Halkın Sağlık Hizmetinden Memnuniyeti Ne İfade Eder ?

Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de halkın sağlık hizmetinden memnun olduğuna ilişkin söyledikleri bizim cephede de kafa karışıklıklarına neden oluyor. Dolayısıyla, Kürt illerinde, dış politikada, Suriye’de bu kadar ciddi gelişme varken, bu memnuniyet konusunu bir kez daha ele almak zorunluluğu bulunuyor.

* * *

Bir ülkenin sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesinde, uluslar arası kabul görmüş, üç önemli kriter vardır.

Makroekonomik verimlilik ya da kısaca verimlilik (macroeconomic efficiency), eşitlik (equity) ve hasta memnuniyeti (patient satisfaction).

* * *

Verimlilik ülkenin toplam kaynaklarının sağlık için ne derecede sonuç alıcı biçimde kullanıldığının göstergesidir. Ulusal gelirin yüksekliğinin sağlığa ne kadar olumlu yansıdığını gösterir. Verimliliği hesaplamak için bir tarafına ulusal gelirin diğer tarafına ise temel sağlık göstergesi olarak bebek ölüm hızı ya da beklenen yaşam umudun konulduğu ve karıştırıcı faktör olarak da nüfusun sabitlendiği (başka değişkenler de eklenebilir) bir regresyon denklemi oluşturulur.

Böyle bakıldığında Türkiye sağlıkta, aynen ABD gibi, oldukça başarısız bir ülkedir. Türkiye’nin gerçek bebek ölüm hızı gelirine göre beklenen bebek ölüm hızından %70 kadar daha yüksektir. Bunun nedenleri ulusal gelirin sosyal değil başka alanlar için (faiz ve silah gibi) kullanılması, gelir dağılımındaki eşitsizlik, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmiş olması ve sağlık için ayrılan kaynakların tedavi, ilaç için hovardaca tüketilmesidir. (Bu konudaki ampirik veriler için Küba başlıklı yazılarıma ve 10.7.2010 tarihli yazıma bakılabilir.)

* * *

Eşitlik vatandaşların sağlık hizmetinden gereksinimleri kadar yararlanabilmeleridir. Bu anlamda herkesin eşit sayıda sağlık hizmeti kullanmasını değil, yaşları, cinsiyetleri, sosyoekonomik konumları gereği olarak farklı hizmet gereksinimleri olanların farklı sayı ve nitelikte hizmetten yararlanmalarının sağlanmasıdır.

Eşitsizliklerin değerlendirilmesi bakımından esas zemin sınıf olsa da Türkiye’de sınıf temelli sağlık verileri toplanmadığı için en iyi karşılaştırma zemini coğrafi bölgeler ile kır/kent arasında olmaktadır. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları’nın sonuçları Türkiye’de sağlık eşitsizliklerinin AKP döneminde çoğunlukla arttığını göstermektedir. (Bu veriler için de Sağlıkta Dönüşüm kitabımın ilgili bölümüne bakılabilir.)

* * *

Hasta memnuniyeti kriteri ise bir ülke sağlık sistemini ve sunulan sağlık hizmetlerini değerlendirmek açısından en sorunlu olanıdır ve bana göre, bu derecede piyasalaştırılmış bir sağlık ortamında, bu amaçla kesinlikle kullanılmamalıdır.

Çünkü, piyasacı sağlık ortamlarında, halkın sağlık hizmetinden memnun olmasını sağlayan uygulamalar, halk sağlığının genel çıkarları dikkate alındığında, tercih edilmemesi gerekenlerdir.

Halkın sağlık hizmetlerinden memnuniyetini sağlayan şey öncelikle tedavi edici sağlık hizmetlerine, ilaca ve tıbbi teknolojiye ulaşımın kolaylaştırılması ve artırılmasıdır.

Halk daha çok hekim, ilaç ve teknoloji kullandıkça sağlık hizmetinden memnun olur, bunu sağlayan politikacılara minnet duyar. Trajik olan şey ise tedavi hizmetlerinin kullanımındaki artışın sağlık tekellerinin de işine gelmesi ve hatta onlar tarafından da doğrudan uyarılmasıdır.

Türkiye’de AKP döneminde olan da budur ve AKP sağlık tekelleriyle el ele tedavi edici sağlık hizmeti kullanımını körüklemektedir.

Birkaç örnek:

Türkiye’de sağlık harcamaları AKP döneminde anormal bir ivmeyle yükselmektedir.

