N’aber?İyilik, sağlık!

Kemal Okuyan'ın “N'aber? İyilik, sağlık!” başlıklı yazısı 08 Şubat 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

“Esed’in günleri sayılı”, “Maliki haddini bilecek”, “İran’ı uyarmıştık”, “dünya bunu anlasın”, “AB ikiyüzlü”, “ABD hayal kırıklığına uğrattı”, “İsrailliler sadece öldürmeyi bilir”. Saat başı küresel sataşma…

Üniversite lokallerinde yasak, göl kenarında yasak, Üsküdar’da yasak satana ceza, içene ceza. Her Allah’ın günü alkol problemi…
“BDP Kandil’den kopsun”, “BDP terör örgütü ile bağını kessin”, “BDP terör örgütü ile kucaklaşmasın”, “BDP söylemini değiştirsin”. Hafta içi her gün sabit gündem…

CHP’de sular durulmuyor, CHP’de ulusalcılar ayrı telden çalıyor, CHP’de yenilikçiler kızgın, CHP’de il başkanları tepkili, CHP’de gözler Kılıçdaroğlu’nda. Ana muhalefet partisinden hava durumu, haberlerden az sonra…

Ekonominin ayakları yere bassın, hayır basmasın karayollarında gitsin, hayır uçsun yavaşlayalım, hayır hızlanalım. Haftada bir bakandan bürokrata fırça.

Yerli otomobil yapıyoruz, uydularımızı üst üste diziyoruz, tankımız yürüyor, gemimiz yüzüyor. Haftasonu müjdeleri…

Danıştay kalkıyor, Sayıştay’ın işi zaten bitik, Yargıtay çöpe, Anayasa Mahkemesi’nin icabına bakılacak. Ayda bir yargı paketi…

Memleketin haber rutini bu. Araya dolgu malzemesi olarak futbol kulübü başkanlarının birbirlerine yetiştirdikleri laflar, Hülya’nın poposu, Davut heykelinin pipisi, Muhteşem Yüzyıl’ın hükümetle dansı filan serpiştiriliyor. Bir de öldürülüp surların dibine bırakılan zavallı bir Amerikalı kadının öyküsünü okumaktayız günlerdir. Uyuşturucu kuryesiymiş, kuşku vericiymiş, ajanmış, tecavüze uğramış, yok uğramamış, barda sevişmiş, iki kere sevişmiş, ııı sevişme işi yalanmış, fotoğrafçıymış ama değilmiş, makinesi bile yokmuş, Taylanlaymış, meğer Taylan Tarkanmış…
Popo ve bir cinayet kurbanının özel yaşamı dışında bunların hepsi haber, doğrudur. Ancak neresinden tutulduğuna bağlı.

Basında zaman zaman (hadi kibarlık etmeyelim az da olsa diyelim) ciddi analizler çıkıyor. Ancak bunlara ulaşmak için bir sürü engeli aşmanız gerekiyor. Örneğin hükümetten başka ülkelerin yöneticilerine dönük sataşmalar, “sert suçlama”, “şok sözler” türünden başlıklarla yayımlandığı sürece bir yerlerde en serinkanlı değerlendirmeyi yapsanız bile, işe yaramaz. Oysa dünyada bizimkilerin tarzını çözmeyen devlet kalmadı, kimse sertlik hissetmiyor, şok geçirmiyor!

Daha önemlisi ana akım medya en tepki çekecek gelişmeleri bile dengeleyecek haberler sokuşturmayı öğrendi. Bir haksız-hukuksuz uygulamanın yanı başında derhal iktidarın vicdanını sergileyen bir haber peydahlanıyor. İnsanların yaşamlarına müdahale mi, bunun hemen tersi algı yaratacak bir gelişme habere dönüşüveriyor. Milliyet, Hürriyet, Habertürk, Vatan bu açıdan Sabah, Zaman gibi adı çıkmış gazetelerden daha fazla yardımcı oluyor Erdoğan ve arkadaşlarına. Merak edecek bir şey yok hissi uyandırıyorlar.

Bir yandan umudu yeşertmek, bir yandan da merak edecek çok şeyin olduğunu göstermek, ısrarla önemsizleştirilmek istenene gereken önemi vermek için uğraşıyoruz.

Yargıtay’ın tasfiye edilmek istenmesine Galatasaray’ın transferlerinden daha az yer veren bir medya karşısında zaman zaman sıkıcı oluyorsak, affola...