Oylar neden eşit olsun!

“Çobanla benim oyum hiç bir olur mu” diye ortaya çıkıp kendilerini mazlum, diğer herkesi elitist ilan eden AKP’lilere büyük hizmette bulunan manken haklıydı… Çobanın oyu, kuşkusuz onunkinden daha değerliydi.

Çünkü…

Çünküye geleceğim.

İnsanlararası eşitliği, seçimlerle sağlayamazsınız. Herkesin bir oyu var, bundan güzel eşitlik mi olur diyenlere hemen sorulacak soru bellidir: Herkesin bir oyu var (kuşkusuz AKP ile birlikte herkesin bir oyu olduğu kuralı da geçerisizleşti) ama oy verilecek olanların kaç parası var? Bir aday ya da parti düşünün bütün televizyonlar ona çalışıyor, gazetelerde o boy gösteriyor, binlerce ses aracı var… O da “eşit”, paranın saltanatına baş kaldırmış bir aday ya da parti de…

Her ne ise, konumuz seçimler değil, oyların eşit olup olamayacağı…

Çobanın oyu mankenin oyundan daha değerli olabilir.

Bir ülkeyi hamudu ile yutan bir avuç zengin ile ülkenin yutulan kısmında kalan milyonların oyu neden eşit sayılsın ki? Bir işçinin oyu, bir patronun oyundan çok daha kıymetli. Yüksek Seçim Kurulu nezdinde değil, kamu vicdanında.

Ucuz popülizm filan değil bu söylediklerim.

İnsanı tartacağınız kantarlar çeşit çeşit. Eğitim, bilgi, beceri, ahlak, sınıfsal köken, böyle gider. Ancak bir insan için asıl kriter, koşullarını, bulunduğu konumu nasıl değerlendirdiği, toplumsal bir fayda sağlayıp sağlayamadığı.

Adam demiş kl, “sanatta Ergenekoncular var, Gezi bunların suçu.” Sonra da eklemiş, “Mısır’ı karıştıran Muhteşem Süleyman dizisi oldu.” Neymiş, Mısır’da çok izlenen dizinin oyuncuları Gezi eylemlerine katılınca Mısır halkı ayaklanma vaktinin geldiğini sanmış.

Bunu diyen adam oyuncu. O da oy kullanıyor. Eşit. Böyle bir kafanın memleketin gidişatına etkide bulunma ehliyetine sahip olması, tarihsel bir trajedi değil midir? Çobanlardan laf açılmıştı, onlar çok düşünürler, çoğunlukla böyle saçmalamazlar. Hatta bazıları, bizzat tanığım, çok düşünmenin yanı sıra, düşünür olma sıfatını bile hak etmektedir.

İnsanlar özgürce düşünüp, tercihte bulunabilirler. Kimse karışamaz.

Güzel…

Biri böyle saçmalasın, bir de sanatçıyım desin, öbürü kızların beyaz topuğundan, rakıdan söz eden türküye yasak koysun öteki “evrim teorisi yanlış, doğrusu yaradılış teorisidir” diye ders anlatsın!

İsteyen militarizmi savunsun, cehalete övgüler düzsün, hurafelerden medet umsun, bayağılığı bayrak yapsın, çirkinliği yüceltsin, kötülüğü erdem diye pazarlasın.

Herkes özgür, dileyen dilediğini düşünür!

Tamam. Peki sonsuza kadar bu değişik düşünceler barış içinde birarada mı yaşayacak?

Burada kavga var kavga! Saçmalayan oyuncu bozuntusu ile suçladığı diğer oyuncular arasında kavga var. Birbirlerinin gırtlağını sıkmak zorunda değiller, sıkmasınlar. Düşünceleri, sanatlarıyla duruşlarıyla kavga halindeler. Burada eşitlik ilkesi filan geçerli değil. Burada biri üstünlük sağlayacak. İleri olan geriye, aydınlık olan karanlığa, iyi olan kötüye üstünlük sağlasın diye insanlar uğraşacak.

İnsanlararası eşitsizlik sürdüğü sürece, bu eşitsizliğin sürmesi için “toplum mühendisliği”ne soyunulduğu sürece, kimse, düşünceler, oylar filan eşit değil.

En azından insanlık nezdinde...