Sanki, türbanı kundaktaki bebeğin ufkuna dek “ileri demokrasi”nin ‘yelken bezi’ olarak dinci faşizmin rüzgârına gerenler bunlar değildi! Maşallah, köstebek gibiler, yaşam mekânları karanlık, ama ‘aydınlığın’ tanımında yine bunlar iddialı!
Sanki, yobazlıkla kolkola giren, “ılımlı islam” adı altında dinci yapılanmaya kürek çeken, ‘akil’ olup katile, hırsıza akıl veren, softanın hırıltısına megafonluk, tezgahına erketelik yapan, yıllarca gün 24 saat tv’lerde ötenler bunlar değildi! Maşallah, Ağustos böceği gibiler, kuruyup düşseler de, ‘vakti’ gelince lavraları kanatlanıp dala çıkıyor, soluksuz ötüyorlar!
Sanki, RTE’ye ‘abilik’, AKP’ye hamilik, ABD’ye, AB’ye fedailik yapan bunlar değildi! Maşallah, bukelemun gibiler, ‘ortama uyum’ sağlarken ‘renk değiştirme’ maharetleriyle kimse yarışamaz, ‘yeşil’le yeşil, ‘kırmızı’yla kırmızı! Yani siz, yüzlerindeki rengi utanç kızarması sanıyorsunuz, oysa ‘kırmızılık’ ortama uymanın taktiği!
Sanki, “laiklik, aydınlanma, cumhuriyet kazanımlarının yaşamsal önemi” diyenlere yıllar ve yıllarca saldıranlar, sisteme çanakçılık, yalakçılık yapanlar, her türlü kumpası ‘vesayetin yıkılması’ diye yorumlayanlar bunlar değildi! Maşallah, ‘yavuz hırsızlık’ta üstlerine yok! ‘Tarihin çöp tenekesine’ düştükleri sanılırken, bir de bakmışsınız, canlanmış, ortalıkta, ‘demokrasi için birlik’ diye vızıldamaktalar! İnsanlık bunlar kadar sinsi, sahtekâr, iki yüzlü (daha doğrusu yüzsüz), pişkin, hissiz, ruhsuzunu görmedi! Maşallah, kovdukça üstünüze gelen sivrisinek gibiler! Vızıltısı cüssesine göre kat be kat!
Sanki, “sosyalistlik eskidi” diye tıslayanlar, “marksçılık dinazorluktur” diye esneyenler, şeriatçı yobazlarla kol kola girip dinciliği besleyenler, “islam şemsiyesi altında birlik” demleyenler, tarikatları, cemaatları, tekkeleri, imamları, şeyhleri yemleyenler bunlar değildi! Şimdi kalkmış, sosyalistlere ‘demokrasi için birlik’ akıldanlığı taslıyorlar! Madem eskidi, ne işin var sosyalistlerle, eskici misin, 2. el tüccarı mısın? Demek ki öyle! Ne ‘eskideki halleri’nden vazgeçiyorlar, ne yeni hallerinden! Bunların ‘kostüm, maske’ tüccarlıklarıyla da kimse yarışamaz! Hem ‘solda’lar hem sağda! Nasıl bir duruşsa işte! Durdukları yana göre maskeleri var! Yine ‘maşallah’ diyorum, çünkü, kendi kusmuğuyla beslenen bir başka yaratık ben tanımıyorum! Genetiklerinin ‘safra’ olmasından belki de!
Dün “birlik şemsiyesi islam”dı, bugün kendi değimleriyle “laikçi demokrasi”! Dün cemaatçiliğe, eğitimin imamlaşmasına, dincileşmeye, örtünmeciliğe söz etmek “ötekileştirme”ydi, yani tabu! Hiç merak etmeyin, “laikçi demokrasi için birlik” anlayışlarının külünü biraz üfleyin altından bir başka halk düşmanlığı çıkacaktır! Bir başka tabu, yani bir toplantı, yürüyüş, eylem öncesinde, “aman ABD, AB, Nato karşıtlığı yapılmasın” denecektir. Çünkü liberallere göre, o güçler, “Bölgemiz ve Ortadoğu’da demokratikleştirme çabası içindeler!”
