“Çarşafçı Feminist” ten “Sorospu Aydın”a Türeme Tipler

Dünyayı 'yeniden yapılama'yı planlayan 'küreselci neoliberalizmin mümbit iklimi'nde bit gibi türediler! Gelecek kuşaklar, dünyamızın geçmişine bakarken, bizim yaşadığımız bu dönemi, kuşkusuz bu 'kahramanlar'ıyla da anacaklar! Tıpkı bizim, bir dönemin 'kahramanları'nı Moliére'in 'Tartuffe'si yada Stefan Zweig'ın 'Fouche'siyle andığımız gibi. Ama, dünyamızın geçtiği anti-komünist, faşist, saldırgan emperyalist, neoliberalci bu dönemin, bu türden 'kahraman'larıyla, insanlık tarihinin hiçbir dönemi yarışamaz! Çehov mezarından kalksa, 'bu kadar bol kahraman' karşısında hazine bulmuş gibi sevinirdi!

"Çarşaflı feminist"i var, "Zaman'e şairi" var, "kartvizit anarşisti" var, "magazin devrimcisi" var, "TM (terörle mücadele) den maaşlı demokrat yazar"ı var, "CIA izdivaçlı insan hakları savucusu" var, "şeriat destekçisi solcu profesör"ü var, Soros sermayeli "Sorospu aydın"ı var, halkların püreleşmesini isteyen "demokrat küreselci" var... var ki var...

En 'güçlü' televizyon kanallarından birinde, hanımefendiler oturup 'körpe konular' üstüne konuşuyorlar. 'Kapanma özgürlüğü'nü savunan film aktristi artık 'çarşafı' da savunur oldu. 'Çarşaflama' falan değil, işinin gayet bilincinde ve pervasız bir edayla. (Pervasızlık, bu 'türeme tipler'in ortak özelliğidir.) ÖDEP'lilerin, üniversite önlerinde, türbanlılarla birlikte 'kapanma özgürlüğü' diye bağrıştığı bir tarihte, Birgün Gazetesi'nde Müjde Hanımefendi'yle yapılmış bir röportaj okumuştum. "Efendim, ben aç insan görmeye tahammül edemem, onun için sözgelimi Afrika'ya, o kadar davet ettikleri halde gitmiyorum, türban görmek istemeyen de çeksin gitsin bu ülkeden!" türünde bir şeyler söylüyordu. 'Pervasızlık! sözü biraz kibar kaldı, adını 'sız'latıp 'Arsız'lık falan mı demeliydim, yada 'pervasızlık ötesi' falan? Böyle 'kapanma özgürlüğü savunucusu' yanında Ilıcak bile Nazlı kalır! Bu hanımefendi, magazin dünyasına düştüğünde, demek ki kafası (da) daha açıkmış! Kolonyayla denizden açık saçık çıksa da, karada toparlanıp akıllı uslu filmlerde oynama arayışına girmişti. 'Allah' Beyoğlu'nu böyle 'çarşafçı feminist'lerden korusun! 'Pervasızlık' dedim de, aklıma başka bir hanımefendi, Lale Akgün geldi! M.Ar kadar magazinel değil. Alman Parlamentosu'nda 'politik bir hanımefendi'! Onu da televizyonda izlemiştim. Avrupa Birliği'ne karşı olanlarla ilgili bir soruyu, "Evet Türkiye'de AB ye karşı çıkan birkaç çatlak ses var, ciddiye almayın!" diye yanıtlıyordu. Kendisi maşallah, AB'nin 'kırılmaz bardağı'! Günümüz münbit ortamına özgü bir başka 'türeme tip'! Şimdi bu 'tip'i 'dönek' diye de niteleyemezsin. Dönmemiş ki, hep öyle! 'Nerelere tırmanmış' da demeyin tırtılın özelliğidir, en üst dallara çıkar! Ona göre, ülkenin bütün devrimci örgütleri, devrimci aydınları olarak "ciddiye alınmaya değmez çatlak ses" leriz! Hanımefendi AB'ye 'entegre tutkalı'yla yapışık, maşallah!

