Mikrop…

Dizi ve sinema setlerinde çalışan emekçilerin ve oyuncuların sigortalı olması için başlatılan çalışmaya engel olmak adına her tür cambazlık yapılıyor.

Oyuncular Sendikası’nın başvurusuyla sigortasız insan çalıştırdıkları ortaya çıkan yapımcılar elbette boş durmuyorlar.

Utanmıyor, sıkılmıyor SGK ve Çalışma Bakanlığı’nın kapısına dayanıp, ‘biz sizler gibi düşünen yapımcılarız, bu sigortaları ödersek batarız’ diye söze girip, ‘karşılığında kamu spotları yapalım, dizilerimizin içinde kullanalım’ diye yalvar yakar oluyorlar.

Görüşmeler aylarca sürüyor.

Sonunda ‘gereği’ yapılıyor.

SGK ve Bakanlık bu yandaşları ‘haklı’ buluyor ve dizi setlerinde çalışanların sigorta meselesi 4B denen düzenlemenin içine tıkılıyor.

Gazeteci Ali Tezel, ilgili yapımcıları ve beraberindekileri açıklıyor.

Ekibin başı Birol Güven ve Fatih Aksoy.

Olay büyüyor ve canlı yayınlarla ekranlara taşınıyor.

Burası Türkiye.

Hak-hukuk-adalet-eşitlik-iş güvenliği zaten çoktan rafa kaldırıldı.

Her gün ‘iş kazaları’ adıyla işçiler cinayetlere kurban ediliyor.

Çalışma hayatımızı, insan kanını emen keneler gibi taşeronlar yönetiyor.

Çalışma Bakanlığı, hayatın her alanını taşeronlara teslim etmek için patronların bir dediğini ikiletmeyen bir sistemin yamağı olmuş.

Sendikal haklar budandı.

Örgütlenen işçiler, elbette ki patronların ve halkın sırtından beslenen asalak siyasilerin korkulu düşmanıdır.

Tıpkı TV dizileri-sinema filmleri ve setlerde olduğu gibi örgütlü olup birlikte hak talebinde bulunmak, bu sistemin kirli çarkları yoluyla yaşamlarını sürdüren asalakların işine gelmiyor.

Dünyanın hiçbir ülkesinde eşi benzeri olmayan bir sömürü alanı bilerek ve isteyerek-kanunsuzluklara göz yumularak yaşatılıyor.

TV dizisi alanında çalışan insan sayısının 100.000 olduğu tespiti yapılıyor.

Bu insanların emekleri üstünden yürüyen TV dizi yayıncılığı ‘yapımcı’ denen taşeronlar aracılığıyla çarkını çeviriyor.

Televizyonlar ve tüm basın üstünde AKP egemenliği, yandaşlığı su götürmez bir gerçektir.

Her değerli varlığı kendisinin kılan olmadı yandaşlarına pazarlayan bir zihniyet bu alandaki sömürüye göz yummaya devam edecektir.

Yapımcılar hakları yenen çalışanlardan akıllı!

Sigorta ödemek de neymiş, böylesi ağır bir yük altında iş mi yapılır? Sanatçılar ve çalışanlar kendi sigortalarını kendileri ödemeliler!!

Akıl bu olunca, yasalara filan uymak da gereksizdir.

AKP ve onun Çalışma Bakanı beyefendi, yandaş yapımcılarla işbirliği yapıp, alandaki yarılmayı derinleştirmenin hesaplarını yapıyorlar.

TV ekranlarında izlediğiniz oyuncuları, yapımcıların Tekel işçileri gibi 4B statüsünde görmeleri, bu yüzden bir tesadüf değildir.

Oyuncuyu ve set çalışanlarını BAĞKUR üyesi gibi görmek ise, onları işveren statüsüne getirerek, vergi ve benzeri yükümlülüklerin altında ezmek, kazandıkları üç-beş kuruşa göz dikmektir.

Bu çarka çomak sokmak, ancak örgütlenmiş ve birlikte davranış erdemi gösterebilen bir güç tarafından yapılabilir.

Bakanlık odalarında yapılan pazarlıklar şimdiye kadar bir sonuç vermemiştir ve yine öyle olacaktır.

Bu ülkede dizi setlerinin üç gün çalışmaması ile neler oluru düşünmek ise nedense kimsenin aklına gelmemektedir.

Bunu başarmak için önce içimizdeki mikropları ayıklamanın bir yolu olmalı!

Yoksa tüm alan mikrop yuvası olacak.

Al gözüm seyreyle.

Linkte izleyeceksiniz, konuştukça batan yapımcılar, saçma sapan savunmalarla çalışanların haklarını vermemek için yırtınıyorlar.

[email protected]