Orta Sınıf

Marx, Kapital'in son cildinin son bölümünde, sınıfları, üretim araçları karşısındaki konumlarına göre ücretli emekçiler, kapitalistler ve toprak sahipleri olarak ayrıştırır. Ancak modern toplumun en çok geliştiği İngiltere'de bile hem ücretli emekçi hem de kapitalist sınıfın özelliklerini taşıyan orta ve ara tabakalar bulunduğunu da yazar.

Bu bölmenin esas özelliği üretim araçlarının hem sahibi olması hem de kendi üretken emeğini üretim yaparak kullanmasıdır. Günümüzde Edgel burayı eski orta sınıf olarak tanımlar. Wright'ın ise, 1979'da sunduğu ilk sınıf şemasında, küçük burjuvazi olarak isimlendirdiği yerdir burası.

Sonradan, toplumsal iş bölümünün ayrıntılanarak çeşitlenmesi ve sermaye birikim derecesinin artması sonucunda ortaya bir de yeni orta sınıf çıktı. Yeni orta sınıf, eskiden sermaye sahibinin üzerinde olan değişik derecelerdeki yöneticilik işlevlerini üstlenen profesyonellerden oluşur. Bu grup, yönetim kademelerindeki pozisyonlarına göre şirket sermayesine ortak da olabilir. Ancak esas belirleyici özelliği, yatırımlar, üretim süreci ve emek gücü üzerindeki kontrol işlevleridir. Demek ki yeni orta sınıf, üretim ortamının kontrolünü kapitalist adına gerçekleştiren yönetici bireylerden oluşur.

Böylece, orta sınıf(lar) üretim araçlarının mülkiyetine sahip olan ve/veya mülkiyet ilişkilerinin sunduğu gelir ve kontrol avantajlarından profesyonel uzmanlıklarının kendilerine sunduğu olanaklar gereği yararlanarak sistemden avantaj, rant sağlayan sınıflardır.

Marx, sermayenin yoğunlaşmasının, sınıfsal çelişkileri ve kutuplaşmayı netleştirerek orta sınıfların ortadan kalkmasına yol açacağını düşünmüştü. Bu öngörünün en azından şimdiye kadar gerçekleşmediği, hatta bugünkü orta sınıf kategorisinin Marx'ın dönemine göre daha da genişlediği görülüyor. Kimi post Marksist yazarlar, buradan hareket ederek, geleceğin toplumunun bir tür orta sınıf toplumu olacağını bile ileri sürüyorlar. Bu da ayrı bir tartışma konusu. Ancak, kestirme yoldan, bunun tamamen gerçek dışı bir tez olduğunu söyleyebiliriz.

Yukarıda orta sınıf ve sınıflar mücadelesinden söz ettik. Mülkiyete ya da üretimin (kapitalist adına) kontrolüne sahip olan orta sınıfın nesnel olarak sermaye sınıfı özelliklerine sahip olduğu açıktır. Ancak Marx'ın dediği gibi o bir ara sınıftır. Emekçi karakteri de iki olguya bağlı olarak şekillenir:

1- Sermayenin merkezileşmesi ve tekelleşmeye bağlı olarak üretim araçlarını yitirme olasılığı ve 2- üretim ortamındaki, kontrolcü pozisyonuna rağmen, kolektif emek sürecinin bir parçası olması, üretim işlevinin içinde yer alması. Bu ikincisi, özellikle, düşük eğitimli ve becerili alt ve orta düzey deneticiler için geçerlidir.

Orta sınıfların sınıf mücadelesinde iki önemli işlevi bulunuyor: Birinci olarak, günümüzde, burjuva sınıf ideolojisinin doğrudan benimseyicileri ve üreticileri durumundalar. Bu sınıf üyeleri, kendi nesnel konumları gereği, kendilerini birer burjuva olarak hissettikleri ve daha önemlisi böyle hissetmek hoşlarına gittiği, kolaylarına geldiği, öyle olmak istedikleri için. İkincisi de, bu sınıf, proletaryanın değişik tabakalarıyla, sosyal yaşamda doğrudan temas halinde bulunuyor. Dolayısıyla, burjuva ideolojisinin proletarya üzerindeki etkilerini artıran (taşıyan) bir işlev de görüyor.

Bugün, genel toplumsal ideolojinin ve bilincin bu denli yıvışık, yapışkan olmasında orta sınıfların bu etkisinin belirleyici derecede önemli olduğunu düşünebiliriz. Kapitalizm bir yönüyle orta sınıf nesnelliğini yıpratan, azaltan kriz dinamikleri üretiyor. Her kriz mülksüzleştiren etkiler yaratıyor. Ancak bunun tersi de oluyor. Örneğin performans ücreti gibi yeni yönetişim teknikleri, salt emeğini kullanan konumundaki sağlık ve eğitim emekçilerini parça başı işe zorlayarak kapitalist piyasa dinamikleriyle nesnel ilişki içine sokuyor.

Bütün bu nedenlerle ben günümüz kapitalizminin, orta sınıfı ayakta tutacak, onu ekonomik ve ideolojik olarak besleyecek mekanizmaları özel olarak ürettiğini, beslediğini düşünüyorum. Ve yine bu nedenlerle, sosyalistler açısından da orta sınıf, üzerinde cephe muharebesinin yürütülmesi gereken sathı oluşturuyor. Bir ölçüde şöyle de söyleyebiliriz: Günümüzde, ideolojik hakimiyet orta sınıfların zaptedilmesine de bağlıdır. İşte tam bu noktada memleket meseleleri ve yurtseverlik teması önemli bir yer tutuyor. Bu sınıf, saf burjuvalar kadar memleketine yabancılaşamayacağı için.