Bataklıkta kulaç

“Batı devletleri kendi halkına zihin sıfırlaması uyguluyor; bizim ‘kullanışlı eblehler’ de onların öğrencisi mi beslenir, mescitten mi?”

 

Murat Belge,“Bundan diyelim bir yıl öncesinde -ya da daha da yakınlarda- hiçbirimizin zihninde ‘IŞİD’ diye bir kavram yoktu. Şu kısa zaman içinde şu işleri yaptılar. Kimbilir kaç hayat kayboldu, kaç hayat söndü bu adamların elinde?” diye yazmış! Şaka mı ediyor, dalga mı geçiyor, yoksa ‘zihin sıfırlaması’ mı? Sanki bu IŞİD bir ‘meteor’ ve ‘yakınlarda’ gökten düştü! ‘Meteor’un ne zaman, nasıl düşeceği,  meteorologlar için sır değil, ama ‘politolog’ Belge’nin zihninde IŞİD yeryüzüne düştükten hayli zaman sonra ‘kavram’ olarak belirmiş! Belli ki sosyalist yayınlar Belge’nin ilgi alanı dışında, ama hiç olmazsa Hüsnü Mahalli gibi, bölgeyi bilen gazetecilere göz atmış olsa da yeterdi. Yıllardır bu konuda ve kimin ne olduğunu anlatmaktan adamın dili kurudu! Belge aynı yazısında, ‘çözüm yolu’ da gösteriyor: “IŞİD sonunda Amerika’nın da sabrını taşırdı. Bakalım şimdi neler olacak Irak’ta ve Suriye’de, Sünniler ve Şiiler arasında?... Amerika’nın yeniden burada inisiyatif alacak şekilde davranması, ‘karaya ayak basmam’ yemin kasemlerine rağmen, önemli bir gelişme. Böylece IŞİD durdurulabilir” Öyle anlaşılıyor ki, neoliberaller, ABD beslemesi irili ufaklı şeriatçı vampirler sürüsünü “Suriye’nin dostları” diye destekledikleri günlerdeki ‘kelamlarını’ da zihinlerinde sıfırlamışlar! Şeriatçı canilerin şefleri Türkiye ve Batı ülkelerinde “Suriye’nin Dostları” örtüsü altında ağırlanıyor, mühimmat ve parayla besleniyordu. El Nusra IŞİD’in yavrusu değil mi? Bu örgütlerin tamamı Suudi, Katar, Türkiye gibi ABD müttefiklerinin beslemesi değil mi? Çocuk çocuk demeden insanları kimyasal dahil en vahşi yöntemlerle katledip “Esad yaptı” diyen bunlar değil mi? Bu yalan balonunu “kullanışlı eblehler” de var güçleriyle üflemedi mi? Tam iki yıl önceydi, “vesayet karşıtı” A. Altan, Taraf’a ‘paşa’, dinci yapılanmaya ‘maşa’ olduğu günlerde, AKP’ye ve orduya da “Aktif ol” taktikleri veriyordu. İstihbarat uçuşu yapan “jetimizi” Suriye düşürünce, 26.06.12 de, köşesinde aynen şöyle yazmıştı: “Suriye sınırındaki birliklerin alarma geçirilmesi, sınır bölgelerinde askeri bir manevranın başlatılması mümkün olmayan işler midir?” Aynı günlerde ‘Nobel güdümlü’ O. Pamuk, Esad’a “Sonun Kaddafi gibi olsun istemiyorsan ülkeyi terk et” (yani yurt savunmasını bırak, teslim ol) diye cırlıyordu! Bunlar geçmişlerine ilişkin zihinlerini sıfırlamış olabilir, ama hayat gerçekliği kendini sıfırlamıyor. Şimdi, düşünün ki, şeriatçı caniler Suriye’yi ele geçirselerdi, orada nasıl bir devlet olacaktı? Neoliberallerin kürekçilk yaptığı ABD ve Batı’nın “Bahar” maskeli kanlı hesabı Suriye’de yurt savunmasına tosladı! Çevreye yayılan ve IŞİD’in kara şemsiyesi altında toplanan kanlı köpük o toslamadan geriye püskürendir! ABD’nin Irak’ı işgal yıllarında “Irak El Kaidesi” olarak, 2006’dan sonra ise “Irak İslam Devleti” olarak faaliyet gösteren bu caniler sürüsü, daha o yıllarda binlerce insanı katletti. Emperyalizmin Suriye’deki hesabı direnişe toslayınca, dağılan şeriatçı çeteleri kendine katan IŞİD, arkasındaki ülkelerin silah ve para desteğiyle 2012 den sonra güçlenip, daha da canavarlaştı.Bu canilerin arkasında Suudiler, Katar, AKP Türkiye’si yok mu? Peki onların arkasında kim var? Dün canilere silah desteğini “İnsani yardım” diye paketliyorlardı, bugün “IŞİD mağdurlarına insani yardım” dan söz ediyorlar! O da, ‘insani yardım’ mı yoksa emperyalizmin bölgeyi kendi emellerine uygun dizayn planlarına ‘yeni kamuflaj’ mı, ayrı konu! Batı devletleri kendi halkına bir nevi  zihin sıfırlaması uyguluyor. Batı bu konuda usta! Bizim yerli eblehler de onların öğrencisi! Zihinlerindeki bulanıklık, körlükle görmek istememek arasındaki gelgitlerin sisi altında! Öyle ya: Frankenstein ‘babasını’ arıyor! Belge’nin öngördüğü ‘kurtuluş umudu’ na bak: “ABD’nin yeniden burada inisiyatif alması”! Yani ‘babalığı’ sürdürmesi! Bataklıkta kulaç atmayı tanımlar gibi....


 

Var oluş ile yok oluş arasındaki geçişin yaşandığı çok kritik noktadaki Karaburun Yarımadası’nda tüm canlıların yaşamı bıçak sırtında. Akdeniz Fokları, Ada Martısı, Yılan Kartalı, Nal Burunlu Yarasa, Ada Doğanı, Deniz Çayırları gibi pek çok canlı türü ve doğa zenginliği tehdit altında. Kadim kültür ve doğayı  katleden yatırımların hızla sürdüğü Karaburun Yarımadası’nın Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmesi yaşamsal önem taşıyor. Bu cennet parçasının çığlığı insanlığı yardıma çağırıyor. Ayrıntılı bilgiye Change.org sitesinden ulaşabilirsiniz…Doğaya omuzdaşlığı insanlık görevi bilerek…