Liberallik virüsünün bulaştığı beyinde sağlıklı ‘verim’ mümkün değildir. Hele ki soldan döküntü olanlarda. Liberallik virüsü bulaşmış beyin zehirlenmiş toprağa benzer. İyileşmez. Kellik de böyledir. Dökülen saç geri gelmez. Liberalin “yanıldık, kandırıldık” demesi kelliğe ektirilmiş saç gibidir, illaki sırıtır! Vicdan azabı çekmeksizin “yanıldık, aldatıldık” sözleriyle devrimcilere sokulmaya çalışanlar, uzak duranlardan daha tehlikelidir. Çünkü: Hainlik yaptığını anlayan biri, eğer içtenlikliyse, büyük vicdan azabı çeker. Eften püften “yanıldık, aldatıldık” diye fısıldayan dışında vicdan azabı çeken bir liberal şahsen ben görmedim, gören var mı; yüzü kızaran, susan, köşesine çekilen, ya da konuşsa da “amasız, fakatsız, çünküsüz, yanisiz” konuşan, ‘her şeyi en iyi kendisinin bildiği’ saplantısından kurtulmuş bir liberal? Tam tersi “o günün koşullarında o doğruydu, bugün bu” diye geveleyip duruyorlar, aynı pişkinlik, aynı utanmazlık, aynı bilgiçlikle; yaptıkları ihaneti görmezden duymazdan gelerek!
Yapılanma sürecinde dinci faşizme kürek çekmiş liberallerin bir kısmı, bırak vicdan hesaplaşmasını, tam tersi ‘ak’lanma manevrası içindeler. Sözgelimi, adından başka ‘cumhuriyet’le hiçbir ilişkisi kalmamış olan gazete, liberalizmin daha ‘can’lı, daha ‘erdem’li olarak güncellenmesi ve ‘ak’lanmasına ‘hizmet’ sundu.
Bir de, rüzgârın yönüne göre yelken açanlarla, her dönem her kesimle iyi geçinme taktiği güdenler var. Bu “ikili yüz ve ruh” taşıyanlar da liberal safraya dahildir. Asla güven olmaz. Şimdi bunların (özellikle sanatçı, aydın, akademisyen olan) bir kısmını liberaller, ‘birlik’ maskesiyle devrimci güçlere sokulmak için “Truva atı” olarak kullanmaktalar. Bu ünlü ‘at’lar da “Bugün birlik her zamankinden önemli, eski küskünlükleri unutalım” düdüğünü üflüyor!
Evet, bugün birlik her zamankinden daha önemli, fakat, sınanmış devrimcilerle, kirlenmemiş insanlarla, birçok hata yapsa da hatasının azabını kalbinde taşıyanlarla, hatasından ders çıkaranlarla, eksiğinin farkına vardıkça gidermek için çırpınanlarla, güçlünün karşında eğilmeyenlerle, zorbalığa boyun eğmeyenlerle, dinci softalığa ödün vermeyenlerle, antifaşist, antiemperyalist, yurtsever çizgiden asla ve asla sapmayanlarla, demokrasi, laiklik, aydınlanma mücadelesine içten bağlı olanlarla, halkın, emekçinin safında olanlarla, kendi öz-has güçleriyle.....
Zalimle, zorbayla, soyguncuyla düşüp kalkmış, yobaza, gericiye canakçılık yapmış, kire pasa bulanmışlarla değil.
Dolaştığım, katıldığım toplantılarda, eylemlerde görüyorum, ülkenin her tarafında gencecik, pırıl pırıl devrimciler var ve ırmaklar gibi yenileri geliyor. Onların taşıdığı umut, bilinç, ruh, coşku, tutkudur birliğimizin harcı. Onu yoğurmaya çabalamak gerekir.
Liberal safraysa, bulaştığı her yere sadece bulantı ve bulanıklık taşır.