Ruşen Çakır dalga mı geçiyor?

AKP'ye İslami tehdit mi? Böyle soruyor gazeteci bugünkü yazısında. Yanıtını da veriyor aslında. Türbanla ilgili olarak Hizbullah bağlantılı bazı kişilerin ve "Cübbeli Ahmet Hoca"nın çıkışlarının uzun süredir İslami bir muhalefetle karşılaşmayan AKP açısından yeni bir olgu anlamına geldiğini söylüyor.

AKP tehditi algılamış, krizi iyi yönetip, şimdilik geçiştirmiş.

Vay canına…

Ey vatan evlatları… Siz AKP'den kaygılanırken, bakın daha beterleri de çıktı ortaya, AKP'yi beğenmiyor, yeterince İslamcı bulmuyorlar. Siz atıp tutmaktasınız ama Türkiye'nin ne duruma geldiğinden bihabersiniz, Erdoğan'ın üzerinde büyük bir baskı var, direnemezse nice olur halimiz.

Bunu Çakır açıkça demiyor ama yaratılan hava tam da böyle: AKP'ye şükredin!

Peki Çakır açıktan ne diyor?

Birilerinin İslamcıları öne iterek AKP'yi sıkıştırmak isteyebileceğini ileri sürüyor.

Biri değilse, öteki!

Eğer ortada kendi dinamikleriyle ortaya çıkan bir İslamcı muhalefet varsa, AKP'yi anlamak, hatta kollamak gerekir.

Eğer birileri İslamcıları kışkırtarak hükümetle hesaplaşmak istiyorsa, AKP'yi yine kollamak gerekir.

Erdoğan'ı zayıflatmak için tarikatları, Milli Görüş'ü, radikal dincileri kullanmak isteyenler hep oldu, biz de yeri geldikçe bunun çirkin, sonuçsuz ve halk düşmanlığyla bezeli bir yaklaşım olduğunu yazdık.

Ama Cübbeli'yi, şunu, bunu işaret ederek AKP'yi aklamak da bir o kadar çirkin!

Çakır'ın sözünü ettiği iki olayın belki kendisi değil ama onların medyaca işlenişi, Yeni Şafak tarafından manşete taşınışı, tam da AKP'yi makul göstermek amacıyla türlü mizansenin yaratıldığını göstermektedir.

AKP'nin siyasetin ortasına yerleştirilmesi, AKP'nin kaymasından çok siyasetin ekseninin kaymasının ürünüdür. Hepimizden kendi koordinatlarımızı değiştirmemizi istiyorlar. Şu kadar daha sağa…

AKP'ye alışmamızı, AKP Türkiyesi'ni "doğal" karşılamamızı bekliyorlar.

Bu nedenle AKP'nin sağına birilerini yerleştiriyorlar.

İsteseler, Hizbullahçı veliyi, Cübbeli Ahmet'i sessizliğe gömerlerdi. Ama istemediler. Neyi istediler?

Birincisi, AKP'nin "merkez"de durduğu algısının ortaya çıkmasını ikincisi, daha ötesini talep etmenin meşru olduğunun görülmesini…

Gerisi hikaye…

Peki gazeteci neden hikaye anlatıyor?

Bizim komünistliğimizi beğenmiyor, "öyle de olur mu" diyormuş.

Gazeteciliğin böyle yapıldığı bir ülkede komünistler tam da öyle davranacak, AKP goygoyculuğuna izin vermeyecekler.