Kötüsünüz kötü

ABD Esad’ı cezalandıracakmış. Düşürmeyecek ama muhalifleri ezemeyeceği noktaya geriletecekmiş. Savaşa girmeyecek ama kitle imha silah kullanımını engelleyecekmiş.

Sanki diş çekiyorlar!

En küçük bir utanma belirtisi göremiyoruz, arsızlık diz boyu…

Uluslararası hukuk yok. Kanıt yok. Adalet duygusu yok. “En güçlü”ler ABD, Fransa, İngiltere karar verdi bir kere. “Nerede bu BM” diye soran, “batsın böyle dünya sistemi” diye yırtınan hayvanlar “en güçlü”lerin bu kararlılığından mutlu, kendilerini çakalların, akbabaların rolüne hazırlıyorlar.

Belalarını bulacaklar.

Peki, insanlık alemi bu rezilliği yiyor mu?

Amerikalılar yer. Ne yazık ki yer. Küçük ve kafası dik bir azınlık dışında ABD halkı dış politikayla pek ilgilenmez, Suriye’nin nerede olduğunu bilmez, kitle imha silahı dendi mi, evinin altındaki sığınağa birkaç aylık konserve istifler. Onlara bir noktadan sonra kızamayız. Soğuk Savaş’ı yaşadılar ve çıkamadılar.

Elbet bir gün onlar da uyanır.

Ya Türkiye’dekiler? Değişik kentlerde farklı toplumsal kesimlerden ve farklı siyasal tercihleri olduğu belli olan kişilerle görüşürken laf dönüp dolaşıp Suriye’ye geldiğinde hemen hemen hiç kimsenin anlatılanlara inanmadığını gördüm. Son kimyasal silah konusu değil yalnızca… Katliamlar, cinayetler. Herkes Suriye’yle ilgili çıkan haberler, hükümetin iddiaları konusunda net. “Yalan” diyorlar.

Ancak “yalan”ın söylendiğini kabul edenlerin bir bölümü, Esad’ın bu muameleyi hak ettiğini düşünüyor. Yani, yalanla, malanla ne olursa olsun düşürülmesi gerektiğini. Bir de “yıllarca teröristleri destekledi, şimdi oh olsun” diyorlar.

Haksızlık ve yalanı meşru gören kötüdür, kötü!

Ekliyorum, bugün “vay cani, insanlara kimyasal silahlarla saldırdı” diyen de kötüdür. Kötüdür çünkü ortada hazırlanmış, geliyorum diyen ve ikna edici en küçük bir yan taşımayan kocaman bir yalan var. Bu yalana inanmış gibi gözüken elbette kötüdür.

Suriye’ye karşı savaşın, hiç ama hiçbir meşruiyeti yoktur. Esad yönetiminin daha önceki uygulamaları filan, geçiniz… Adlı adınca bir emperyalist müdahale olasılığı ile karşı karşıyayız.

Bu müdahale “cezalandırma” amacı taşıyormuş.

Başka hesap yapanlar da var. AKP’de bir heyecan bir heyecan… ABD havadan vuracak, fırsat bu fırsat o sırada kuzeyden girsek, tampon bölge oluştursak hem ÖSO’cu katillere steril bir ortam hazırlasak hem de Rojava’ya, Kürt otoritesine baskı kursak derdindeler.

Terörist gruplar ise ABD’ye liste vermiş, “şurayı da vurun” demişler. Özgür Suriye savaşçıları! Onlar da ABD saldırısı sırasında karışıklık çıkarıp operasyonları, dış müdahaleyi süreklileştirmek için plan yapıyor, sevinçten bunları açıklıyorlar da…

Liberallerimiz ellerini ovuşturuyor, “demokratikleşme” tanrısının zaferini kutlamaya hazırlanıyor. “Çağımızda diktatörlere yer yokmuş”. Erdoğan’ın kucağında söyledikleri türküye bakın hele!

O zaferi kutlayamayacaksınız.

ABD ve müttefikleri, bu coğrafyada başarısızlığa mahkum.

Hep beraber göreceğiz. Farklı cephelerden, düşman cephelerden ama aynı gerçeğe bakarak, aynı gerçeği yaşayarak.