Tablo: Yıllara Göre sağlık Harcaması Verileri
Harcama 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Toplam $ 11790 13140 10052 12389 16159 20975 26205 30599 38864 44364
Kişi başı $ 186 204 154 188 242 310 382 441 553 624
TSH/GSYİH 4.8 4.9 5.2 5.4 5.3 5.4 5.4 5.8 6.0 6.1
Kamu / TSH 61.1 62.9 68.1 70.7 71.9 71.2 67.8 68.3 67.8 73.0
Hane halkı / TSH 29.1 27.6 22.8 19.8 18.5 19.2 22.8 22.0 21.8 17.4
Kaynak: TÜİK 18 Şubat 2011

Türkiye sağlık harcamalarının yıllık artış oranı bakımından OECD ülkeleri içinde ikinci sıradadır.

Grafik: 1997-2007 arasında kişi başı sağlık harcamasındaki gerçek yıllık artış oranı % ve aynı dönemde kişi başı sağlık harcamasında ve GSYİH’da gerçek artış oranları %

Kaynak: OECD 2009

Türkiye’de özel hastane sektörü kamu tarafından beslenmektedir. SGK tarafından yapılan tedavi giderlerinin %31.4’ü özel hastanelere doğrudur.

Tablo: 2008 yılı için SGK sağlık giderleri (milyon TL)
Toplam sağlık harcaması 25.404
İlaç harcaması 10.717
Toplam tedavi gideri 13.953
Devlet hastanesi tedavi gideri 7325
Üniversite hastanesi tedavi gideri 2247
Özel hastane tedavi gideri 4381
Kaynak: SGK 2008 verileri

AKP döneminde Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki teknoloji yığınağında belirgin artış vardır.

Tablo: Sağlık Bakanlığı Hastanelerindeki Görüntüleme Cihaz Sayıları
Bilgisayarlı tomografi (BT) Magnetik rezonans (MR) Ultrasonografi (USG)
1995 41 2 250
2002 121 18 495
2010 375 247 1352
2010 / 2002 3 14 3
Kaynak: Sağlık Bakanı’nın 23.11.2010 tarihli TBMM konuşmasından

Tablo: Değişik Tıbbi Cihazların Kurumlara Dağılımı (100000 Kişiye Düşen Cihaz Sayısı)
Sağlık Bakanlığı Üniversiteler Özel Sektör Toplam
Hemodiyaliz 5.8 1.5 12.7 20.2
MR 0.32 0.10 0.47 0.89
Bilgisayarlı Tomografi 0.49 0.14 0.53 1.15
Ultrason 1.7 0.3 1.1 3.1
Doppler Ultrason 0.7 0.2 0.8 1.7
Eko 0.4 0.2 0.5 1.1
Kaynak: Sağlık Bakanlığı 2011

AKP döneminde halkımız leblebi gibi ilaç tüketir olmuştur.

Tablo: Kamu İlaç Tüketim ve Harcamasındaki Değişim %
İlaç kutu sayısı (milyon adet) Kamu ilaç harcaması (2010 fiyatlarıyla milyon TL)
1995 565 4717
2002 699 12720
2010 1548 15400
2002-1995 değişimi % 24 170
2010-2002 değişimi % 122 21
Kaynak: Sağlık Bakanı’nın 23.11.2010 tarihli TBMM konuşmasından

* * *

Sonuç şudur: Halk tedavi edici sağlık hizmetini kullanırken memnun olmakta ve hatta AKP’ye şükretmekte sağlık tekelleri para, AKP seçim kazanmakta ancak halk sağlığı düzeyi beklenenin gerisinde kalmaktadır.

* * *

Bütün bunlar olurken koruyucu sağlık hizmetlerinin başına ne geldiği ise unutturulmaktadır. Oysa aile hekimliği sistemi ile birlikte birinci basamak sağlık hizmetleri tamamen tedaviye sınırlanmış, aile hekimlerinin günlük mesaisinin %60’ı ilaç yazmakla harcanır olmuştur. Artık aile hekimleri yeni doğan bebekleri, gebeleri izleyememektedir, vb.

Nitekim, Türkiye’deki gerçek bebek ölüm hızının beklenenden daha yüksek olmasının önemli nedenlerinden birisi de budur.

* * *

Bakanlığın popülist politikaları yanlış ve çok maliyetlidir, aile hekimliği sistemi yanlıştır, sağlıkta özel hastanelere alan açılması ve kamu kaynaklarının özel hastanelere, ilaca harcanması yanlıştır.

Halkın memnuniyet kriterini Sağlık Bakanlığı’nın başarı göstergesi olarak kullanmak yanlıştır ve Sağlık Bakanlığı ağzıyla konuşmaktır.

Tam tersine: Halk tedaviyle çok para harcanan bu sistemden memnunsa, hem sistemde hem de halkın memnuniyetinde sorun var demektir.