Solu Tasfiye Operasyonu

Sol nasıl tasfiye edilir?

Fizik olarak? Etkilidir ancak kesin sonuç alınamaz, çoğu kez ters tepme olasılığı vardır. Kural değildir ama sol üstüne gelindikçe bilenebilir, direnç kazanabilir.

İdeolojik olarak? Daha etkilidir, kalıcı sonuçlar verir.

Genellikle fizik saldırılara ideolojik kuşatma eşlik eder, biri diğerini tamamlar. Örneğin 12 Eylül'ün cepheden saldırısına onur ve kararlılıkla direnen ama enerjisini direnirken büyük ölçüde tüketip yorgun düşen bazı unsurlar, hemen ardından gelen liberal, sivil toplumcu rüzgarda savruluvermişti.

Peki fizik saldırılarla ideolojik kuşatmanın aynı anda aynı noktaya odaklanması mümkün müdür?

Köksüzleştirme, tarihsizleştirme girişimleri bu bağlamda ele alınmalıdır.

Solun topraktaki her izi sermaye için büyük tehdittir. Somut, gerçek ve dirençlidir. Bundan kurtulmanın ise dört yolu var: Başkalaştırmak, yok etmek, geçmişe hapsetmek, inkara zorlamak..

Solun toprağa iz bırakan değerlerini dönüştürme girişimlerinden en büyük payı kuşkusuz Nazım Hikmet aldı. Ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar onu başkalaştırmak, kendi olmaktan çıkarmak için...

Geçmişe hapsetmek de etkili bir yöntem. Sola ülkenin bugününde ve yarınında bir yer vermemek için, geçmişte alan açmak ve "bununla yetinin" demek! Dünde yaşamayı tercih eden solcuların katkısıyla, bunda da pek başarılı oluyorlar.

İnkara zorlamak... Günah çıkarma seanslarından geçen geçene... Türkiye solunun liberal saflara devrettiği ve genel olarak "dönek" olarak adlandırılan güruhla başlayıp onunla bitse ne kadar iyi! Çok daha yaygın bir inanışa göre, solun en önemli görevi "resimdeki yedi hatayı bulmak". İşe buradan başlanması gerektiği düşünülüyor. Oysa buradan başlayınca, iş bitiyor!

Bütün dünyada, özellikle Avrupa'da bu yapılıyor. Ve en fazla Sovyetler Birliği ile Stalin'den kopuş talep ediliyor. Buna yanıt verdiğinizde sistem size belli bir meşruiyet alanını garanti ediyor. Neden acaba!

"Hata yaptık" en fazla duymak istedikleri söz. O zaman topraktaki iz biraz daha silikleşiyor, üzerine kuşku ve güvensizlik gölgesi düşüyor.

Gelelim yok etmeye?

Solun geçmişini, topraktaki izini nasıl yok edersin?

Değerlerini yok sayarak mı? Kolay olmadığı görülüyor. Bizde Nazım, Deniz Gezmiş, Yılmaz Güney, Aziz Nesin... Çarpıtacaklar, kirletecekler, sahiplenecekler ama nasıl yok edecekler?

Bir başka yol var ama... Solu özne olmaktan çıkarmak gibi!

Ergenekon operasyonunun dolaylı amaçlarından biri olduğu anlaşılıyor, orta vadede merkeze oturmaması için de bir neden gözükmüyor: Türkiye solundan, yakın geçmişte bir hiç olduğunu kabul etmesi isteniyor.

Bundan iki gün önce Sabah başyazarı Ergun Babahan DİSK yönetimine bir çağrıda bulundu. Geçmişte çetelerden, darbelerden çok çekmiş olan DİSK'in Ergenekon soruşturmasına yeterince güçlü bir destek vermediğinden şikayet etti.

İlginç değil mi? Hemen hemen tamamı eski solculardan oluşan liberal tayfa Ergenekon konusunda DTP'den şikayetçi, DİSK'ten şikayetçi, "Ufuk başkan"ın yolundan gitmeyen ÖDP'lilerden şikayetçi...

Babahan da eski solcudur ve birçoğundan daha zekidir. Kızgınlığını daha iyi formüle etmiştir.

İstenen nedir? İstenen, Türkiye solunun Ergenekon zokasını yutarak kendi tarihini yok etmesidir.

Türkiye tarihinin egemen bürokratik elitin diktatörlüğü ile, yükselen burjuvazinin temsil ettiği demokrasi güçleri arasındaki kavgadan ibaret olduğunu kabul etmemizi istiyorlar.

Faşist saldırılar, katliamlar, darbeler... Gözaltılar, işkenceler... Bütün bunlar bürokratik elitin burjuva demokrasisinin gelişmesini engelleme girişimleri. Kaos yaratıp kendi egemenliklerini sürdürüyorlar!

Ergenekon da bunun son örneği... Ne mutlu ki, bu kez demokrasi güçleri galabe çaldı ve uğursuz güçler ortalığı karıştırıp bir kez daha statükodan yana ağırlık koyamadılar!

İstedikleri buna inanmamız, bu senaryoyu kabullenmemizdir.

Solculukla demokratlığı özdeşleştirenler bunu yerler, zaten zokasız yapamazlar!

Ancak sola sınıfsal bir anlam katanlar için zor geçmişte büyük bedeller ödeyenler için zor!

Bu nasıl kabul edilecek?

DİSK'e deniyor ki işçi sınıfı, emek-sermaye çelişkisi, bunları unut. 1977 katliamı, Kemal Türkler'in öldürülmesi, 12 Eylül'de kapatılman hep "çete" işi! Konu büyük, seni aşar, işçi sınıfını aşar, maksat karışıklık çıksın, asker-sivil bürokrasi iktidarını korusun!

Sol parti ve örgütlere bu söyleniyor, hatta Kürtlere aynı vaaz veriliyor.

Siz bir hiçsiniz, piyon olarak kullanıldınız, Deniz Gezmiş de zaten darbeye çanak tuttu, uyanın artık ve kabullenin: Türkiye'de iki sınıf var: Bürokrasi ve burjuvazi!

Bürokrasi ortalığı karıştırıp sana acı çektirdi "öteki"ne sahip çık!

Bak Veli Küçük, eli kanlı çeteci ne hallere düşürüldü, sevin!

Bak darbeciler madara edildi, mutlu ol, bugün senin bayramın!

Sermaye diktatörlüğü mü?

Komplo yahu komplo... Tamam sermaye var ama diktatörlük bürokrasiden geliyor!

[email protected]