Erdoğan kime konuştu?

AKP’nin İstanbul İl Kongresi’ndeki konuşmasında Erdoğan halka değil, esas olarak ‘dış dünya’ya ve düzen sahiplerine seslendi. Bu seslenişle bağlantılı bir şekilde somut temalar ve vaatler içeren bir ‘seçim manifestosu’ndan ziyade Erdoğan, 24 Haziran sonrasını da kapsayan bir şekilde konumlanışını anlattı.

soL

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin İstanbul İl Kongresi’nden yaptığı, “seçim manifestosu”nu ilan ettiği konuşma, beklentilerle tam örtüşmedi. Seçim vaatleri ve somut başlıklardan ziyade Erdoğan, konumlanışına ilişkin bir deklarasyonda bulundu. Konuşma esas olarak “dış dünya”ya ve düzen sahiplerine yönelikti. Erdoğan, meydan okumak yerine daha “kapsayıcı” olabileceği, bazı “düzeltmeleri” yapabileceği mesajlarını vermeyi tercih etti. Sermayeye güvence sundu. Arayışların tek adresi olabileceğine ilişkin iddiasını ortaya koydu.

Uluslararası ilişkiler, hukuk, özgürlükler, ekonomiye ilişkin değerlendirmeleri, kadınlara ve gençlere yönelik özel vurgularıyla birleştiğinde Erdoğan, beklentileri yine kendisinin karşılayabileceğini anlatmaya, sermayenin temel koordinatlarıyla uyumlu olduğunu ortaya koymaya çalıştı.

EMPERYALİZME ‘BAĞLILIK’ BEYANI

Erdoğan "Türkiye yeni uluslararası ortamın güçlü bir ortağı olacak. Yeter ki istikrarımızı koruyalım. Başkanlık sistemini bunun için getiriyoruz” dedi. Ayrıca dünya ve bölgeye ilişkin değerlendirmelerinde belirsizliklere dikkat çekti. Emperyalist merkezlere “bağlılık” sözüyle birlikte belirsizliklerle yüklü dünyada kendisinin “az belirsizlik” taşıdığı mesajını da iletti.

‘DIŞA AÇIK TİCARET YAPISI SÜRECEK’

Enerjide dışa bağımlılığın azaltılacağı, yerli otomobil ve savunma sanayiindeki çalışmaların hızlanacağı, Kanal İstanbul ve büyük projelerin süreceği gibi, faiz, enflasyon ve cari açığın düşürüleceği, en somut vaatler ekonomiyle ilgiliydi. Ama yine bu başlık altında “Dünyadaki korumacı ekonomi politikasına rağmen Türkiye'nin dışa açık ticaret yapısı sürecek" sözü uluslararası sermayeye ve yerli sermayeye yönelik en kuvvetli mesaj oldu. “Dışa açıklık” kavramının tercih edilmiş olması bile başlı başına önemli görünüyor. Erdoğan, Türkiye’nin hem pazar hem de elverişli bir üretim üssü olarak uluslararası sermaye açısından taşıdığı işlevi sürdüreceğinin altını çizmiş oldu.

ADALET, ÖZGÜRLÜKLER, KADINLAR, GENÇLER… 

“24 Haziran'dan sonra da adaletin kurumsal yapısını güçlendirmek suretiyle, her alanda tesisi önceliğimiz olacak”, “AK Parti özgürlükler partisidir, böyle olmaya da devam edecektir”, “Kadınlarımızı güçlendirmemizin ülkeyi güçlendirmek olduğuna hep inandım”, "Sevgili gençler, siz şahlanış ve yükselişimizsiniz. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandıracaksınız. Size emretmeyeceğiz, sizi kalıplara sokmaya çalışmayacağız, sizinle çalışacağız, sizinle yol yürüyeceğiz, size daha fazla alan açacağız” sözleri de AKP’ye en çok eleştiri yöneltilen başlıklardaki ayarları yansıtıyordu. 

‘KAPSAYICI’ ÜSLUP

“Balkon konuşması” olarak tanımlanan ve seçimlerden sonra “herkesin lideri” imajı vermeye çalışan konuşmalarına benzeyen bir üslubu tercih eden Erdoğan’ın “belagati kuvvetli” rakiplerle karşı karşıya olduğunu dikkate aldığı, en azından ilk konuşmada “cumhurbaşkanı”, “devlet adamı” vakarını taşımaya çalıştığı görüldü. “Biz Türkiyeyiz” mottosuyla ifade etmeye çalıştığı “kapsayıcılık” da bu konumlanışı tamamladı. 

Erdoğan, kazansa da bir tür “yenilenme” gündemiyle karşı karşıya kalma olasılığını dikkate alarak konuştu.