Provokasyon Günleri

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ "belge sahte çıkarsa neler yapacağımızı göreceksiniz" demiş. Ertuğrul Özkök'e... Görmeden ve bugün yapılacak Başbuğ-Erdoğan görüşmesinden önce yazılacaklar var.

Dün de söylemiştim, orduda illa ki malzeme var. Yani profesyonel bir yaklaşım, komplocu bir kafa, dış destek ve sıkı bir örgütlenmeyle ordunun içinden her şey çıkartılır. Çıkartılıyor da... Cemaatte bunu yapacak kudret var. Buna biraz sos katarsınız, biraz kendi yaratıcılığınızdan eklersiniz, ortaya kocaman bir skandal çıkar.

"İrtica ile mücadele eylem planı" öyle ya da böyle, bir skandal.

Peki "irtica ile mücadele eylem planı"nı uygulayabilecek güç var mı Türkiye'de?

Herkes belgenin gerçek olup olmadığını tartışıyor. Belgenin ne kadar anti-demokratik, ne kadar fesatçı, ne kadar tehlikeli olduğu söyleniyor. Doğrudur. Bu belge, faşist bir zihniyetle faşizan bir gidişatı durdurmaya çalışma garabetinin belgesi. Gerçek ya da değil!

Diyelim ki gerçek... Ama asıl soru orta yerde duruyor: Türkiye'de bu belgeyi hayata geçirebilecek bir odak, kurum var mı?

Yok ve asıl mesele burada.

Sistemin iç çekişmesinde dengeler uzun süredir değişmiş durumda. Şimdi son hamleler yapılıyor.

TSK komutasına, geçen yıl sağlanan mutabakatın sınırlarını zorlamaması hatırlatılırken, aynı sınırlar başka bir yönden sıkıştırılıyor. Ağustos yaklaşıyor, terfiler, tasfiyeler... İki ay sonra TSK'daki ağırlıklar radikal bir biçimde değişmiş olacak.

Belge işi bu nedenle ortaya atıldı.

Biz "2010'a hazırlan" diyoruz, birileri ise yıllardır hazırlanıyor.

TSK'nın cemaat karşısındaki direnci kırılmıştır. Üniversiteler ise başta ABD olmak üzere, yurt dışında gün sayan kadrolarca fethedilmeyi beklemektedir. Fethedilecek nokta kaldıysa! Yargıda ise dengeler pamuk ipliğine olmasa bile topu topu iki yıllık bir süreye bağlı.

Devletin üç kritik kurumunda durum budur.

Devletin üç kritik kurumunda durum buysa, AKP şu sıralar en "saldırgan" dönemine girecek, bu üç kurumda "rahatsız" olduğu unsurları provoke etmeye çalışacak demektir. Bugün bütün yandaş medyanın ağız birliği etmişçesine "Başbuğ'un emekliliği"ni gündeme getirmesi ilk işarettir.

Provoke edip, hamle yaptırtmak ve tamamen etkisizleştirmek...

Strateji bu... Tek sorun, birilerinde provoke olacak dahi hâl kalmamış olabilir.

Başbuğ "görürsünüz" demiş, göreceğiz.