Kıtır bakkal ekmeğinin küçük bir kenarını, sinkontanın suyuna bandırıp atın ağzınıza. İçinizdeki kıpırtılar artacak eminim. Nasıl da Komparsitanın ezgileriyle birleşti değil mi sinkonta.
Sinkonta ile tango
Serdar Şahinkaya
Bu hafta izninizle yine yan dalım olan “boğazlar meselesi” ne dönüyorum.
Başkentte kısa süreli ve sert yağmurlar bahçeleri coşturuyor. Geceleri açık hava muhabbetlerinde insan bir hırkayı omuzlarına almak istiyor.
Pazarcı tablaları da fiyatlar hariç bahara selam duruyor adeta ve zerzevat daha bir lezzetle doluyor. Domatesler daha bir kırmızı, kabaklar daha yeşil, biberler daha çıtır.
Çilingir hücresinin değişmez elemanı kavun, önce çan, ezan ve hazzan’ın kenti Antakya’dan sonra da Kırkağaç’tan kalkıp gelmiş pazara. Hoş geldin, özledik, gözlerimiz yollarda kaldı demeliyiz. Doludan etkilenmemiş kirazlar, kayısılar ve şeftaliler de kızaracak, ballanacak.
Günler uzuyor ve akşam sofra hazırlıkları da bundan nasibini alarak daha bir keyifli oluyor tabii.
Efendim bugün benim usul, bizim İzmir’den lezzetli mi lezzetli bir yemek/meze tarifini sizinle paylaşmak istiyorum. Sinkonta’yı siz de bir akşam dostlarla kurduğunuz çilingirinize konuk edin de görün işvesini, cilvesini.
Bir de sofranıza gençleri davet edin ki; tatsınlar, öğrensinler.
Sinkonta
Sinkonta da etimolojik olarak bir Balkan lehçesi tadı var gibi. Bir yazıda bahsedilmişti; Arnavut göçmenler kendi aralarındaki mızmız, gıcık ve cimri tiplere sinkonta derlermiş.

Ama gelin biz, lezzete odaklanalım.
Efendim herkesin kendi usulünde sinkontası var. Benim usulde malzemeler (iki-üç kişilik);
İki-üç adet kabak, bir orta boy soğan, üç-dört diş sarımsak, üç-dört adet hafif irice domates, birkaç adet yeşil ince biber, bir orta boy kırmızı etli biber yani kapya biber.
Baharatlar ve diğerleri ise; tuz, karabiber, kekik, kırmızı tatlı toz biber, sızma zeytinyağı ve elma sirkesi.
Ve final için de taze lor ve dereotu.
'Aga operasyon var'
Hayalet’in Behzat’a seslenişinden esinlendim. Cinayet değil elbette ama doğrama faslındayız nitekim.
Malzemelerimizi yıkayıp süzdükten sonra, kabaklarımızı örselemeden soyuyoruz.
Soğanlarımızı piyazlık, diğer malzemeleri olabildiğince ince doğruyoruz.
Bir fırın tepsisinin (ya da cam kap fark etmez) içerisini sızma zeytinyağı ile bir güzel yağlayıp, kekikten seyrek yatak yapıyoruz. Sonra Zeugma’nın mozaik ustaları gibi kabaklarımızı yanaşık düzen yerleştiriyoruz. Üzerlerine piyazlık soğanlarımızı, yeşil ve kırmızıbiberlerimizle örterek ikinci katı çıkıp, çatı örtüsü olarak domateslerimizi kullanıyoruz. Çatı aralarına çentilmiş sarımsaklarımızı gizliyoruz.

Çatı bezemesi için tuz, çekilmiş taze karabiber, kırmızı toz tatlı biber kullanıyoruz. Bir çay bardağı sızmaya bir çorba kaşığı elma sirkesini ilave edip karıştırdıktan sonra çatının üzerine yağmurlama sistemi gibi bırakıp, 180 derecede önceden ısıtılmış fırına gönderiyoruz.
La Komparsita, karnavala hazırlık
Sinkonta, birdenbire tangonun piri Komparsitayı çağrıştırdı. Bilirsiniz Gerardo Matos Rodriguez 1916’da öğrenci iken La Cumparsita’yı Uruguay Karnavalında çalınmak üzere bestelemiştir. Cumparsita, küçük sokak topluluğu ya da karnaval gösterisi anlamında kullanılır.

Matos'un karnaval marşını, arkadaşı Manuel Barca, orkestra yönetmeni Roberto Firpo'ya gösterir. Roberto Firpo, parçaya kendine ait olan La Gaucha Manuela ve Curda Completa adlı iki küçük bölüm ekleyip bazı değişiklikler yapar ve bugün bilinen biçimine getirir.

Belki de bu topraklarda nerede ise sadece düğünlerde çalınan ezgi bundan sonra sokaklarda, meydanlarda, parklardaki forumlarda da çalınabilir, çalınmalıdır da.
Hadi, fırından iştah açıcı kokular yayılırken siz de hem komparsitayı başlatın hem de müskiratın kapağını açın. Netice itibariyle sular kararmıştır.
Birazdan sinkonta arzı endam eyleyecek ve çilingir karnavala dönecektir ya, o bakımdan.
Fırından çıkarmadan bir beş dakika önce sıcak su ile inceltilmiş salça da ilave edebilirsiniz.

Tango zamanıdır
Servis tabağına aldığınız sinkontanın üzerine birazcık taze lor, -hele ki Cunda ya da Ayvalık’tan olursa- ve birkaç dal da kabağın sevdalısı dereotu yerleştirdiniz mi işlem tamamdır vesselam.

Kıtır bakkal ekmeğinin küçük bir kenarını, sinkontanın suyuna bandırıp atın ağzınıza. İçinizdeki kıpırtılar artacak eminim. Nasıl da Komparsitanın ezgileriyle birleşti değil mi sinkonta.
E, ne duruyorsunuz o zaman, sarılın sevdalınıza. Tango zamanıdır.

Komparsita biterken yine çilingire kurulun. Ve sofradakilerin gözünün içine baka baka haykırın: “Güzel günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz” diye.
Memleketteki gidişe inat, direnmek için, Cumhuriyetçilerin birliği için aman ağzımızın tadı bozulmasın.
Sağlık ve dostlukla.