Sahne sizin mevsimidir menemenin

Bugün Pazar.

Ve bugün Anneler Günü. Tüm annelerin, bu güzel gününü yürekten kutluyorum.

Yakınınızda ise anneniz, bu pazar ona kahvaltıyı siz hazırlayın. Ve menemen de yapmayı ihmal etmeyin. Zira artık domatesler, biberler de tadını buldu diyebiliriz.

Kimileri menemen, kimileri melemen kimileri de domatesli yumurta dese de hadisenin adı kesinlikle menemendir. Ayrıyeten Türk Dil Kurumu da mevzuya menemen olarak değinmiştir. Arz ederim.

Herkesin menemeni kendine ancak….
Çocukluğumun İzmir’inin Beyler Sokağı’nda, Atom Ali diye küçük bir dükkan vardı. Kış aylarında sahanda sucuklu yumurta ve şambali, yaz gelince de menemen ve sakızlı dondurma yapardı sadece. Benim aşağıdaki tarif oradan el almıştır bir bakıma.

Evet, efendim bu lezzetin unsuru aslisi domates, yeşilbiber ve yumurtadır.

Böyledir de böyle olmasına ancak ben iki küçük ilave daha yaparım. Ne mi onlar bir diş çentilmiş sarımsak ve az miktarda ince kıyılmış kuru soğan. Bir de malzemelerin hepsinin oda sıcaklığında olması esastır.

Sızma zeytinyağı olmadan asla
Kimileri tereyağı kullanır ama biz İzmirliler sızma zeytinyağından asla vaz geçmeyiz, geçilmemelidir de. Bir de talebelik / bekârlık döneminden kalma bakırdan kulaklı diye tabir edilen tavam vardır ancak kalaycı sorunu nedeniyle epeydir onu kullanamıyorum. Memlekette olan bitene kalayı basıyoruz ancak epeycedir yolum Çıkrıkçılar Yokuşuna düşmediği için tavayı kalaylatamadım. Kalaylı olsa idi onda pişirmenin tadı, inanın ki bambaşkadır.

Tören başlıyor
Domateslerin kabuklarını mutlaka ama mutlak soymalı. Biberler güzelce ayıklanmalı ve doğranıp ayrı kaplarda istiflenmeli. Bir küçük kuru soğan dörde bölünüp, piyazlık inceliğinde kıyılmalı, bir diş sarımsak ta çentiklenmeli.

Tavaya sızma zeytinyağının gezdirilmesini müteakip, yağ hafif ısınınca açılış seremonisi için soğan ve biberler gönderilmeli sahneye. Aman buraya dikkat isterim, çünkü biber kızartması yapmıyoruz, iyice öldürmeyin hafif dişe gelmeli. Hele daha domates var, yumurta da var değil mi?

Biberler hafiften yumuşarken, domatesler bir diş çentilmiş sarımsakla birlikte ilave edilmeli. Örselemeden karıştırmalı. Bu safhada tavanın üzerine kapak örtenler var. Ben kesinlikle taraftar değilim. Hem görsel olarak hem de mutfağa yayılacak o canım kokunun önlenmesine rıza gösteremem.
Evet, sahnede asayiş berkemaldir. Tüm aktörler, yani biberler, az soğan, sarımsak ve bol domates aldıkları alkışı doruğa taşımak, taçlandırmak için bekleyişe girmişlerdir. Haklıdırlar.

Finali taçlandırmak
Burası da mühimdir. Efendim kimileri bu taçlandırma sahnesinde yumurtayı çırpar.

Ben kesinlikle karşı olmama rağmen, bizim ev ahalisi de çırpılmıştan yana saf tutarlar. O halde onlara ve kendime de saygının gereği olarak tavanın bir köşesine kendim için bir yuva açarım. Açtığım yuvaya bir yumurtayı yerleştiririm ki o yumurtanın beyazı sadece kenarları ile yumurta ve biber beraberliğine omuz versin. Çırpılmış yumurtayı da tavanın diğer bölümüne yediririm. Buraya dikkat, yumurta hacmini fazla tutarsanız, menemenin kişiliği sarsılır, evrimin sahanda yumurta basamağına kayabilir aman dikkat.

Servisin kritik noktası
Efendim, menemen kıvama geldiğinde önce masadakilere yapın servisi, sonrada kendinize. Ben öyle yaparım, çünkü tavayı bir dilim ekmek ile sıyırma şansı sizin olur. Ve o dilimi tabağınızın kenarına bırakın az sonraki zafer töreninin yumurta patlatma sahnesi için.

Tabağınıza birkaç çeşit zeytin, bir iki dilim tulum peyniri. Yumurtanın üzerine de bir dal dereotu ve nanenin filizinden bir tutam. Bu arada bir hatırlatma daha olur olmadık baharat eklemeye kalkmayın, unutmayın kasap köftesi yapmıyoruz.

Nasıl ama dekor tamamlanmıştır. Sıra, bir dilim tandır ekmeği ile yumurtayı patlamaya gelmiştir. O muhteşem yuvarlağın üzerine de bir çimdik kırmızıbiber ekleyip, tam merkezine daldırın ekmeğinizi. Parmaklarınıza da hafifçe bulaşsın varsın. Muhteşem bir lezzettir emin olun.

Memleketteki gidişe inat, direnmek için ağzımızın tadı bozulmasın.

Yeter ki, boyun eğmeyelim…

Dirilen Direniş’in, yani Haziran İsyanının birinci yıldönümü geliyor.

Hazır mıyız?

Sağlık ve dostlukla.

Not: Bu yazının ilk biçimi, Cumhuriyet-Ankara ekinde 7 Haziran 2012’de yayınlanmıştır. Ayrıca yazı, 7 Temmuz 2012’de TRT, Ankara Radyosu “Günaydın Türkiye” Programına konuk olmuştu.