Siz de bitersiniz inşallah!

Analiz filan yok bugün, doğrudan dümdüz söylemenin zamanı geldi.

“Sağ bitti” deyince sağcılardan çok solcular itiraz ediyor. Vay efendim, solun gücünü çok abartıyormuşuz, Türkiye toplumu sağda duruyormuş, siyasi alanı sağ belirliyormuş.

Oldu biz aptalız, bunları bilmiyoruz, Türkiye’nin sistematik olarak sağcılaştırıldığını yıllardır söyleyen de değiliz, onca çabaya rağmen solun bir türlü toplumsallaşamamasını dert edinmedik, zaten uzayda yaşıyoruz!

Bir gerçeğe işaret etmek için gerçekliği oluşturan bütün unsurları tekrarlamak gerekiyor sanırım. Tembelleşmiş, genel geçer laflar etmeye alışmış, risk taşımayan değerlendirmelerle yetinen bir siyaset tarzına alışılmış bir kere.

“Erdoğan bitti” diyorsunuz, aradan üç gün geçiyor “e hani düşmedi” diye soruluyor. Ne yapacağız, bu soruları savuşturmak için, “Erdoğan bitebilir” mi diyeceğiz? İsterseniz sonuna bir de “acaba” ekleyelim, tam olsun.

“Erdoğan bitti” demek, bir eğilime parmak basmak, Haziran’ın siyasal sonuçlarını hatırlatmak, Suriye’deki yeni durumun etkisine vurgu yapmak ve uluslararası sermayenin temel yönelimlerini özetlemek kaygısının ürünüdür. Erdoğan direnmeyecek, yeni ittifaklar aramayacak, zaman kazanmak için girişimlerde bulunmayacak anlamına gelecek bir sözü neden sarf etsinki bir siyasetçi ya da yazar?

“Sağ bitti” de böyle bir saptamadır. “Kemal Bey, sol hâlâ çok zayıf” diye itiraz edilecek bir saptama değildir.

“Sağ bitti”, 11 yıldır bu ülkede mutlak iktidarını kuran dinci gericiliğin iflasına işaret eder. Dinci gericilik daha nasıl iflas edebilir ki? Dinci gericilik nitelemesini beğenmiyorsanız, siyasi İslam’ın duvara tosladığını ilan etmek için daha ne beklenebilir? Bir tarafta gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış, her tarafından hile hurda dökülen bir siyasi gelenek, öte tarafta komplolarla, tezgahlarla, çıkarcılıkla anılan bir büyük tarikat. Bunlar fiziken bitmedi ama ideolojik albenileri, inandırıcılıkları bitti. “Sağ bitti” demek, “ey sol, bu fırsatı değerlendir, yürü üzerine” demek. İdeolojinle, seküler kimliğinle, ilkeli siyasetinle… “Yürü ve kazan” demek.

“Sağ bitti” demek, kendisini bu dinci koalisyona bağlayan liberalizmin tıkanmasını hatırlatmak demek. Liberalizmin iflası nedir? Piyasayla, İslamcılıkla, Amerikancılıkla flört edip “özgürlük” türküsü söylemenin mümkün olmadığının ortaya çıkması demektir. “Yetmez ama evet” rezilliğini hâlâ sol içi bir eğilim olarak görüp onlara laf yetiştirmek yerine, liberalizmin üstüne üstüne gidip işi kökünden halletmek… Bu görevden söz etmiş oluyoruz, “sağ bitti” derken.

“Sağ bitti” saptaması, AKP’ye koltuk değnekliği yapmaktan başka hiçbir özelliği olmayan, kişiliksizleşmiş, arada sırada Kürt düşmanlığıyla kendini hatırlatmak dışında bir projesi kalmayan ana akım milliyetçiliğin son derece zayıf temellere sahip olduğu anlamına gelir. Milliyetçilik de doğru politikalarla geriletilebilir pekala.

Bunları dediğimizde AKP’nin, MHP’nin baraj altında kalacağını, MHP’nin buharlaşacağını iddia etmiş olmuyoruz. Sağın tıkandığını, toplumda heyecan yaratamayacağını, elindeki argümanların çöktüğünü söylüyoruz.

Sol kendini ayrıştırarak ama sağın demagojisini çökertip yerine yeni bir seçenek oluşturursa sağı alt eder. Bu kadar basit.

Peki bize ne deniyor? Hayır sağ güçlü, sağdan parça koparalım, sağdan rol çalalım.

Buyrun, alın başınıza çalın!