Başbakan diyor ki: “Emeği Sömürerek, Ben Zengin Oldum Demek Olmaz..!”

Başbakan, TOBB’un geçen hafta yapılan bir toplantısında kendisinden beklenmeyen “önemli” sözler sarf etmiştir. İşsizlik üzerine düşüncelerini anlatırken Başbakan: “İşsizlik bana göre yapısal bir sorun değil sanal bir sorundur” diyor. Başbakan’ın işsizliğin sanal olduğu yönündeki düşüncesine katılmamak mümkün değildir. Gerçekten işsizlik, emekçilerin birbirleriyle rekabet etmesini ve daha düşük ücretle çalışmaya mecbur ederek, emeğin sermaye tarafından daha fazla sömürmesinin sağlayan bir araçtır. Yani, doğal bir durum değil, başbakanın dediği yaratılmış –sanal- bir durumdur ve bunu yaratan kapitalist sistemin ta kendisidir. İşsizliğin sanal olduğuna dair tespitine katıldığımız Başbakan’ın işsizliğin yapısal bir sorun olmadığı görüşüne ise katılmak maalesef mümkün değildir, çünkü işsizlik, yukarıda ifade edilmeye çalışıldığı gibi kapitalizmin yapısal bir sorunudur. Ama Başbakan’ın aklında kapitalizm dışı bir sistem varsa onu bilemeyiz elbette..!

Aslında konuşmasının devamına baktığımızda, başbakanın kafasının karışıklığına ilişkin şüphelerimiz artıyor. Zira başbakan, TOBB üyelerine diyor ki: “'Ben nasıl daha fazla kazanırım' derken, orada insanımızın sömürüsü yapılıyor, emek sömürüsü yapılıyor. Bu kadar açık konuşuyorum.” Başbakan bu sözlerle de yetinmeyip devam ediyor: “Böyle 'emeği sömürerek, ben zengin oldum' demek olmaz. Çalıştıracaksın, hakkını vereceksin.”

Evet, Başbakanın söylediği gibi sermaye, daha fazla kazanmak için emeği sömürmekte ve zenginliğine zenginlik katmaktadır. Emek sömürüsü konusundaki tespitlerine gönülden katılmakla birlikte, Başbakan’ın yedi buçuk yıllık iktidarı süresince sadece bu sömürüye seyirci kalmayıp uyguladığı politikalarla emek sömürüsünü daha da yoğunlaştırdığını düşününce bu kez bizim kafamız karışıyor.

Ama Başbakanın işsizlik ve emek sömürüsü konusundaki bu önemli tespitlerinin ardından çözüm konusundaki sözlerini duyunca kafamızdaki karışıklık bir anda çözülüveriyor. Başbakan, işsizlik ve sömürü sorununun çözümünü sorunun kaynağı olan sermayeye yani, TOBB’a bırakıyor. Ardından da tehditkâr bir edayla: 'Bunu TOBB olarak siz çözdünüz çözdünüz…” diye söze başlayınca acaba başbakan, devletin yasaların uygulanmasını sağlaması gerektiğini mi hatırladı diye düşünüyorduk ki cümlenin devamında yine yanıldığımızı anladık. Çünkü Başbakan sözün devamını şöyle getirdi: “…çözmediğiniz takdirde bundan böyle dolaştığım illerde, bakan arkadaşlarımla dolaştığımız illerde, sanayi ve ticaret odalarıyla birebir görüşeceğiz.”

Sözün özü: Başbakan işsizliği ve sömürüyü çok iyi biliyor. Ama bunun çözümünü işsizliğin ve sömürünün kaynağı olan sermayeye bırakıyor. Dolayısıyla sermayeye devlet olarak ben tüm yaptıklarınızı biliyorum ama size karışmayacağım, bu işi siz bildiğiniz gibi halledin demeye getiriyor. Bize de işsizliğin de sömürünün de kapitalist sistemin sonucu olduğunu ve bu sistem içinde ne başbakanlardan ne de devletten çözüm beklememek gerektiğini ve tek çözümün örgütlü mücadele olduğunu bir kez daha hatırlatmak kalıyor.