"Ele sunar 'Alkım'ı kendi yutar salkımı" misali, tanıdığım çoğu kişiye, son yıllarda bir hâl oldu! Kalbur üstü bir müzik firmasının sahibiyle karşılaşıyorum, ordan burdan konuşurken, benim Soros'a vuruşlarımı 'kaçar göçer' dinliyor. Pirelenip külünü üflüyorum, bakıyorum 'Kalan' tortu Soros kokulu! Yemek yediğim masadaki arkadaşlarımdan birisi "Sorospu'lar!" sözümü, hangi ruh halidir bilmem, üstüne alınıyor! Üstelik sol kimliğiyle, mücadele geçmişiyle bildiğim bir insan. Öyle ya, Soros, 'berhava' işinde, satın alınmış solcunun gedikli sağcıdan daha etkili olduğunu bilmeyecek kadar aptal mı? İşini, körkütük kültürsüz, toplumda etkisiz sağcıya mı yaptırsın? İyi eğitimli, iyi aileden, iyi konumda, ağzı iyi laf eden, eli iyi kalem tutan, iyi görünüşlü, iyi terbiye almış, iyilik meraklısı, iyi kariyer sahibi...insanlarla 'iyi iş yapmak' varken! Küllerini üfleyip bakın, kimi CIA izdivaclıdır, kimi AB'den yada terörle mücadeleden maaşlıdır, kimi geçmişinde 'keskin sol bakışlı'dır, kimi Fettullah'cıyla eşlidir, kimi fonlardan, ihalelerden beleşçidir....Tümü görsel ve yazılı medyada, sanat kültür dünyasında 'neoliberal formalı güreşçi'dir! TKP Kültür Komisyonu, medya-sanat dünyasının önde gidenlerine 'Ali Cengiz Ödülleri' verecekmiş! Hangi birine? Tanrı kolaylık versin! Çongar'ı var, Çandar'ı var, Mahçupyan'ı var, Altan'ı var görüşten görüşe, taraftan Taraf'a fırıldak gibi dönmüş, hiçbirinde dikiş tutturamamış, yine de 'ağır hoca' Belge'si var, hem sömüren hem sömürülen ülke istihbaratından çifte kavrulmuş maaşlı Uslu'su var, Cemal'i var, Göktürk'ü var, Pamuk'u var, Barlas'ı var, Oral'ı var, adisi var Hadi'si var... var ki var....

Ya "Zaman'e şairleri"? Bir de bunlar türedi! Yeryüzüne adaleti gökyüzünde arayan şairler! Kaderde, 'türbancı şair' görmek de varmış! Demek ki,'türbanlı şiir' örneklerini de bekleyeceğiz! Öyle ya, Zaman'da, "müslüman şiir, müslüman şair" teorileri geliştiren zaman'e şairlerinin, teorileri yönünde ürün vermeleri de gerekir. Artık, meleklere türban mı bağlayacaklar, yoksa, "Ellerin Kâbe'si var benim kâbem insandır / Gören de gösteren de insanoğlu insandır" diyen Yunus'u 'kafir' mi ilân edecekler, zülüf perçem aşığı Karacaoğlan'ın 'müstehcenlik'ten yasaklanmasını mı isteyecekler, orasını bilmem. Bildiğim onların işi de zor! 'Allah' onlara da kolaylık versin! İçlerinde, 'muz kabuğu üstünde kaydırmaca işi'ne soyunanlar ve bunu da 'yüksek entellektüel tonda' sunmaya yeltenenler var ki, onlar 'türeme tip'lerin en kemirgen olanlarıdır. Şimdilerde, ıslık sesi duyan hindiden daha çalımlı geziniyorlar ortalıkta! 'Köşk' onlarda ya!'Solculuktan döküntü' bu entellektüel kırığı tiplere sorsanız şimdi, 'özgürce düşünüp yazabildiklerini' söyleyecekler. Birçok site, dünyada sadece Türkiye'de yasaklı. Şeriatçı baskıyla. Hadi, yazdıkları köşelerde şeriatçı baskıya sövsünler. Karacaoğlan'dan, zülüflü, perçemli, tomurcuk memeli bir şiir vereyim de onu övsünler. 'Hararet nardadır saçda değildir / Keramet baştadır taçda değildir / Her ne arar isen kendinde ara / Mekke'de Kudüs'te haçda değildir' diyen Hacı Bektaş'tan öğüt dürsünler. Özel sohbet masalarında, halktan, ulusların özgürlük mücadelesinden, dincilik afyonundan konuşulurken gösterdikleri 'hoşgörülü' tavrı, yazdıkları köşelerinde de sürdürsünler. Fettullah'a, Fettullahçılığa giydirsinler! Şairlik, 'çevir yanmasın' işi değil. 'Üstü kapalı' konuşma işi hiç değil. Hele ki avenelik, yani yardakcılık, kötüye yataklık, yalan ortaklığı, 'Yavuz' hırsızlık hiç mi hiç değil! Şiir duygusunu ise böylelerinden hayat korusun!

