Devrimcilik, sistemi Ak’lama işi değil, haklama dövüşüdür!

Dinci faşist askeri darbe girişimi ‘sosyal demokratların’ ve omurgasız aydınların da, turnusol kağıdı gibi, gerçek rengini açığa çıkardı: ‘Soros turuncusu’! 

‘Kriz sağanağı’ndan ‘selâmete çıkış’ yolunu ‘milli mutabakat / seçilmişi koruma / devlete sahip çıkma’ diye gösterenler ‘yeşil saplı’ turuncu şemsiye altında toplandılar. Ayakları havada ve kendileri güçsüz olduğu için halkın gücüne de güvensiz bir kısım ‘devrimci’ de, darbe sağanağında aynı şemsiyenin altına sığındı! Sığınmakla kalmadı, “büyük kalabalıklarda gezi ruhuyla slogan attık’ türü açıklamalarla ‘devrimci avuntu’ üretimine koyuldular!

Sistem medyasınca bu ‘dinci faşist darbe girişimi’nin hedefi olarak gösterilen ‘sivil başkomutan’lık, “ülkesini, milletini seven, sandığa bağlı, dini bütün” tüm kesimleri ‘Saray’a çağırdı. ‘Saray’ kısa bir süre öncesine kadar ‘asla gitmem / tıpış tıpış gelirsin’ türü ‘atışmaların’ merkeziydi. ‘Vatan-millet’ nidaları ‘demokrasi duaları’ ile ‘tıpış tıpış’ gidip ‘yapış yapış’ birlik oluşturdular. ‘Sivil  Başkomutan’, bu birliği niteledi: “Dereyi geçerken at değiştirilmez!”

Bu kesimlerin “milli mutabakat / seçilmişi koruma / devlete sahip çıkma” telaşı, sokağa dökülen ‘dini bütün ahali’nin ‘sakallı-palalı demokrasi naralarıyla’yla tam bir cümbüşe dönüştü! AK Parti’yi aklama ve kapısında nöbet bekleme cümbüşüne! Emperyalizmin güdümünde, sol/sağ liberallerin erketeliğinde “vesayetsiz demokrasi, insan hakları, örtünme özgürlüğü, ılımlı islam” vb gibi söylemlerle yapılanan ‘dinci faşizan’ sistemin kanatları, kendi aralarında ‘arsa / kat / rant’ vb gibi konularda birbirine düştü! Bu kapışmada ‘Fetö’cü dinci faşist kanat’ yıllar ve yıllardır Ak kanatla birlikte örgütledikleri askeriyedeki gücünü, diğerleri ise polis destekli ‘sivil sokak’ gücünü devreye soktu! Sokaklar ‘demokrasi / özgürlük / insan hakları’ maskesinin ‘aktan karaya, yeşilden turuncuya’ çeşit çeşit rengine tanık oldu! Peki, insanlık düşmanı zalimler öteden beri zaten bu maskelerle dolaşa gelmedi mi? Abd’li emperyalistler Irak’a, Libya’ya bu maskelerle gitmedi mi? Ya peki, bu gidişlerin sonucunda ‘demokrasi / özgürlük/ insan hakları’nın maskesiz halini, yani gerçek çehresini gören var mı?

İşte devrimcilerin görevi onu göstermektir! Onu göstermenin yolu da, ‘demokrasi maskesi’yle halka pusu kuranların, saldıranların maskesini düşürmekten geçer. 

Devrimci maskeyle dolaşmaz. Devrimcinin çehresi insanlığın aydınlık tenidir. Rengini gün doğumundan, şafağın kızıllığından, ışıktan alır. Bir zalimi diğerine karşı korumak onun işi değildir, onun işi halkı zalimlerin her türünden kurtarmaktır! Düşü de budur, düşüyle bütünlüklü dövüşü de!

‘Dereyi geçerken at değiştirilmez’miş! Böyle buyurdu darbe girişiminin ‘hedefi’ndeki ‘lider’! Seçilmiş hükümet ve ‘Sivil Başkomutan’ın selameti için dualar edildi, çevresinde canlı kalkanlar oluşturulması için fetvalar verildi! Darbe dinci gerici yapılanmanın iki kanadı arasındaymış gibi görünse ve ‘sivil /seçilmiş’ kesime karşı ‘askeryedeki dinci faşist Fetö’cülerin işi’ olarak sunulsa da, bu ‘görüntü’ ve bu ‘sunum’ aldatmacadan, illizyonlan öte bir şey değildir! Darbe emperyalizmin güdümünde halka karşı planlanmıştır. Devrimciler halk düşmanı güçlerin darbesini ‘sivil /asker’ diye tartıp, birinden yana taraf olmaz! Halk düşmanlığının her türüne karşı mücadele devrimcinin değişmez hattıdır.

Kısacası: Devrimciler darbeyi geçerken hat değiştirmez!

Devrimci mücadelenin hattı, laisizm ve aydınlanma kavgasının gereği neyse odur. Yurtseverliğin, anti emperyalistliğin gereği neyse odur. Emeğin ve halkın özgürlük mücadelesinin gereği neyse odur. Bağımsız yargı, bilimsel eğitim mücadelesinin gereği neyse odur. Halkların kardeşliği, barış ve demokrasi mücadelesinin gereği neyse odur. Yazma, düşünme, yaratma, basın-yayın, sanat-kültür özgürlüğü için mücadelenin gereği neyse odur..... 

Hem ‘hedefim laisizm’ diyeceksin, hem dinciyle ittifak kuracaksın; hem ‘hedefim demokrasi’ diyeceksin, hem faşiştle kolkola gireceksin; hem ‘hedefim özgürlük, bağımsızlık’ diyeceksin, hem emperyalizmin gösterdiği yolda yürüyeceksin....bunun adı demokratlık bile değil ki devrimcilik olsun!

Devrimciliğin sosyalist bilinç ve esinle çelişen türü yoktur. Tam tersi, bütünlük taşır. 

4 Eylül’de Kartal’da yapılacak olan “ Emperyalizme, gericiliğe, darbecilere boyun eğmeyeceğiz” mitingine çağrıcılardan biri olarak imza koymamın nedeni budur.