K parantezi

Üç gün önce 1 Mayıs idi. Ankara Tren Garı önünde SOL CEPHE ile buluşup, büyük bir gurur ve onur ile Sıhhiye miting alanına kadar yürüdük. Özellikle gençlerin coşkusunu görünce umutlarım yeniden tazelendi. Kortej boyunca, farklı renkler ve farklı seslerin kardeşliği faşist diktatörlüğe, onun zorbalığına teslim olunmayacağının ispatı idi.

Bahar, yol boyunca ağaçları, çiçekleri, çitleriyle sanki yürüyüşçüleri selamlıyor, tatlı serin bir Başkent havası da ara sıra göz kırpan güneş ile sanki selamlamaya eşlik ediyordu.

Mevsim baharın derinleşmesi eşliğinde, nebatatın da çeşitlenip, lezzetlendiği bir konjonktürden geçiyor. Biberler, turfandanın plastikliğinden kurtulmuş, koku ve tatları artmış, domatesler hemen hemen benzer bir vaziyet arz ediyor.

K = ( P+B+2K )
Tababet üstatlarının bir kısmı, bizim “K” parantezine yani kızartma mevzuuna karşıdırlar biliyorum. Lakin ara sıra damakları şenlendirmenin, mideyi hoş etmenin, beynin mutluluk hormonu salgılamasına yardımcı olmanın ne günahı var ki? Hele de mevsim yanaşıverince.

Efendim, yukarıdaki denklemde yer alan değişkenlerimizi izah ediverelim yeri gelmişken.

K= Kızartma P= Patates B= Biber 2K= Kuru Köfte

Önce kuru köfte
Efendim, kuru köfte sevgili kızım Asya’nın tabiriyle sandviç köftesi. Bence de anne köftesi. Geçen cumartesi akşamüzerine doğru aklıma düştüydü kuru köfte. Hemencecik icraata başladım tabiatıynan.
Kıymanın yanına biraz ekmek içi, irice doğranmış az kuru soğan, çentilmiş sarımsak, tuz, karabiber ve az kimyon koyarım önce. Sonra az miktarda ince kıyım maydanoz ve bir yumurta. Şimdik sıra bir güzel yoğurmaya gelmiştir. İyice yoğurup parmak biçimine getirdiğiniz köfteler şöyle bir iki saat dinlenmeye bırakınız.

Sıra patates ve biberlerde
Biberleri yıkayıp, saplarını kesiyoruz. Kızartırken “patlamasın” diyerekten birkaç yerinden çatalla deliyoruz.

Patatesleri, soyup, inceden dilimliyoruz ve hafif tuzlu suya bırakıyoruz ki “kararmasınlar”.

Kızartma tavamıza yeterince zeytinyağını doldurup, optimum sühunete ulaşmasını beklerken meraklıları kendilerine bir tek müskirat yapabilir. Yağdaki karıncalanma, genzinize yayılan koku, artık kâğıt havlu ile kurulanan patateslerin öncü birlik olarak tavaya gönderilme zamanının habercisidir.

Bu arada servis tabağınızın tabanına az kekik, az da kırımız biber serpiştirin. Sonra nar gibi kızarmış patatesleri birinci kat olarak yayınız.

İkinci bölük biberlerdir. Biberler sıcak zeytinyağında keyiflenip hafiften bronz olurken bir lokma ekmek banın tavaya ve koklayarak lüpletin. Biberler de hemencecik servis tabağının bir kenarına bloke edilir.

Sıra köftelerdedir
Sıra köftelere gelmiştir artık. Parmak köfteler tavada kendinden geçerken, sarımsağın kokusu da geliverir ki burunlara, inanın can dayanmaz can. Müskirattan bir yudum daha. Tabi sadece meraklılar.
Efendim köftelerin tava da bir iki çevrilmesi mühimdir. Yumurta koyduğumuzdan dağılma riski minimumdur ancak yine de maşa ile çok örselememek lazım gelir.
Evet, köfteler artık tava gelmiştir. Tatlı bir lojistik telaşı sarar insanı ve köfteler patateslerin koynuna, biberlerin yanı başına titizlikle istiflenir.

Ve kırmızı çatı
Kızartma tavamızdaki yağı oldukça azaltıyoruz. İrice kıydığımız birkaç diş sarımsağı, rendelediğimiz bolca domatesi tavaya boca ediyoruz. Sıkça karıştırarak kıvam almasını sağlıyoruz. Tam suyunu tümü ile çekerken ocağımız kapatıyoruz. Ve o kıymetli domates sosunu, kızartma tabağı üzerine “Marsilya Kiremidi” serer gibi özenerek ilave ediyoruz.

Bir süre sonra o kırmızı çatının sağladığı huzur ve güven ortamında birbirleriyle hemhal olan K Parantezinin değişkenleri anlamlı bir fonksiyon oluştururlar.

E daha ne olsun! Haydi, afiyetler olsun.

Memleketteki gidişe inat, direnmek için ağzımızın tadı bozulmasın.

Yeter ki, boyun eğmeyelim…

Dirilen Direniş’in, Haziran İsyanı’nın birinci yıldönümü geliyor.

Hazır mıyız?

Sağlık ve dostlukla.