Bir arkadaşım göstermişti yazısını G.Zileli, (şu eski Aydınlık'çı) bana da saldırmış. Nedeni, evlere şenlik: Benim Lenin'e bağlılığım! Miras romanımdaki "Lenin'siz insanlık öksüzdür!" bölümü. Yummuş gözünü güne, takmış diline kara zilini! Lenin'in 'devrime ihaneti'nden girmiş, 'proleterya ayaklanmalarını nasıl kanlı bastırdığı'ndan çıkmış! Her şey aklıma gelirdi de, Lenin sevgimin, 'sol'dan saldırı hedefi olacağı gelmezdi. Sordum, "O da mı sağcı, anti-kominist yada dindar falan oldu?" diye. "Yok, dediler, Londra'da, anarşist!" İyice şaşırdım. "Ne yapıyor, İngiltere'de yaşıyorsa, yani Irak'a asker taşıyan gemilere saldırı falan mı düzenliyor?" Sadece yazı mazı, nutuk mutukla meşgulmüş! Bunun adı "kartvizit anarşistliği" dedim. Şimdi sürüsüne bereket böyle tiplerin. 'Türeme tip'liğin bir başka hâli. Ben şahsen, sıfatının hakkını vereni alnından öperim! Lenin'in kardeşi söz gelimi, aslanlar gibi, hakkını verenlerden, Çar'ın paytonuna sallamış bombasını. Zalime karşı ruhunu avcunda patlayıcın kılma, bir de oturduğun yerden 'anarşistim' de! Her örgüte 'tu kaka', her eyleme 'tu kaka', Lenin'e bile 'tu kaka'! Yanlarında Stalin'in 'S' sini telâffuz eden yandı! Ama, "Sen nesin?" diye sorunca, "Anarşistim!" dedi mi, 'devrimcilik havası' bomba gibi! İşin 'gizemi'de var! Oh ki ne oh! Şişinmekte balon bile bunlarla yarışamaz! Hem hiç bir iş yapmayacaksın, hem de kan-ter içinde çalışandan çok kazanacaksın! Hayali ihracatcı da böyle. Kartvizitinde 'iş adamı' yazılı! Hayali ihracatcı ne kadar iş adamıysa bu tipler de o kadar solcu!

Bu 'kapıkulu türeme'ler, hayat tarafından sürekli ağızları üstüne çakıldıkları halde, 'hacı yatmaz' gibi, 'yuvarlak temelleri'nde 'havaları'nı yitirmeden, başka yöne dönerler. Pişkin hallerine bakınca, "Bir de haklı çıksalarmış?" diye sormadan edemiyor insan.. 'Maazallah'!

Sonuçta, gürültüleri, medyada ve 'sahibin sesi' olmalarıyla orantılı bir avuç avene işte!

Nihat BEHRAM / Aralık 08