdi yoldaşımız’ı.
Almanya’ya kaynakçı olarak bir tersanede çalışmaya geldiğinde de ilk işi sendikaya girmek olur. Kaldığı işçi yurdundaki sorunların çözümü için de şikayet etmekle değil, işçi arkadaşlarını örgütlemekle işe başlar. Vakit geçirmeksizin Lübeck’deki Türkiyeli işçilerin derneğinde aktif olur. Derneğin hızla büyümesine, çevresinde tanınan bir örgüt olmasına katkısı çok büyük olur. Yardımseverliği onu tanıyan herkesin hemen saptayacağı bir yanıdır. Sadece o da değil; nerede bir haksızlık görse, ona karşı mücadele için çevresindeki insanları örgütlemekten başka bir şey düşünmez.
Dikkat çeken bir militan
Sendikada, işçi örgütündeki çalışmalarıyla, tükenmez enerjisiyle partinin dikkatini çeker. 1978’de de dilekçesini alırlar. Çalışmalarına daha bir güvenle, daha bilinçli bir şekilde hız verir.
Örgüt militanında olması gereken tüm nitelikleri kişiliğinde toplamış bir komünisttir. Enerjiktir, çalışkandır, yaratıcıdır; işçiler arasında liderlik vasıflarıyla hemen göze çarpmaktadır. Ve en önemlisi, partisine sıkı sıkıya bağlıdır. Öylesine ki... Çok para kazanabileceği bir iş kurma arefesinde parti ona, “Düsseldorf’a gel; orada seni yeni bir görev bekliyor” dediğinde, “nerede iş bulurum, nasıl yaşarım” gibi sorular sormak aklının ucundan bile geçmez. Bir an bile duraksamaz. Çoluk çocuğunu kaptığı gibi soluğu o kentte alır.
Uzun yıllar Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu’nun (FİDEF) saymanı olarak çalışır. Tek kuruşu sektirmeyen, örgütünün mali gücünü sürekli artıran, herkesin dürüstlüğüne güvendiği bir saymandır.
Partinden şaşma!
Partisinin sarsıntı geçirdiği yıllarda, o kendi düsturuna bağlı kalarak, sarsıntıya uğramaz. Sorunların bir biçimde çözüleceğine güvenle partisini terk etmez. TİP-TKP birleşmesi sonrası TBKP’nin kuruluşunda da kurucu üye olarak yer alır. Daha sonraki yıllarda da: “Ne olursa olsun, partini terk etme!”
Kongre kararıyla parti kapatılana dek...
Parti varmışçasına
Zor yıllardır. Dünyaların yıkıldığı, tüm değerlerin altüst olduğu, kafaların karıştığı, komünizme reddiyeler yazıldığı, pişmanların ortalığa döküldüğü, eli kalem tutan kimilerin kendisini satışa çıkardığı bir dönem. Hamdi Maskar’ın kafası ise asla karışmaz. Onun bildiği, doğruluğuna inandığı bir yol vardır. Dolayısıyla, komünizme olan bağlılığını, o güne dek öğrendiklerine dayanarak kendi başına hayata geçirmeye devam eder.
Başlıca iki şey yapar:
Birincisi, geçmişin hafızalardan silinmesine karşı savaş açar. Çokların unutmayı yeğlediği, ya da inkâra yeltendiği yıllara ait çalışmaların, kurtarabildiği ne kadar belgesi varsa saklar. Taşındığı her yere beraberinde götüreceği en büyük servet hep bu belgelerdir.
Kolay değil, broşürler, dosyalar, klasörler, fotoğraflar ve kağıt, kağıt, kağıt... Belki 250’den fazla büyük karton! “Hafızası olmayanın bugünü de olmaz! Bunları bugünümüz ve yarınlarımız için saklamak boynumun borcuydu. Bu borcumu yerine getirmeye çalıştım.”
Bugün tümü, kuruluşuna katıldığı ve bugün de mütevelli heyetinde yer aldığı TÜSTAV (Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı) arşivlerine yerleştirilmiş olan bu belgeler için böyle söylüyor Hamdi yoldaşımız.
Toparlayıcı olmaya devam
Çok önem verdiği ikinci bir iş daha vardır: Likidasyonla birlikte dağılan, çoğu birbiriyle ilişkisi kopan komünistleri birarada tutmak. Bunun için her fırsatı kullanacaktır. Tarihsel anlam yüklenen, ya da yüklenebilecek tüm günlerde toplantılar düzenler. Tek tek tüm yoldaşlarını, tanıdıklarını bu toplantılara davet eder. Doğumgünü bile olsa, “Hamdi’deki toplantı”nın bir siyasî içeriği vardır. Böylece salt kendi çabalarıyla “solu sol yapan birçok değeri tarihte bırakmak değil, günümüzde de yaşatmak, üzerinde konuşulan bir konu halinde tutmak”tır amacı. Başarısız olduğunu kimse söyleyemez. Zorluklara, kimi zaman parasal kısıtlara karşın ayak direyerek sürdürülmüş iki on yıldır söz konusu olan.
İşçiysen eğer...
“İşçi misin? Öyleyse örgütlü olacaksın! Sendikada, partide...” derken, aslında daha da açmak gerektiğini düşünmektedir Hamdi yoldaşımız: “İşçi misin? Öyleyse, komünist olmalısın. Partisiz komünist mi olurmuş? Olmaz! Öyleyse gideceğin yer sadece ve sadece komünist partidir!”
İşte bunu yaptı Hamdi Maskar. Şimdi, 75 yaşında, Türkiye Komünist Partisi saflarında mücedeleye devam ediyor.