Güzel günler nasıl başlar?

Geçtiğimiz hafta sonu emekçiler ülkenin birçok yerinde olduğu gibi, Taksim Meydanı'nda da 1 Mayıs birlik mücadele ve dayanışma gününü coşkuyla kutladılar. Görünen o ki, hep birlikte dünyanın en kitlesel kutlamalarından birini gerçekleştirdik.

Bu 1 Mayıs'ta “farklı renklerin” alanda öne çıkma gayreti dikkatlerden kaçmamıştır. Özellikle geçtiğimiz yıllarda, göstermelik mesajlar ve temsili katılımlarla 1 Mayıs'ları geçiştiren CHP'nin, bu sene alanda kendini gösterme çabası, ne CHP'nin pazarlanmaya çalışılan solculuk vizyonuyla, ne de bu vizyonu taşıyan liderinin misyonu ile alakalıdır. Gerçekte, CHP 1 Mayıs alanında sadece “oylarınız boşa gitmesin” kampanyasının startını vermiştir.

Bu sonuçları bilinen bir kampanyadır ve “oylar boşa gitmesin” demogojisi ile aslında seçmene, “bu düzene boyun eğmekten başka seçenek yok” denmektedir. Bu demogojiyi 1 Mayıs'ın içeriğiyle bertaraf edebilirdik. Maalesef bu sene 1 Mayıs alanında eksik olan bu içeriktir ve siyasi içerikten yoksun kurulan kürsü, “yüz binlerce emekçi neden yanyana geldi” sorusuna yanıt verememiş, emekçileri düzen partileri karşısında korunaksız bırakmıştır. Oysa ki dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de 1 Mayıs'lar, egemenlerin demagojilerine karşı, işçi ve emekçilerin aklını diri tutmak, mücadele hedeflerini belirginleştirmek ve cesaretlendirmek için kutlanmalıdır.

1 Mayıs'ı bu şekilde değerlendirmek, seçim öncesi komünistlerin sorumluluğunu bir kat daha arttırmıştır. Ayrıca katılımın yüksekliği, aynı zamanda seçimler öncesinde TKP'nin boyun eğmeyen 500 bin kişi arayışının da hayalcilik olmadığını da göstermiştir.

Bu yazı yayınlandığında seçimlere 39 gün kalıyor. Bu süreçte en önemli görevimiz, ilk önce “oylar boşa gitmesin” demagojisine boyun eğmemek olacaktır.

12 Eylül darbesinden sonra yapılan seçimlerde düzen partileri sürekli “oylar boşa gitmesin” temasını işledi. 12 Haziran seçimlerine bu kadar az zaman kalmışken, sol seçmen, yine aynı temayla bu bilindik tuzağın içine çekilmeye çalışılıyor.

Sol seçmen bu tuzağa düşmemek için vereceği oyun neye hizmet edeceğini iyi hesaplamalı, oyunun rengini belirlerken, “Türkiye Komünist Partisi neden 500 bin boyun eğmeyen insan arıyor” sorusunu da dikkate almalıdır.

TKP'nin kitleler üzerindeki sempatisi bugüne değin sandığa yansımamıştır. Ancak şu da bir gerçektir ki “aklım ve vicdanım TKP'de ama oylar bölünmesin diye CHP'ye oy vermeyi düşünüyorum” diyen azımsanmayacak sayıda seçmen üzerinde TKP'nin hakkı vardır.

TKP, bu hakkı bu seçimlerde düzen partilerine devretmemek konusunda kararlı olduğunu “boyun eğmeyen 500 bin kişi arıyoruz” çağrısıyla netleştirmiştir.

Dostlarımız, geçtiğimiz seçimlerde “oylar boşa gitmesin kampanyasının” neye hizmet ettiğini hatırlamalı, oylarının rengini buna göre belirlemeli ve sonuçta TKP'nin hakkını teslim etmelidir.

Seçimden güçlü çıkacak TKP, gücünü ülkenin siyasi ağırlığını soldan yana değiştirmek için kullanacak, solun güçlendiği Türkiye'de bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Görünen o ki güzel günler, sandık başında boyun eğmemekle başlayacak.