SEÇİM MEKTUPLARI SEKİZ: Hepimiz nihayet siyasallaştık!

Seçimler yaklaşırken millet bir kez daha stratejik meselelere kaptırıverdi kendini… Bir yandan iyi bir şey, onca kürsü atışmasına karşın "seçim atmosferi" pek olgunlaşmayan ülkede insanlar sürekli siyaset konuşuyor.

Ne ki, konuşulanlar partilerin neyi nasıl savunduğu, onların programı, adaylarının niteliği filan değil. Bunlar aşılmış, halledilmiş, Türkiye büyük bir netliğe kavuşmuş, iş hesap uzmanlığına kalmış!

"AKP'nin bütün amacı MHP'nin Meclis dışında kalmasını sağlamak. Bunu becerirse, tek başına iktidar da olacak, üstelik Anayasa'yı değiştirebilecek." Bu eskidi. Ama söze böyle başlamak da adetten oldu. Hatta, insanlar yıllar boyu köşe bucak kaçtıkları bir parti için kaygılanır oldular. İşsizlik ve yoksulluğun boyutları bile onları bu kadar korkutmamıştı. Bahçeli'nin partisi baraj altında kalmamalıydı. Hatta MHP'ye oy vermek de bir çözüm olabilirdi. Yeter ki, AKP'nin planı boşa çıkarılsın!

Sonra derin stratejistler devreye giriverdi ve müjdeli haber hızla yayılmaya başladı: "MHP'li seçmen kendi partisine küsüp kırılmıştı ama AKP'ye çok öfkeliydi, oylar CHP'ye akacaktı." Böylece MHP'ye oy verip vermemeyi değerlendirenler, rahatlayıverdiler, kendilerini feda etmeleri gerekmeyecekti!

Artık atağa geçilebilirdi. AKP hızla geriliyordu. En önemli kanıt Erdoğan'ın gerginliğiydi. Başbakanı ilk kez asabi görüyorlardı herhalde. Kaşlarını çattı "AKP yüzde 40'ın altında" dili sürçtü "tek başına iktidar bile olamaz" gaf yaptı "iki parti kafa kafaya"…

Zaten Kürtler de yüzünü CHP'ye dönüyor, Karadeniz'de rüzgar ters esiyor, Ankara'da Melih Gökçek'e oy verenler nihayet "Kemal"e eriyordu.

Dost meclislerinde milletvekillikleri dağıtılmaya başlanmıştı bile. AKP yüzde 39'da kaldığında şöyle duran Meclis, bu oran 37'ye çekildiğinde böyle durabilecekti.

Hesap ortadaydı…

Mücadele etmekten çekinen, hak aramayı unutan, ülkede olup bitenlere göz kapatarak onların sonuçlarının hafifleyeceğini düşünen yüz binlerce kişi şu anda böyle siyaset yapıyor, Meclis aritmetiğini istediği gibi değiştiriyor, seçmen tercihleriyle özgürce oynuyor.

Armut piş ağzıma düş…

AKP'den asker marifetiyle kurtulunamadı, yargı freni de tutmadı, o halde gelsin hesap uzmanlığı, gelsin stratejik ve taktik planlama…

"YGS nedeniyle AKP gençliği nasılsa kaybetti!"

Güzel, sanki o gençliğe cesaret vermek, onlara sahip çıkmak için sokağa dökülmüşlerdi!

TKP'nin "sakın bize oy verme" dediği bencil, çıkarcı veli bile komşusuna "gençleri küstürdüler, böyle de olmazki şekerim" diyordu muhakkak.

İşte insanların elde kalem kağıt "ince hesaplar" yaptığı bu ülkede bir sabah açıklandı ki, seçmen sayısı on milyoncuk artıvermiş!

Miting meydanlarında proje yarıştırılan, bol keseden para dağıtılan, partilerin oyları bir kalemde 5 puan aşağı çekilip, roket hızıyla yukarı fırlatılan bir ülkede seçmen sayısı 1 milyon artmış olur mu?

Elbette 10 milyon artacak.

Kimsenin aklına "hesap sormak" gelmediği için, hesap uzmanları çalışmalarına ara verirler.

Seçimden sonra nasılsa işbaşı yapacak, Anayasa paketiyle ilgili dengelere saracak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sonsuz ittifak kombinasyonları üzerine kafa patlatacaklar.

Siz de siyaseti bu şekilde yapanlardan mısınız, yoksa boyun eğmeyenlerin safında mısınız?