Eski ABD Dışişleri Bakanı ve Dmokratların başkan aday adayı Hillary Clinton'ın krize neden olan özel e-postaları yayımlanmaya devam ediyor.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan son parti e-postalarda, yine "Arap baharı" egemenliği göze çarpıyor.
Ancak en dikkat çekici olanlar, Clinton'ın "hayrıresmi istihbarat danışmanı" olarak çalışan Sidney Blumenthal'den gelen Libya iletileri.
27 Mart 2011 tarihli bir e-postada, Blumenthal NATO'nun hava ve deniz kuvvetlerinin saldırıları neticesinde "isyancıların" moralinin yükseldiğini ve Libya ordusunun çöküşün eşiğinde olduğuna inandıklarını söylüyor.
ABD ETNİK TEMİZLİĞİN FARKINDA
Mesajda, Libya ordusunun askerlerinin bombardıman karşısında saflarını terk ettiği ve isyancılara katıldığı iddia ediliyor. İsyancılar, bu askerlere "kardeşleri" gibi davranarak aralarına alıyorlarmış.
Ancak Blumenthal'in yazdığına göre, aynı "isyancılar", Kaddafi'nin paralı "yabancı askerleri"ni yargılamadan infaz ediyordu.
"İsyancılar"ın paralı askerler dedikleri ise, çoğunlukla siyahi Libyalı siviller ya da işçi olarak çalışan Sahra-altı Afrikalılardı. Bu etnik temizliğin en çarpıcı örneği, Ağustos ayında "isyancıların" eline geçen Taverga kentiydi. Taverga'da yaşayan 30 bin civarında siyahi "Kaddafi ajanlığı" iddiasıyla ya sürüldü, ya öldürüldü, ya da hapsedildi.
FRANSA, İNGİLTERE VE MISIR 'İSYANCILARI' EĞİTİYOR
Aynı e-postada Blumenthal başka bilgiler de veriyor.
Blumenthal'in "Son derece hassas bir kaynak"tan elde ettiği bilgiye göre, NATO bombardımanı sürerken, "isyancılar" Mısır Özel Kuvvetleri'nden doğrudan yardım ve eğitim alıyordu.
Bunun yanı sıra, Mısır'ın Libya sınırı boyunca bulunan üslerdeki Fransız ve İngiliz özel kuvvetleri, "isyancılara" silah transferini ve ikmali sağlıyordu.
Mailde, isyancılara "sonsuz gibi görünen" Kalaşnikof tüfekleri ve mühimmatının gittiği söyleniyor.
'İSYANCILAR' VE EL KAİDE
E-postalarda, Libyalı "isyancılar" içerisinde bulunan El Kaide'ciler hakkında da açık iddialar var.
Yine yukarıda bahsedilen e-postada, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, Ulusal Konsey içerisinde Libya İslami Savaş Grubu (LİSG) ve İslami Mağrib'de El Kaide'nin (AQIM) bulunmasından kaygılandığı söyleniyor.
Sarkozy'nin, ismi verilmeyen bir sosyologa, Konsey içindeki LİSG ve AQIM etkisini araştırması için talimat verdiği, aynı zamanda isyancıların komuta kademesindeki Müslüman Kardeşler etkisini de incelettiği belirtiliyor.
Üst düzey Avrupalı güvenlik yetkililerine göre, AQIM o sıralarda Libya'daki gelişmeleri izliyor ve ülkenin güneydoğusundaki aşiretlerle temas halinde bulunuyordu.
30 Mart 2011 tarihli bir e-postada ise, Kaddafi'nin devrilmesinin, Mısır ve Tunus'ta "demokrasi"nin yerleşmesi ve Kuzey Afrika'nın istikrara kavuşması ile birlikte "en önemli ulusal çıkar" olduğu ileri sürülüyor.
Aynı postada Blumenthal şöyle yazıyor:
İsyancılar ayaktakımı mı? Muhakkak. Ama Kaddafi'ninkiler de öyle. İsyancıların "saflarında" Irak'ta bize karşı savaşanlar bulunuyor olabilir mi? Muhtemelen...
SARKOZY'NİN ROLÜ
Blumenthal'den Clinton'a giden 2 Nisan 2011 tarihli e-postada ise, Nicolas Sarkozy'nin Libya kampanyasının esas nedenleri deşifre ediliyor.
Blumenthal'e göre Sarkozy'nin Libya operasyonunun beş hedefi vardı:
- Libya petrolünü ele geçirmek
- Bölgedeki Fransa etkisini sağlama almak
- İçeride kendi popülaritesini artırmak
- Fransız askeri gücünü ispatlamak
- 'Frankofon Afrika'daki Kaddafi etkisini engellemek
KADDAFİ'NİN PAN-AFRİKA PARA BİRİMİ PLANI
Aynı postada Blumenthal, Kaddafi'nin pan-Afrika para birimi kurmayı hedeflediğini de ileri sürüyor.
Kaddafi'nin elinde bulunan 143 ton altın ve gümüş rezervinin Afrika'daki ana para birimi olan Fransız frankına tehdit oluşturduğu iddia ediliyor.
Fransızların düşüncesine göre, bu rezervler "isyan"dan önce biriktirilmeye başlanmıştı ve temelinde Libya Dinar'ının yer alacağı bir pan-Afrika para birimi için kullanılacaktı.
Blumenthal e -postasında bu miktardaki rezervin 7 milyar dolara tekabül ettiğini, Fransız istihbaratının bu durumu "isyan" başladıktan hemen sonra ortaya çıkarttığını söylüyor.
VİAGRA VE 'SAHTE SİVİL ÖLÜMÜ' YALANI
E-postalarda, zamanında Batı ve Arap medyasında "gerçek"miş gibi anlatılan hikayelerin de "dedikodu"dan ibaret olduğu vurgulanıyor.
Bunların başında, Kaddafi hükümetinin NATO bombardımanında ölen sivilleri "oyunculardan" oluşturduğu iddiası geliyordu. Bulmenthal, bu iddia için "dedikodu" diyor.
Diğeri ise, meşhur "Kaddafi, kadınlara tecavüz için askerlerine Viagra dağıtıyor" hikayesi. Blumenthal, bu iddianın da yalnızca "isyancılar" tarafından geldiğini ve Batılı istihbaratçılar tarafından doğrulanamadığını söylüyor.
Ancak Blumenthal'in bu mailine rağmen, ertesi gün El Cezire'de "tecavüz" yalanı haberi çıkıyor ve yayılmaya başlıyor.